Ana içeriğe atla

“KANSERLERİN YÜZDE 40’I ÖNLENEBİLİR”

Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği, kanserlerin yüzde 40’nın potansiyel olarak önleyebileceğini söyledi.

Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği (TKASKD), 4 Şubat Dünya Kanser Günü nedeniyle bir basın toplantısı düzenledi. Dernek, kanserlerin yüzde 40’nın potansiyel olarak önleyebileceğini söyledi. Önlem alınmazsa, dünya genelinde kanser yükünün artarak 2030 yılında 26 milyon yeni tanı kanser vakasına ve 17 milyon ölüme ulaşacağının tahmin edildiğini ifade edildi. TKASKD Genel Sekreteri Prof. Dr. Şuayip Yalçın, yönetim kurulu üyeleri Prof. Dinçer Fırat ve Prof. Dr. Bilgehan Yalçın kanserin önemi üzerinde durdu. Dernek Genel Sekreteri Prof. Dr. Yalçın, Dünya Kanser Günü’nün bu yıl tüm dünyada 100’den fazla ülkede 300’ün üzerinde üye kuruluşu bünyesinde toplayan, Dünya Kanser Deklarasyonu yoluyla kansere karşı küresel savaşta en önde gelen uluslararası sivil toplam kuruluşu olan Uluslararası Kanser Savaş Örgütü (UICC) önderliğinde ‘Kanser önlenebilir’ sloganı altında bir kampanya yürütüldüğünü söyledi. TKASKD Genel Sekreteri Prof. Dr. Yalçın, Türkiye genelinde de bu kampanyanın TKASKD tarafından yürütüldüğünü ifade etti.

“Kanser Önlenebilir”
4 Şubat Dünya Kanser Günü nedeniyle UICC tarafından yayınlanan 2010 raporunun; aşılama, antibiyotikler, temizliğin artırılması ve basit korunma stratejilerinin öğrenilmesi gibi tedbirlerle inatçı viral ve bakteriyel enfeksiyonların önlenmesine odaklandığını söyleyen Prof. Dr. Yalçın, “Tütün kullanımı, aşırı alkol tüketimi, güneşe fazla maruz kalma ve obezite ile ilişkili kanserler için risk , bu risk faktörlerinden kaçınılması yanında sağlıklı beslenme ve düzenli fiziksel aktivite gibi sağlıklı yaşam davranışlarının benimsenmesi ile önemli ölçüde azaltılabilmektedir” dedi.


Güvenlik Şartlarının Kötü Olması Kanseri Tetikliyor
Günümüzde kanserden korunma yolları arasında olması gereken konulardan birinin güvenlik koşullarının sağlanması olduğunu belirten Prof. Dr. Yalçın şöyle konuştu: “Sedanter yaşamın daha fazla gündeme gelmesi kanserin çoğalmasında etkili oluyor. Çocukların neredeyse 4-6 saat kadar hareketsiz meşgalelerde bulunduğunu görüyoruz. Bu çocukların hem fiziksel gelişimini engelliyor hem de kilo almalarına neden oluyor. Okul servisleri güvenle çocukları taşısa da en önemli sorun güvenlik. Kamu taşıtlarını kullanmalarını özendirmek gerekiyor. Güvenlik şartları daha iyi duruma getirildiğinde, sedanter yaşamın önüne geçilerek kanser oranlarının düşmesinde yardımcı olunacak.“

Tütün Ürünleri Kullanımı ve Pasif İçicilik
Tütün kullanımının en önde gelen önlenebilir kanser nedeni olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yalçın, akciğer kanserlerinin yüzde80-90’ının ve kanser ölümlerinin üçte birinin nedeninin tütün ve tütün ürünleri olduğunu söyledi. Yalçın her türlü tütün kullanımından kaçınılması ve pasif maruziyetin önlenmesinin etkin korunma sağlayacağını kaydetti.

Alkol Tüketimi
Kanser hastalığı oluşumunda bir diğer nedenin ise alkol tüketimi ile ilişkili olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Şuayip Yalçın, aşırı alkol tüketiminin baş-boyun, yemek borusu, meme, bağırsak ve karaciğer kanseri riskini artırdığını söyledi. Prof. Dr. Yalçın, “Günde 25 gramdan fazla alkol alımı üst sindirim sistemi kanserleri için riski artırır. Günde 100 gram alkol tüketimi ise ( yaklaşık 1 litre şarap veya 2 litre bira) ise bu riski hafif içiciler veya hiç içmeyenlere göre 4-6 kat artırır. Alkol tüketimini azaltmak kanseri önlemede etkili bir yöntemdir” şeklinde konuştu.


Fiziksel Aktivite
Fiziksel aktivitelerin obeziteyi önlediği dolayısıyla oluşabilecek kanser türlerinin önlenmesinde önemli bir yer tuttuğunu belirten Prof. Dr. Yalçın, Dünya genelinde meme ve kalın bağırsak kanserlerinin dörtte birinin nedeninin fiziksel aktivite yapmamak olduğunun tahmin edildiğini kaydetti. Düzenli egzersiz yapmanın meme ve kalın bağırsak kanserleri riskini azalttığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Yalçın, “Bu yararlar egzersiz vücut kilo kontrolünü sağlamadaki olumlu etkisinden bağımsızdır. Erişkinlerin haftada 5 gün, 30 dakikada süre ile orta yoğunlukta fiziksel aktivite yapmaları bu kanserler için riski azaltıyor. Okul çağındaki çocuk ve gençlerin ise her gün 60 dakikalık orta dereceli veya daha yoğun fiziksel aktivite yapmaları gerekiyor. Oysaki günümüzde özellikle genç nesil günde 7-8 saatini televizyon veya bilgisayar başında geçiriyor. Bu da fiziksel gelişimlerine zarar veriyor. Genç nesil giderek obeziteye yaklaşmakta dolayısıyla obezite kaynaklı kanser hastalıklarına zemin hazırlıyor” diye konuştu.

Sağlıklı Beslenme, Sağlıklı Kilo
Yapılan bazı araştırmaların beslenme ile çeşitli kanserler arasındaki ilişkiyi açıkça gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Yalçın, “Günlük 80-100 gram kadar meyve veya sebze tüketiminin ağız kanserleri için riski yüzde 20, mide kanseri için ise yüzde 30 kadar azalttığı çalışmalarda gösterilmiştir” dedi. Prof. Dr. Yalçın, her gün yüksek lifli gıdaların tüketilmesinin bağırsak kanseri riskini yüzde 20 azaltırken, diğer taraftan kırmızı et ve işlenmiş etlerin tüketilmesinin bağırsak kanseri riskini artırdığını, yüksek oranda tuz ve tuzlanmış gıdaların tüketilmesinin ise mide kanseri riskini artırdığını kaydetti. Prof. Dr. Yalçın, “Enerjisi yoğun gıdaların, doymuş yağların şekerli içeceklerin tuzlu gıdaların, kırmızı etin, işlenmiş veya aşırı kızartılmış etlerin tüketiminin kısıtlanması yanında sebze, meyve ve tam tahıllı gıdalardan zengin sağlıklı besinlerin tüketilmesi ile bu kanserler için risk azaltılabilir. Fazla kilolu veya obez olmanın rahim, böbrek, yemek borusu, mide, kalın bağırsak, meme, prostat, safra kesesi ve pankreas kanserleri için riski artırdığı iyi bilinmektedir. Düzenli egzersiz yanında doğru beslenme ile sağlıklı kilonun korunması kanser riskini azaltabilmektedir” dedi.



Güneş ışınları
Güneş ışınlarının belli bir oranda insan sağlığına dost ancak fazlasının zarar verici olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yalçın, “Vücutlarımızın D vitamini üretebilmesi için düşük düzeyde güneş ışınlarına gereksinim vardır. Öte yandan, güneş ışınlarına veya yapay ultraviyole ışın kaynaklarına aşırı maruz kalınması her türlü cilt kanseri için riski artırmaktadır. Çeşitli UV ışın kaynaklarından (Solarium ve güneş yatakları) uzak durmak, fazla güneş ışınlarından sakınmak, güneş ışınlarından koruyucu kremler ve giysilerle korunmak, kansere karşı etkili önlemlerdir” diye konuştu.

Enfeksiyonlara Dikkat!
Kanserin bir enfeksiyon hastalığı olmadığını ancak, kanser riskini artırabilen çeşitli enfeksiyon etkenlerinin varolduğunu ifade eden Prof. Dr. Şuayip Yalçın, kanserden ölümlerin gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık yüzde 22’sine, gelişmiş ülkelerde ise yüzde 6’sına karaciğer, rahim ağzı ve mide kanserlerine neden olabilen hepatit B veya C virüsleri, insan papilloma virüsü ve helicobacter pylori bakterisi gibi kronik enfeksiyonların yol açtığını söyledi. Prof. Dr. Yalçın “Türkiye’de önemli bir sorun teşkil eden konu Hepatit- B ve Hepatit-C ile bunlara bağlı kanser hastalıkları. Geçmiş dönemlerde özellikle Doğu ve Güney Doğuda Hepatite bağlı karaciğer kanseri sıklıkla görülmekteydi. Yapılan aşılamalar ve koruyucu tedaviler iler günümüzde hastalık görülme sıklığı giderek düşmeye başladı. Sağlık güvenliği önlemlerinin alınması, etkin tedaviler ve sağlıklı davranış değişiklikleri çeşitli enfeksiyonlar için risk faktörlerine maruziyeti azaltarak kansere karşı etkili korunma sağlar” şeklinde konuştu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge