Ana içeriğe atla

KOLON KANSERİNDE GAYTADA GİZLİ KAN ÖNEMLİ


"Kolon kanseri, Türkiye'de tüm kanserlerin yüzde 8-10 kadarını oluşturuyor" olduğunu söyleyen Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şuayib Yalçın, kolon kanserinde demir eksikliği anemisinin önemli bir bulgu olduğuna dikkat çekti.

ileri yaşta özellikle nedeni bilinmeyen demir eksikliği anemisinde mutlaka kalın bağırsağın detaylı bir şekilde incelenmesi gerektiğine dikkat çeken Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şuayib Yalçın, demir eksikliği anemisi olanlarda gaytada gizli kan bakılarak bunun nedenin belirlenmesi gerektiği uyarısında bulunuyor. Demir eksikliğinin kendisinin riski artırmadığını, ancak kansızlık nedeni olarak altta yatan sorun olarak kanserin ortaya çıkabileceği vurgulayan Prof. Dr. Yalçın, her geçen gün görülme sıklığı artan kanserler arasında kolon kanserlerinin bulunduğunu ve bunun her iki cins için de önemli bir sorun olduğunu söyledi.

"Türkiye'de Tüm Kanserlerin Yüzde 8-10'u”
Kolon kanserinin Türkiye'de özellikle kadınlarda meme kanserinden, erkeklerde ise akciğer ve prostat kanserinden sonra en sık görülen kanser türü olduğunu belirten Prof. Dr. Yalçın, “Kolon kanseri, Türkiye'de tüm kanserlerin yüzde 8-10 kadarını oluşturuyor” dedi.

"Genetik Kökenlilerin Tedavide Başarı Şansı Daha Fazla Olabiliyor"
Kolon kanserlerinin yaşın ilerlemesiyle birlikte görülme sıklığının arttığına dikkati çeken Prof. Dr. Yalçın, hastalığın 70'li yaşlarda çok fazla görüldüğünü ve 20 yıl içinde öneminin daha da artacağını dile getirdi. Prof. Dr. Yalçın, erken yaşlarda görülen kolon kanserlerinin çoğunun genetik kökenli olduğunu anlatarak, “Genetik kökenlilerin daha az kompleks mekanizmalara sahip olabildiği için tedavide başarı şansı daha fazla olabiliyor” diye konuştu.
Kolon kanserinin akciğer kanserinden daha az öldürücü, ancak bir o kadar ciddi bir hastalık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yalçın, hastalığın akciğer kanserine oranla daha iyi yönlendirilebildiği ve tedavisinin daha mümkün olduğunu dile getirdi.

"İleri Yaşta Özellikle Nedeni Bilinmeyen Demir Eksikliği Anemisinde Mutlaka Kolon Detaylı İncelenmeli"
Kolon kanserinin nedeninin kesin olarak bilinmediğini ancak genetik faktörleri, beslenme ve bazı kimyasal maddelerin nedenleri arasında yer aldığını kaydeden Prof. Dr. Yalçın, "Görüntüleme yöntemleri erken evrede kalın bağırsaktaki herhangi bir anormalliği ortaya koyabiliyor. ülkemizde genelde ilerleri evrede daralma nedeniyle hasta önce kabızlık daha sonra ağrı ataklarıyla başvurur. Kolonoskopi, rektoskopi veya video görüntüleme ile yapılan sigmoidoskopidir ile hastanın bütün kalın barsağı görüntülenir. Ayrıca gaitada gizli kan araştırılır. Özellikle batılı ülkelerde sık karşılaşılan kolon kanseri oldukça büyük bir öneme sahip. Hastalığın en önemli belirtisinin ileri yaşta ortaya çıkan “demir eksikliği anemisi”. İleri yaşta özellikle nedeni bilinmeyen demir eksikliği anemisinde mutlaka kolonun detaylı bir şekilde incelenmesi gerekiyor” diye konuştu.

"Adet Düzensizliği Olan 20-30'lu Yaşlar İle 30-40'lı Yaşlarda Demir Eksikliği Anemisinin Ciddiye Alınması Gerekir"
Çocukluk çağında demir eksikliği anemisinin beslenme şekline bağlı yetersiz olabildiğini, doğum yapan ya da fazla kanaması olan kadınlarda ve görülebildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Yalçın, "Adet düzensizliği olan 20-30'lu yaşlar ile 30-40'lı yaşlarda demir eksikliği anemisinin ciddiye alınması gerekir. Demir eksikliği anemisi olanlarda gaytada gizli kan bakılması, bunun kan kaybı ile yoksa başka bir nedenden mi olduğunun belirlenmesi gerekiyor” dedi.

Çocukluk döneminde demir eksikliği olmasının hastalık açısından riski artırmadığını vurgulayan Yalçın, “Çünkü demir eksikliğinin kendisi riski artırmaz, ancak kansızlık nedeni olarak altta yatan sorun olarak kanser olabilir. Bunun nedeni esas kan kaybı olduğu için kolan kanserine bağlı bir kansızlık ya da polip olabilir” diye konuştu.

Tanı İçin Gaytada Gizli Kan Testi Önemli
Hastalığın oluşumun çok yavaş olduğunu, genellikle çok büyük oranda iyi huylu bir polip zemininde geliştiğini anlatan Prof. Dr. Yalçın şunları kaydetti: “Yapılan çalışmalar gösterdi ki sağlıklı ve herhangi bir risk faktörü olmayan bir insanın da mutlaka çeşitli taramalı yaptırması gerekiyor. Bunun için yılda bir kez gaytada gizli kan ve 5-10 yılda bir de kolonoskopi yaptırılması tavsiye ediliyor. Kolonoskopu yapılmayan durumlarda da alternatif diğer görüntüleme yöntemlerine başvurulabiliyor. Hastaların genellikle yüzde 75'ine cerrahi olarak çıkarılabilir evrede tanı konuluyor, ama bunların beşte biri çok erken evrede yakalanabiliyor. Önemli bir bölümü bölgesel olarak ilerlemiş durumda oluyor. Bu hastalara, ek tedavi veriliyor. Ölüm riski açısından önde gelen kanserler arasında yer alıyor. Tedavi olarak öncelikle yöntem cerrahi uygulanıyor ve bunun dışında medikal tedavi veriliyor. Adjuvan diye isimlendirilen yardımcı 'kemotepi' yapılıyor. Kemoterapi ile hastalığın nüks riski en aza indirilmeye çalışılıyor. Bu tedavilerle hataların yaşam süresi 10 yıl öncesine kadar ciddi oranda artıyor. İleri evre olmasına rağmen etkin tedavilerle tümörün yok edildiği hasta oranı artıyor.”

Kalın bağırsak kanserinde ileri yaş, obezite, yağlı ya da yüksek enerjili beslenmenin risk faktörleri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yalçın, fazla kırmızı et tüketiminden kaçınılması gerektiğini söyledi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge