Ana içeriğe atla

ULUSLARARASI GÖZ BIRLIĞI'NDE İLK KEZ BİR TÜRK ÜYE SEÇİLDİ

Uluslararası Göz Birliği Yönetim Kurulu'nun (ICO) en genç ve ilk Türk üyesi olarak seçilme başarısını gösteren Prof. Dr. Pınar Aydın O'Dwyer, kurulun çalışmaları hakkında Sağlık Dergisi'ne bilgi verdi.

1857 yılında 24 ülkeden 150 oftalmolog bir araya gelerek Brüksel'de İlk Oftalmoloji Kongresi gerçekleştirildi. 1928 yılında kurulmuş olan Türk Oftalmoloji Derneği de 1954'ten bu yana bu birliğin üyesi. Prof. Dr. Pınar Aydın O'Dwyer, Uluslararası Göz Birliği Yönetim Kurulu'nun (ICO) en genç ve ilk Türk üyesi olarak seçilme başarısını gösterdi.
Ülkemizde 20 Bin Kişiye Bir Göz Doktoru Düşüyor
ICO'nun kayıtlarına göre Afrika'da bin 881, Asya'da 38 bin 914, Avustralya'da bin 3, Avrupa'da 44 bin 930, Kuzey Amerika'da 29 bin 186, Güney Amerika'da 8 bin 434 Oftalmolog (Göz Hastalıkları Uzmanı doktor) bulunuyor.Avrupa`da 24 bin kişiye 1 göz doktoru düşüyor, ülkemizde ise 20 bin kişiye bir göz doktoru düşüyor. ICO tarafından hazırlanan çalışmalar içerisinde; oftalmik eğitim ve öğretim, oftalmik bilgi değerlendirme, oftalmoloji kurum eğitimi, oftalmolojik eğitim ve göz tedavi merkezleri, göz ve görme tedavi rehberi, görmenin korunması ve oftalmoloji ve görme üzerine araştırmalar bulunuyor.


Bazı Ülkelerde Oftalmolog Yok!
Uluslararası Oftalmoloji Konseyi Vakfı, 2002 yılında Oftalmolojik eğitimin desteklenmesi, Göz Bakım Kalitesinin arttırılması ve ileri bilimsel oftalmolojinin desteklenmesi için kurulduğunu kaydeden Prof. Dr. Aydın, kişilerin üye olmadığı sadece ülkelerin ulusal dernekleri var ise üye olabildiğini dile getirdi. Sadece ulusal göz dernekleri ve birkaç ulusu barındıran uluslararası derneklerin üye olabileceğini bildiren Prof. Dr. Aydın, “Konseyin amaçları arasında dünyada oftalmoloji eğitimini geliştirmek. Bazı ülkelerde oftalmoloji derneği yok. Çünkü oftalmolog yok. Afrika ve Orta Asya’daki bazı ülkelerde göz doktoru yok. Dolayısıyla böyle bölgeleri geliştirmek, çalışmalarına öncülük ederek eğitimi verilmesi hedefleniyor” dedi.


Aday gösterilerek üye ülkelerinin temsilcilerinin oylarının sonucunda üye seçildiğini belirten Prof. Dr. Aydın, üye seçildikten sonra birçok ülkenin yetkilileri tarafından tebrik edilerek, doğru bir seçim yapıldığının kendisine iletildiğini söyledi.

“Sağlık Hizmeti Ülke Koşullarına Göre Değişiklik Gösterir”
Doğrudan olarak hasta hizmetinin bu derneğin görevi olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Aydın, ülke koşullarında sağlık hizmetinin değişiklik gösterdiğini kaydederek şunu söyledi: “Bizim ülkemizde katarakt ameliyatı sadece göz hastalıkları uzmanı tarafından yapabilir. Bazı ülkelerde uzman olmadığı için hemşireler yapabiliyor”

“Uluslarası Göz Eğitimi Müfredati Hazır”
Konseyin görevleri arasında eğitimde ne öğretilmelinin üzerinde durularak bir standart oluşturularak müfredat hazırlandığını belirten Prof. Dr. Aydın, “Uluslararası standartta asistan eğitimi için gerekli olan müfredat hazırlandı. Üniversitede göz eğitimi nasıl olmalı, bir ülkede tıp fakültesi göz eğitimini uluslararası standartta verebilmek için gerekli veriler bulundu. Mezuniyet sonrası eğitim yanı sıra, teknisyen ve hemşirelerle çalışma nasıl olmalıdır sorunun yanıtı da yer alıyor” şeklinde konuştu.

2 Yılda Bir Yapılan Kongre 5 Kıta Arasında Olur
Göz hastalıkları uzmanı ve asistanlarına yapılan doğrudan eğitimin farklı ülkelerde farklılık gösterdiğini hatırlatan Prof. Dr. Aydın, bu eğitimin bazı ülkelerde düzenlenen toplantı veya uluslararası kongrelerde yapıldığını kaydetti. Her 2 senede bir 5 kıtadan birinde Dünya Göz Kongresinin gerçekleştiğini söyleyen Prof. Dr. Aydın, 10 senede bir Avrupa'da yapılmasına karşın henüz ülkemizde olmadığını dile getirdi.


Asistan Eğitiminde Günlük Tutmak
ICO tarafından eğitimcilerin eğitiminin Türk Oftalmoloji Derneği işbirliği ile bu yıl ülkemizde yapıldığını ve bu toplantıya 50 kişinin katıldığı kaydeden Prof. Dr. Aydın, “Kursta özellikle eğitim nasıl yapılır, asistan nasıl eğitilir, model olmak, asistan nasıl değerlendirilir, asistan hocayı nasıl değerlendirir, konuları üzerinde duruldu. Dünya göz konseyi başkanının katıldığı toplantı üst düzey eğitmenlere eğitim verildi. Konsey üyeleri, Türkiye’yi görmeleri ve kişilerle tek tek tanışarak grup aktivitelerinde izlediler. Senaryolar oluşturularak neler yapılabileceği üzerinde duruldu. Sorunlu asistanlar öğrenmek istemez, çalışma yapmak istemez. Bu asistanlar ile nasıl başa çıkılacağı öğrenildi. İlk kez asistan sorunları üzerinde duruldu. Asistan eğitiminde olmazsa olmaz 'Logbook' denilen günlük tutmak. Her gün asistanın yaptığı cerrahi işlem kaydedilecek, karşılıklı imza atılacak. Asistanın işlemleri yaptığını hocası yaptırdığını kaydetmesi gerekiyor. Bu uygulama çok yaygın değil. Halbuki bunun yapılması kliniğin denetlenmesini sağlanırken, eğitimin yetersiz olması veya hedeflenen eğitimin verildiğini gösteriyor” diye konuştu.

Ülkemizdeki Asistanların Başarısı Yüzde 70 ICO tarafında uluslararası sınav yapıldığını ve dünyanın her hangi bir yerinden bir oftalmologun sınava girebildiğini dile getiren Prof. Dr. Aydın şunları kaydetti: “Oftalmolog başarılı olduğu takdirde uluslararası bilgiye sahip olduğunu kanıtlar. Aynı anda aynı sorularla yapılan iki bölümlü sınav, çok zor olmasına karşın ülkemizdeki asistanlar yüzde 70 oranında başarı gösteriyor. Böylece hangi konularda daha iyi eğitim almışlar, hangi konularda eksik olunduğunu anlayabiliyoruz. Ülkemizdeki sınava katılanların hangi yüzde de olduğunu anlayabiliyoruz. 10 bin oftalmologun girdiği sınavın belgesi, bilginin uluslararası yeterliliği gösteriyor. Bu zamana kadar sınava yaklasik 16 bin kişi girdi. 65 ülkede 95 merkezde yapılan Uluslararası Göz Konseyinin düzenlediği sınava katılanların dünya standartlarındaki başarı oranı yüzde 51.”

“Fellowship ile Oftalmologlar İstediği Merkezde Eğitim Alabiliyor”
ICO'nun, Fellowship program sayesinde özellikle belli bir konuda bilgi edinmek isteyen kişinin ücretini, konaklama ve yol masraflarını karşılayarak, istediği bir ülkede istediği kliniğe gitmesini sağladığını belirten Prof. Dr. Aydın, “Afganistan’dan bir göz hekimi retina ile ilgili eğitim almak istiyor, Almanya’ya gitmek istediğinde bu karşılanıyor. Ayrıca bu kişi sınavdan yeterli not almış ise, öncelikle o kişinin isteği karşılanıyor. Hekim bu sınava girmemişse asla gönderilmiyor diye bir kural yok. Çünkü; bazı ülkelerin bu sınava girme imkanı yok. Eğitim alan hekimde ülkesine döndüğünde o da öğrendiklerini oftalmologlara öğretiyor” şeklinde konuştu.


Mükemmelik Merkezleri İmkansızlıklara Imkan Sunuyor
Bir hastalığın teşhisi için standart prosedürler olduğunu ancak yerel koşullardan etkilenildiğini hatırlatan Prof. Dr. Aydın şu bilgileri verdi: “Farklı ülkelerde bulunan cihazların tercih edilmesi buna göre olur. Bütün ülkelerin birbiriyle bağlantısını sağlamak ve ihtiyaçlarını anlatmalarına yardımcı olarak stratejik plan yapılıyor. Örneğin; Afrika’da bizim muhatap alacağımız merkez yoktu. Bazı kıtalarda Mükemmelik Merkezleri geliştirerek eğitim veriliyor.Bu program Afrika ve Doğu Avrupa ülkelerinden Slovenya’da başladı.”

“Ülkemizde Görme Alanı İhmal Ediliyor”
ICO toplantılarında görme eşiği standartlarının neler olduğu üzerinde de durulduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Aydın, “Araba kullanma standartları neler olmalı gibi uluslararası çalışmaların birleştirilmesi sonucunda bir fikir ediniliyor. Bir kuruluş uluslararası araba kullanma standartlarına ihtiyaç duyarsa bunlar yazılı var. Ülkemizde renk körlüğü üzerinde durulurken, görme alanı ihmal ediliyor. Ehliyet verildikten sonra göz kontrolü yapılmıyor” dedi.


Etik Komisyon
ICO'nun Etik Komisyonun kurucusu olduğunu belirten Prof. Dr. Aydın, “Doğru ülkeden ülkeye değişebilir. Bu açıdan etik kuralların tespitinde önem arzediyor. Doğrunun tanımından yana olduğunu anlatmaya çalışırız. Bütün bu eğitim programları talebe eğitimi etik kodlar önceliklidir. Doğrunun yapılması için çok önemli bir konu. Bir önceki Dünya Göz Kongresi'nde 'Reklamda Etik' konusunu işlendi. Farklı kıtalardan katılan konuşmacılardan çok farklı fikirler ortaya çıktı. Sorun aynı, çok fazla reklam yapıldığı, kontrol olsa da aynı sorunlar yaşanıyor. Gelişmiş ülkelerde reklam çok fazla iken kontrollerde o derece ağır. Daha az gelişmiş ülkelerde reklamlar daha az. Rekabet Üst Kurumu aktif çalışmaya başlayalı şikayetler ve sorunlar azaldı. Daha önce reklamlarda tek ve en iyisi diye tanıtılan ürünler şimdi artık sadece ürünlerin özellikleri anlatılıyor” diye konuştu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge