Ana içeriğe atla

YOĞUN FİZİKSEL AKTİVİTE ÖSTROJENİ AZALTIYOR MU?

Yoğun fiziksel aktivitetenin kadın üreme sistemi üzerine olumsuz etkilerinin olduğunu kaydeden Celal Bayar Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faik Mümtaz Koyuncu, yoğun egzersiz, hipotalamusun yumurtalıkların çalışmasını düzenleyen GnRH pulsatil salınımında bozukluğa yol açtığını belirtti.

Son yıllarda kadınların fiziksel aktivitelerinde gözle görülür hızda bir artış oluyor. Fiziksel aktivitenin insan sağlığı üzerine azımsanmayacak yararları olduğunu hatırlatan Celal Bayar Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faik Mümtaz Koyuncu, “Bunun yanında yoğun egzersiz bayanlarda özellikle jinekolojik bir takım riskler ile ilişkilendiriliyor. Bunlardan en önemlisi kadınların yumurtalıklarının çalışmasını düzenleyen beyindeki Hipotalamus üzerinedir. Yoğun egzersiz, beyindeki bu merkezin yumurtalıkların çalışmasını düzenleyen GnRH pulsatil salınımında bozukluğa yol açtığı ve bunun sonucu olarak menarşta (ilk adet) geçikme ve menstürel siklusta düzensizliğe neden olduğu tespit edildi” dedi.

“Hipoöstrojenik, Kemik Yoğunluğundaki Düşüklük Nedeni”
Yoğun egzersize bağlı beyindeki yumurtalık çalışmasını düzenleyen merkeze baskı oluşmasındaki en önemli neden aşırı enerji boşalması ve bu harcanan enerjinin dietle alınan enerjiden daha fazla olmasından kaynaklandığını dile getiren Prof. Dr. Koyuncu, “Vücutta oluşan yağsızlık, yetersiz beslenme ise kadındaki östrojen azalmasında gözlenen diğer bir faktör. Bu kişilerde hiperandorojenizim denilen vücuttaki erkeksi hormonların salınımı ise östrojen azlığından daha fazla tespit edilen bir bulgu. Beyindeki bu baskılanmanın komplikasyonu olarak da, kadında kısırlık ve kemik yoğunluğundaki azalma ortaya çıkıyor. Hipoöstrojenik (östrojen azalması) atletlerdeki kemik yoğunluğundaki düşüklüğün birincil nedeni, beslenme bozukluğuna bağlı metabolik olaylar. Yeme bozuklukları bu açıdan iyi taranmalı ve menstürel düzensizliğin düzetilmesi, kemik gelişiminin sağlanması için yüksek enerji talebini dengelemek için artan kalori alımı ile yeterli geliyor” şeklinde konuştu.

Tedavide Östrojen Verilmesi
Hipoöstrojenik olan ve adet görmeyen yoğun egzersiz yapan kadınlarda, daha fazla kemik kaybını kontrol altına almak için bu kişilere östrojen verilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Koyuncu, ancak bunun kemik gelişimi için yeterli olmadığına dikkat çekti. Tedavideki amacın öncelikle metabolik bozukluğu düzeltmek olmadığını kaydeden Prof. Dr. Koyuncu, bunun östrojen yetmezliğini düzeltmekten daha etkili olduğunu dile getirdi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge