Ana içeriğe atla

Küçükaksu: “YAPAY ORGAN İÇİN YENİ PROJELER GELİŞTİRİLMELİ”

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Süha Küçükaksu, dünyada çok fazla uygulanan Türkiye’de ise ilk kez kendisinin gerçekleştirdiği yapay kalp pompası projesini Sağlık Dergisine anlattı.

Yapay kalbin, kalp hastalıkları nedeniyle ileri kalp yetersizliği olan kişiler için önerilen bir tedavi yöntemi olduğunu belirten Prof. Dr. Süha Küçükaksu, yapay kalp yönteminin 2 ayrı şekilde uygulanabildiğini söyledi. Kalbin tamamıyla değiştirildiği total yapay kalp veya kalbin bir bölümüne destek veren yapay kalp pompaları şeklinde yapılan uygulamalar hakkında bilgi veren Küçükaksu, söz konusu yöntemlerin kalp ameliyatlarındaki riski önemli ölçüde azalttığına dikkat çekti. Total yapay kalpte, yetersiz kalp çıkarılarak yerine yapay kalp takıldığını söyleyen Küçükaksu bu durumun çok az insanda ihtiyaç duyulan bir durum olduğunu ifade etti. Yapay kalp pompalarında ise kalbin pompa odacığı denilen ve kalp yetersizliğinde büyük oranda etkilenen bölüm için kullanılan pompaların uygulandığına dikkat çeken Küçükaksu, pompa kullanılırken operasyonda kalbin yerinden çıkarılmadığını dile getirdi. Kalbin üzerine veya yanına monte edilen minyatür, parmak boyutunda bir sistem olduğunu bildiren Küçükaksu insanların büyük bir kısmının bu tip destek pompalarıyla tedavi edilebildiğini söyledi. Yapay kalp noktasına gelene kadar insanların pek çok tedavi sürecinden geçtiğini ve ilaç tedavileriyle yıllarca insanları yaşatabildiklerini vurgulayan Küçükaksu, kalp hastalıkları alanında birçok yeni ilaç olduğunu söyledi. Kalp ilaçlarının kalpteki şekil bozukluğunu giderilebildiğini ancak, temelde yatan sorunun ilerleme özelliği gösterdiği için kalp yetmezliğini durduramadığına işaret eden Küçükaksu, bu gibi durumlarda by-pass ve kalp kapak ameliyatlarının devreye girdiğini dile getirdi. Yapılan işlemlerin kalp yetmezliğini durduramadığında ileri ameliyat tekniklerini uyguladıklarını kaydeden Küçükaksu, “Bu üç aşamada da başarılı olunamazsa dördüncü aşamada iki farklı seçeneğimiz var: Ya kalbi değiştirip kalp nakli yapıyoruz ya da kalp pompaları seçeneğini öneriyoruz. Bu noktaya kadar her şey çok normal seyrinde ilerliyor. Ama Türkiye’de bundan sonraki süreç gerçekten çok zor. Türkiye’de yeterli donör organ çıkmadığı için hastayı bekleme listesine alıyoruz. Fakat bu süreç içerisinde hastalarımız hayatını kaybediyor. Özellikle Avrupa ve Amerika’da kalp nakil isteklerinin yaklaşık yüzde onu karşılanabiliyor. Fakat Türkiye’de bu rakam yüzde 1 bile değil” dedi.

Yapay Kalp Pompasinin Maliyeti 75-80 Bin Dolar Civarında
Yapay kalp pompalarının Türkiye’de sık olarak kullanılmında en büyük engelin maliyeti olduğuna işaret eden Küçükaksu, söz konusu durumla ilgili şöyle konuştu: “Bir hastaya uygulanacak yapay kalp pompasının maliyeti 75-80 bin dolar civarında. Hem Türkiye’de hem de dünyada devletin geri ödeme ile ilgili sıkıntıları olduğu için, problemler yaşanabiliyor. Ancak bu sistemlerin insan hayatını uzattığı, yaşam kalitesini artırdığı kanıtlandığı için bunların karşılanması gereklidir. Hekim olarak insanlara bu tedavi metodunu sunmak zorundayız.”
İstanbul’da her yıl 200 kalp nakli yapılabilmesi için şartların ve altyapının yeniden yapılandırılmasının gerektiğini vurgulayan Küçükaksu, ikinci en büyük sorunlarının ise altyapı sorunu olduğunu söyledi. Ülkemizde yoğun bakım ünitelerinin sayısının çok az olduğunu ifade eden Prof. Dr. Süha Küçükaksu; bu konuda İstanbul’da yeni bir transplantasyon merkezi olan Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nde çalışmaların son aşamasında olduklarını kaydetti.

Türkiye’de yapay organ üretilmesi için yeni projeler geliştirilmeli
Sorunlara karşı çözüm olarak bir programa bağlanılması gerektiğine işaret eden Küçükaksu çözüm için şöyle konuştu: “Türkiye’de yapay organ üretilmesi için yeni projeler geliştirilmeli. Benim uyguladıklarımla beraber Türkiye’de toplam 10 hastaya yapay kalp pompası takılmıştır. Halbuki normalde yılda 300 civarında kalp pompası takılmalı diye düşünüyorum. Bu konuda tıp, mühendislik, teknoloji ve endüstri gruplarını ülkemizdeki yapay organ ve destek sistemi projelerine destek vermeye davet ediyorum. Örneğin yaklaşık 1,5 yıl önce başladığım Türkiye’nin ilk yapay kalp projesi (Heart Turcica) başta Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanlığı olmak üzere Yeditepe Üniversitesi Makine Mühendisliği ile Elektrik Elektronik Fakültesi, Koç ve Sabancı Üniversitelerinin Makine Mühendisliği Fakülteleri tarafından yürütülmektedir. Proje aynı zamanda TÜBİTAK tarafından da desteklenmektedir. Bu ortak çalışmanın iki yıl sonra insanlığın hizmetine sunulması hedeflenmektedir.”

Kalp Yetersizliği, Kanserden Bile Daha Hızlı Seyrediyor
Kalp yetersizliği, ileri safhada en ölümcül kanser hastalıklarından bile daha hızlı seyrettiği için bu hastaların yüzde 75'inin bir ay içinde hayatını kaybettiklerini vurgulayan Küçükaksu, bu hastaların kalp nakli ya da yapay kalp pompalarıyla yıllarca yaşatılabildiğini belirtti. Kanser ilaçları devlet tarafından nasıl ödeniyorsa yapay kalp pompalarının da ödenmesi gerektiğine dikkat çeken Küçükaksu: “Kalp nakli olan erişkinlerin yüzde 10'u bir yıl içinde ölüyor. Bu kayıp 5. yılda yüzde 30, 10. yılda yüzde 50, 20. yılda yüzde 70-80 oluyor. Yani kalp naklinin ortalama ömrü 8-10 yıl.
Kalp pompası 6 yıl önce takılıp da bu şekilde yaşayan hastalar var. Mekanik sistemler olduğu için 15 yıl ve üzerini hedefliyorlar. Üstelik binlerce insan sırada beklerken bu sistemler rafta elinizin altında bulunuyorlar. Kalp nakli için ABD'de bile en iyi ihtimalle 250 günden önce sıra gelmiyor. Hastaların yüzde 90'ına sıra bile gelmiyor. Üstelik organ nakli yapılmış bir hastaya ikinci kez nakil o kadar insan sıra beklerken etik açıdan tartışılabilir. Fakat bu sorunu yapay organlarla çözmek mümkün olacaktır” dedi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge