Ana içeriğe atla

YÖNETMELİK HAKKINDA HER ŞEY

Sağlıkta Dönüşüm Projesi’ni eleştirilerek performans sisteminin getirdiği sorunların konuşulduğu toplantıda, performans sisteminin vaka çeşitliliğini sona erdirdiğini, sistemin suistimale açık olduğunun üzerinde duruldu. 14. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı, Türk Tabipleri Birliği Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu’nca Ankara Tabip Odası’nın ev sahipliğinde yapıldı.

28-30 Kasım tarihleri arasında 14. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı Ankara Üniversitesi Morfoloji Binası’nda gerçekleştirildi. Türk Tabipleri Birliği Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu’nca (TTB-UDEK) Ankara Tabip Odası’nın ev sahipliğinde düzenlenen kurultayın ilk gününde çalışma grubu toplantılarıyla yapıldı. 28 Kasım Cuma günü Dr. Füsun Sayek III. Eğitim Hastaneleri Kurultayı, şef ve şef yardımcılığı atamaları, performans sistemi, kamu hastane birlikleri yasa tasarısının eğitim ortamına etkileri başlığı altında yapıldı. Toplantının açılışında konuşan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, türlü yanlışlarla dolu olan Sağlıkta Dönüşüm Projesi’ni eleştirerek, çok büyük kayıplar olmadan bu konuda bir restorasyona başlanmasını umduklarını dile getirdi. TTB olarak, Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı ve Sağlıkta Dönüşüm Programı ile ilgili görüşlerini iletmek üzere Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile görüştüklerini ifade eden Prof. Dr. Gürsoy, istedikleri sonuca ulaşamadıklarını belirtti.

SES Başkanı Bedriye Yorgun ise Sağlık Bakanlığı'nın eğitim ve araştırma hastanelerindeki şef ve şef yardımcılığı atamalarına ilişkin 2005 yılından bu yana yargıda çeşitli kararlar aldırdıklarını belirterek, bu alanda siyasi kadrolaşmanın ön plana çıktığını kaydetti.

Yeni Açılan Hastanelerin Kadrolarını Bakanlık Atıyor
Doç. Dr. Haldun Gündoğdu ve Asistan Dr. Ferda Topal’ın yönettiği “Uzmanlık Eğitimi ve Eğitim Hastaneleri” isimli panelde, Şef ve şef yardımcılığı atamaları hakkında konuşan Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Klinik Şef Yardımcısı Dr. Sibel Özsoy, özellikle yeni açılan hastanelerdeki kadroların büyük çoğunluğunun Bakanlıkça son dönemlerde yapılan profesör ve doçentlik atamaları yoluyla doldurulduğunu dile getirdi. Atananların eğitici niteliklere sahip olup-olmadıklarının bilinemediğini vurgulayan Dr. Özsoy, atanan kişilerin, çok yakında TUS ile alınacak yüzlerce asistana altyapısı tamamlanmamış, fiziksel ve bilimsel donanımı eksikliklerle dolu hastanelerde uzmanlık eğitimi vereceğini söyledi.

Performans, Eğitim Hastanelerinde Sakıncalı
İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Klinik Şefi Doç. Dr. Ali Baloğlu, Performans sistemi ve eğitime etkileri hakkında yaptığı konuşmasında, yapılan bir araştırmada hekimlerin büyük çoğunluğunda performans sisteminin etik olmayan ve suistimallere yol açacağı kaygısının hakim olduğunu ifade etti.
Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı’nın eğitim ortamına etkilerini anlatan Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Kliniğinden Dr. Güray Kılıç, hastane birlikleriyle, SGK’dan gelecek paraya endeksli bir finansman modeli oluşturulduğuna vurguladı. “Sağlık Bakanlığına bağlı 850’ye yakın hastane var. Bunların 400’ü birleştirilerek 40 adet birlik oluşturulacak. Gene 40 genel sekreterlik kadrosu ilan edilecek. Sağlık Bakanlığı hastanelerle bağını koparmadı. Hükümet, karı yüksek olan hastanelerin yönetimini elden bırakmıyor. Merkezi iktidar, hastanelerin yönetim kuruluna 4 üye atıyor. Yönetim şemasına bakılacak olursa tepede yönetim kurulu, altında genel sekreter var. Yine onun altında da hastane yöneticisi var, başhekim yok. İşletme eğitimi almış hekimler de hastane yöneticisi oluyor. Başhekim, bunun altında tanımlanıyor. Şu anda özel hastane zincirlerine bakıldığında orada da genel koordinatör vardır, başhekim onun altındadır” şeklinde konuşan Dr. Kılıç, hastanelerin verimlilik ilkesine göre hizmet vereceğini hatırlattı. Verimli olan bölümlerin kalacağını, diğerlerinin kapatılacağını vurgulayan Dr. Kılıç, tasarıda en önemli maddenin hastanelerin satılabileceğine ilişkin maddeler olduğunu belirtti.


Gürsoy: “Sağlık Hizmetlerinde Eşitsizlik Ve Sistem Tercihleri Tartışılıyor”
Kurultayın 29 Kasım cumartesi günü açılış konuşmasını yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, dünyada ve Türkiye’de de tıp eğitimi ve sağlık alanının önemli sorunlar yaşandığını söyleyerek bu alanın, özellikle 1980’lerden sonra ortaya çıkan, gerek teknolojik alandaki büyük sıçrama gerekse uzmanlaşma ile baş etmek durumunda olduğuna dikkat çekti. Sağlık alanında bir yandan yeni kapılar açılırken diğer yandan bu teknolojiye sahip sermayenin kontrolüne girme tehlikesi yaşandığını hatırlatan Prof. Dr. Gürsoy, “Uzmanlık için başvuranların önemli bölümünün, ilgili bölümde performanstan ne kadar gelir elde edildiğini dikkate aldığı ifade ediliyor. Türkiye'de sağlık hizmetlerinin içinde bulunduğu eşitsizlik ve sistem tercihleri gibi sorunlar tartışılırken uzmanlık sürecinin tehlikeye girdiğine dair işaretler de alıyoruz” dedi.

Bu Tür Toplantılar Devam Etmeli
Ankara Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gülriz Ersöz, uzmanlık eğitiminin özlük hakları başta olmak üzere bir çok sorunları içerdiğini söyledi. TTB-UDEK’in bu sorunların çözümü amacıyla çalışmalar yaptığını dile getiren Prof. Dr. Ersöz, bu tür toplantıların sorunların çözümünde yol gösterici olacağını kaydetti.
“Tıpta Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği ve Sağlık” başlıklı panelde konuşan TTB-UDEK Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, tıpta uzmanlık eğitiminin yasal çerçevesinin tarihsel gelişim sürecini anlattı. Tıpta uzmanlık eğitiminin yıllardan beri Tıpta Uzmanlık Tüzüğü’nün iptal edilmeyen maddeleri ve henüz yenisi oluşturulamayan Tababet Uzmanlık Yönetmeliği ile sürdürülmeye çalışıldığını vurgulayan Prof. Dr. Tükel, Sağlık Bakanlığının tıpta uzmanlık eğitimiyle ilgili düzenlemelerde tek söz sahibi konumuna gelmesinin, Anayasa'ya aykırı olması dolayısıyla ciddi sakıncalar içerdiğini dile getirdi.

Yönetmelikle Değil Tüzükle Düzenlenmeli
Panelde konuşan TTB Merkez Konsey Üyesi Prof. Dr. İskender Sayek, TTB-UDEK’in Tıpta Uzmanlık Eğitimi Yönetmelik Taslağı’na ilişkin görüşlerini anlattı. Prof. Dr. Sayek, şöyle konuştu: “TTB olarak, bu kuralların yönetmelikle değil yasa veya tüzük olarak düzenlenmesi gerekirdi. Yönetmeliklerin esas işlevi kural koymak değil üst normların uygulanmasını göstermektir. Sık sık değiştirilebilmesi hukuki güvenlik ve istikrar gereksinimlerini zedeler. Tıpta uzmanlık eğitimi alanında temel ilkelerin tümüne yanıt verecek bir yasa veya tüzük olarak düzenlenmesi, özellikle tıpta uzmanlık eğitiminin bir bütün olarak planlanması ve uygulanması açısından önemlidir. Yönetmelikte tıpta uzmanlık eğitiminin Sağlık Bakanlığı dışında kalan tarafların sınırlı şekilde söz sahibidirler. Bu durum Avrupa Tıp Uzmanlık Birliğinin uluslar arası uygulamalarına da aykırı düşmektedir. Bir yönetmelik tıpta uzmanlık eğitiminin tüm alanlarını ve uygulamalarını kapsayamaz.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge