Ana içeriğe atla

300 BİLİM İNSANININ 10 YILLIK YANLIŞLARINI, BİR TÜRK BİLİM İNSANIMIZ DÜZELTTİ

Doçentliğinin ardından akademik çalışmalarını özgün araştırmalara ve inovasyonlara yoğunlaştıran Ankara Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi Biyokimya Klinik Şefi Prof. Dr. Özcan Erel, uluslararası alanda birçok yeni buluşa imza attı.

Laboratuvarında 3 bin saat aktif ve etkin çalışmayla, vücuttaki antioksidan moleküllerin tamamının tek bir testle pratik olarak ölçülebilmesini sağlayan uzun ömürlü, dayanıklı ve tam otomatik yeni testi geliştiren Ankara Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi Biyokimya Klinik Şefi Prof. Dr. Özcan Erel, geliştirdiği testlerin; damar sertliğine, kansere, erken hücre yaşlanmasına ve 100’den fazla hastalığın oluşumuna zemin hazırlayıcı risk düzeyinin sayısal olarak ölçülebilmesini sağladığını belirtti.

Çok sayıda atıf alan çalışması hakkında Prof. Dr. Erel şöyle konuştu: “Normal şartlarda sağlıklı bir vücuttaki oksidanlar ve antioksidanlar denge halindedirler. Çeşitli hastalıklarla ve sigara gibi zararlı dış etmenlerle oksidan moleküller artar ve bunu mevcut antioksidanları etkisiz hale getiremezler. Sonuçta denge oksidan moleküller tarafına kayar ve oksidatif stres oluşur. Laboratuarımızda 3 bin saatlik etkin çalışmayla vücudun toplam antioksidan seviyesini (TAS) ölçen yeni nesil, tam otomatik, kolay, pratik ve ucuz bir ölçüm kiti geliştirdik. Yöntemimizi özgün bir uluslar arası dergide yayınladık. Bu yöntemimiz dünyanın dört bir yanında kullanılmakta çok sayıda uluslar arası atıflar almaktadır.


Bu buluşumuzun ardından dengenin oksidan tarafını da ölçebilecek bir test geliştirmeyi hedefledik. Bu buluşumuzu gerçekleştirmemiz önceki kadar uzun sürmedi ve yaklaşık bin saatlik etkin çalışmayla dünyada ilk ve tek “Toplam Oksidan Seviye”, (TOS) kitini icat ettik ve uluslar arası en iyi dergilerde yayınladık. Bu çalışmamız çok uzun süre derginin en çok okunan makalesi unvanını taşıdı. Bu testimizi geliştirmeye çalışırken dünyada mevcut benzer testler ile sonuçları karşılaştırdık. Çalışılan kitlerin Biri İtalyan- Alman, diğeri Amerikan menşeliydi. İlki, 10 yıldır dünyanın en gelişmiş üniversitelerinde kullanılmakta, patentli ve 300 adet uluslar arası makalede atıfa sahipti. Hatta bu kiti birkaç tane de Türk araştırmacı da çalışmalarında kullanmışlardı. Amerikalıların geliştirdiği otomatik olmayıp elle ölçülen manuel bir test olup kısıtlı olarak kullanılmaktaydı. Bizim geliştirdiğimiz tam otomatik testin sonuçlarını bu iki test sonuçlarıyla karşılaştırdığımda, her iki test ile uyumlu olması gerekiyordu. Amerikalıların testleri ile uyumlu olduğu halde, Avrupalıların testi ile uyum olmadığı gibi sonuçlar tam tersti. Yaptığım deneyler sonucunda Avrupa kitinin bozuk olmaktan öte, tam ters ölçtüğünü ispat ettim... Bu test kullanılarak yapılan tüm araştırmaların ve sonuçlarının geçersiz olduğu ortaya konuldu ve bu durum uluslar arası dergilerde yayınlandı.” dedi.


“Tuz Ölçmeye Çalışırken Şekerin Sonucu Çıkıyordu”
Testin yanlışlığının örneği, adeta vücutta tuz düzeyinin ölçülmeye çalışılırken şekerin sonucunun rapor edildiğini örnek vererek anlatan Prof. Dr. Erel, 300 yayında bu test kullanıldığını ve yapılan tüm çalışmaların sonuçlarının geçersiz olduğunu belirtti. Kullanılan tampon, substrat ve interferenslerin yanlışlığının ispat edildiğini dile getiren Prof. Dr. Erel, bu çalışmasının son yılların en çok okunan makalesi olma özelliğini taşıdığını bildirdi.

Amerika’da Türkler
Amerika’da 78. si düzenlenen Biyokimya Kongresi ve Fuarına, Türkiye’den ilk ve tek olarak katıldıklarını ve yeni inovasyon ürünlerini sergilemenin heyecan ve gururunu taşıdıklarını ifade eden Prof. Dr. Erel, “Dünyadan katılan 635 uluslararası firmadan sadece bir Türk firması vardı. Hem bilimsel, hem de ticari alanda ülkemiz açısından çok güzel bir başarı oldu.” şeklinde konuştu.


Paraoksonaz Enzimi ve Testi
Geliştirdiği TAS ve TOS kitlerimizin ardından, inovasyon hızını kesmeden yeni, orijinal, dünyada ilk ve tek, yeni testler geliştirmeye devam edeceklerini dile getiren Prof. Dr. Erel, “TAS ve TOS’un ardında sırada PON kitinin geliştirilmesi vardı. PON kelimesi paraoksonaz enziminin kısaltılmış bir ifadesidir. Paraoksonaz enzimi, damar sertliği, koroner kalp hastalıkları ve ateroskleroza karşı koruyucu işlevi iyi bilinen iyi huylu kolestrolün (HDL’nin) adeta motoru durumunda bir enzimdir. Çeşitli görevleri olmakla birlikte, en önemli görevi damar sertliğine yol açan kötü huylu kolesterolün (LDL-kolesterol) oksitlenmiş (bozulmuş) kısmının uzaklaştırılmasını sağlar. Şimdiye kadar yapılan testlerle HDL ağırlığı ölçülüyordu, buluşumuzla artık fonksiyonunu da ölçebilmekteyiz. Hekimler HDL ve LDL oranlarına göre kalp damar hastalıkları için risk hesap ediyorlardı. Ama bu risk hesabı zayıf kalmaktadır. Bu durum tıpkı arabaların güçlerinin motorlarının silindir hacmiyle ifade edilmesiyle, beygir olarak değerlendirilmesi durumu gibidir. Geleneksel yöntemde HDL-kolesterol antiaterojen aktivite değerlendirmesi yapmak için ağırlık olarak ölçülmektedir. Oysa miktarı yüksek olduğu halde etkisiz veya etkisi zayıf HDL- kolesterol olguları da karşımıza çıkmaktadır. Projelendirilmesi, üretimi yüzde 100 ülkemizde gerçekleştirilen, dünyada ilk ve tek paraoksonaz aktivitesi ölçüm testiyle artık HDL-kolesterolün antiaterojen enzim aktivitesi de ölçülebilecektir. Çeşitli bilimsel çalışmalarda bu enzim aktivitesinin yüksek olduğu kişilerin kalp damar hastalıklarına daha az yakalandıkları ve uzun ömürlü oldukları rapor edilmiştir. İleride, diyabetin uzun süreli metabolik kontrolünde de Hemoglobin A1C’nin de ötesinde karaciğerin metabolik fonksiyonlarının izlenmesinde, komplikasyon risk analizlerinde kullanılabilecek potansiyele sahip olduğunu düşünmekteyiz. Birkaç yıl içinde bu testin yaygın olarak kullanılacağını öngörmekteyiz.” bilgisini verdi.


“Onların Geleceği Bizim Geçmişimiz”
Paraoksonaz testinin karaciğer fonksiyonları, diyabet ve ateroskleroz alanlarında yapılacak çalışmalar için uygun bir test olduğunu belirten Prof. Dr. Erel, geliştirdikleri testin 10 dakikada sonuç veren pratik bir test olduğunu kaydetti. Yapılan uluslararası yayınlarda bu testin gelecek yıllarda geliştirilebileceğinin öngörüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Erel, “Biz, bu testi geliştirdik. Onların gelecek zamanı bizim için geçmiş zamandır.” Yorumunu yaptı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge