Ana içeriğe atla

“BİYOLOGLARA HAK ETTİĞİ DEĞER VERİLMİYOR”

Biyologlar Birliği Derneği Genel Başkanı Biyolog Kadir SORUCUOĞLU ve Biyologlar Birliği Derneği Genel Sekreteri Biyolog Gökhan KAVUNCUOĞLU devlette giderek azalan biyolog kadroları hakkında ve kaybedilen diğer haklarla ilgili olarak Sağlık Dergisine konuştu.

Esra Öz. : Neden böyle bir dernek kurma ihtiyacı hissettiniz?
Kadir SORUCUOĞLU : Biyologların sıkıntıları için mücadele eden ve yeni iş olanakları sağlayacak ortamları oluşturmak. Biyologların kendi mesleklerini yapmalarını sağlamak, kaybettikleri haklarını tekrar kazanmak. Çalışma şartlarını, çeşitliliğini arttırarak plan proje geliştirmek.
Gökhan KAVUNCUOĞLU: Derneği kuranlar biyolog olarak çalışıyorlar ve güvencemiz var. Fakat, biyolog olanların çalışma şartlarının daha da kötüye gitmesi, var olan haklarının ellerinden alınmasından dolayı böyle bir dernek kurmaya karar verdik. Çalışma imkanı ve olanaklarını sağlama ve mesleğin onurunu tekrar ortaya koyabilmek için bu olaya girdik. Kişisel bir kaygımız yok. Gelişmiş ülkelerde çok değerli olan Biyologluk, maalesef ülkemizde ikinci sınıf vatandaş gibi görülmesinden rahatsızlık duymaktayız. Biyologluk üzerine geniş kapsamlı eğitim aldık ve aldığımız eğitimi hayata geçirmek istiyoruz ancak önümüz kapatılıyor. Tek hedefimiz biyoloji mesleğini daha güzel bir yere getirebilmek. Siyasi bir düşüncemiz yok.

E.Ö.:Dernek olarak neler yapıyorsunuz? Sistemdeki sorunlar neler?
K.S.: Derneğin tüzük işlerinden sonra Ekim ayında ilk kongremiz yapıldı. 20 kişilik yönetim kurulumuz oluşturuldu. Aslında biyologların konuşması gereken ama hep başka meslektekilerin konuştuğu konularda artık biz konuşmalıyız. İlgili olduğumuz her konuda demeç veriyoruz. Pek çok kanalda haberimiz çıktı. Küresel ısınma ile ilgili açıklamalarda bulunduk. Dünya gıda gününde açıklama yaptık. Tüm parti başkan ve yöneticileriyle görüşmeye çalışıyoruz. Şu ana kadar DSP, BBP ve SP parti başkanlarıyla görüştük. Sağlık Bakanlığı müsteşarımızla görüştük. Derneklerle ve ilgili kurumlarla görüşüyoruz. Tarım bakanlığına itirazda bulunduk. Mesul müdürlük 2005 yılında çıkartıldı ve Tarım bakanlığından cevap bekliyoruz.
G.K.:Sağlık Bakanlığına dilekçe verdik özel hastanelerde çalışma ile ilgili yönetmelik taslağında oluşturulan tablo da biyologlara yer verilmemiş. Özel hastaneler talep etseler dahi alamayacaklar. Biz bu konunun düzeltilmesi için dilekçe verdik. Oda çalışmalarımız oldu ancak üye sayımızla birlikte bunu başaracağız. 2005 yılından sonra mezun olanlar biyolog unvanı alamıyorlar, biyoloji bölümü mezunu şeklinde diploma alıyorlar ve ünvan sınavına girerek bu hakkı almaya çalışacaklar. Biz bu haklarımızı yeniden almaya çalışıyoruz. Başhekimi yardımcılığı biyologların ellerinden alındı. Kimyager ve eczacıların döner sermaye tavanı yüzde 250´ye arttırılırken bizlerinki yüzde 150´de kalarak arttırılmadı, aynı ortamda çalıştığımız ve hastaneye aynı katkıyı yaptığımız halde eşit işe eşit ücret adaletine aykırı olarak aynı hak verilmiyor. Özel gıda laboratuarlarında laboratuar sorumlusu olma yetkimiz de elimizden alındı. Tarım bakanlığında arazi görevine çıkınca ziraat mühendislerine tazminat verilirken, biyologlara verilmiyor. Özel hastanelerde çalışma yetkimiz elimizden alınmaya çalışılıyor.


E.Ö.:TUS’ta verilen kontenjanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
K.S.:Biyologların TUS‘ta üniversite hastanelerini yazma hakkı ellerinden alındı. Daha önce yazma hakkı varken ve çok başarılı işlere imza atmışlarken, böyle bir haksız durum oluştu. Ayrıca sınava giriş hakkı kaldırılmaya çalışıldı, Danıştay kararıyla birlikte sınava girilme hakkı ellerinden alınan biyologların bu hakları geri verildi.
G.K.:Tababet Tüzüğünün 6-b bendine göre fen fakültesi ya da dengi fakültelerin kimya, biyoloji bölümü , kimya yüksek okulu, eczacılık fakültesi, eczacılık yüksekokulu ya da veteriner fakültesi mezunları uzmanlık kadroları için devlet hastanelerinde olduğu gibi üniversitelerin asistanlık kadrolarına başvurma hakkı olduğu halde keyfi bir uygulama yapılarak bu kişiler üniversitelerin konuyla ilgili kadrolarına yerleştirilmiyor. Daha önce üniversitelerden uzmanlığını almış ve hala çalışan kişiler bulunmaktadır. Bu nedenle sadece Ankara, İstanbul ve İzmir´deki Sağlık Bakanlığı Eğitim ve Araştırma hastanelerine müracaat edilebiliyor.

E.Ö.: Biyologların unvan değişikliğinde ne gibi farklılıklar oluyor?
K.S.: Unvan değişikliği olanlarda, laboratuar teknisyeni işe girdikten sonra biyoloji bölümünü bitirince sınava tabi tutuluyor. Bakanlıkta, normalde böyle bir sınava gerek kalmazken, sınavın zorluğundan dolayı kazanan çok az kişi var. Bu durumu Sağlık Bakanı Müsteşarına bildirdik. PDC yayınlandı. Görevde Yükselme Sınavına itiraz ettik, cevap geldikten sonra dava açacağız.
G.K.: Durumu bildirdiğimiz Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, Görevde Yükselme Sınavı ile ilgileneceğini bildirdi. Son sınava giren arkadaşlarımızdan öğrendiğimiz kadarıyla sınav soruları daha makul olmuş. Unvan değişikliği sınavı ile ilgili hatalı sorular için yazı yazıldı ve kararı bekliyoruz.


E.Ö.:KPSS’de verilen kadroları hakkında ne düşünüyorsunuz?
K.S.:Personel dağılım cetvelinde biyolog kadroları giderek azalıyor. Bir hastanede 7 olan biyolog sayısından 3 kadroya düşülüyor. Mevcut kadroları da azaltarak iş olanakları tamamen engelleniyor. Bunların düzeltilmesi için çalışmalar yapacağız.

E.Ö.:Biyoloji mezunları branşlaşmalı mı?
G.K.: Hocalarımız girişimde bulundular ve YÖK ile biyoloji mezunlarının uzmanlaşarak mezun olması gerektiğini ve diplomalarına bunun yazılması gerekliliğini belirttiler. Ancak bu görüşmelerden cevap alınamadı. Japonya’da Biyoloji Üniversitesi var, Dünya da neredeyse biyolog adı altında mezun yok. Malezya’da biyologlar, Bakteriyolojist, Virolojist gibi alt dallara ayrılarak mezun oluyor. Biyolog demek her şeyi biliyor demektir. Günümüzde biyoloji çok gelişti ve her şeyi birden bilme olanağı yok. Ülkemizde branşa ayrılmak için yüksek lisans yapmak gerekiyor. Lisans eğitiminde hidrobiyoloji, botanik, zooloji, genetik bölümü şeklinde branşlaşarak eğitim verilmeli. Branşlaşma mezun olmadan önce olmalı ve o konu da uzmanlaşmalı. Bu durum çok büyük ekonomik kazanç sağlayabilir. Fizik yüzyılı geçti, kimya yüzyılı geçti, 2000 yılından itibaren biyoloji yüzyılı başladı. Kazanç sağlanabilecekken bunu kullanmıyorlar. Petrol yiyen bakterilerin tanker kazalarında kullanılabilecekken başka yollar deneniyor yada dışardan satın alınıyor. İstanbul bunu kullanabilecek bir ortamdır. Bu konu üzerinde Biyologlara çalışmalar yapmalarına fırsat tanınmalıdır. Biyolojik çözüm üretip bunu satabilirlerde.

E.Ö.:Ülkemizde biyolojik çeşitlilik ne durumda?
G.K.:1992 yılında PKK aktifken bile doğu bölgesinde araştırmalar yapmaya gelen Amerikalı araştırmacıların, çeşitli buğday örnekleri aldıklarını ve amaçlarının 0 ila 3500 rakımda ve çeşitli dirençlere sahip buğdaylardan aldıkları örneklerle yeni bir tür oluşturup bunu dünyaya satmak olduğunu öğrendim. İsrail ve ABD’den buğday ithal ediyoruz ancak bu tohumlar tek seferlik yani kısır olduğu için her yıl tekrar alım söz konusu oluyor . Dışa bağımlı tarım yaparak biyolojik zenginliklerimize sahip çıkmadığımız için gün geçtikçe elimizdekileri yitiriyoruz. Yer altı kadar yer üstü zenginliklerimize dikkat çekilmeli ve değerlendirilmelidir. Biyologlara imkan verilmeli , özel laboratuarlar desteklenmeli, bu konular üzerine eğilsek neler başarılır neler.

E.Ö.:Derneğinize nasıl ulaşılabilir?
K.S.:Derneğimize üye olmak isteyenler Sağlık-1 Sokak Torun Apartmanı 19/11 Sıhhiye , Ankara adresinden ayrıca
http://biyologlarbirligi.tr.gg/ web adresimizden bilgi edinebilirler. Ayrıca biobirder@gmail.com mail adresinden de iletişim sağlayabilirler. http://groups.google.com.tr/group/biobirder?hl=tr grup adresinden de üyelik formu ve daha bir çok konuda bilgi alabilirler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge