Ana içeriğe atla

“FMF” HASTALARI “APANDİSİT” TEŞHİSİYLE AMELİYAT EDİLMESİN

“FMF hastaları, karın ağrısı ve ateş atakları ile acile başvurduğunda, ataklar ''apandisit'' ile karışabiliyor” diyen İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melike Melikoğlu, “Tekrarlayan karın ağrısı ve ateş atakları olan çocuklarda, özellikle de ailede başka FMF hastası varsa tanının FMF olma olasılığı yüksektir” dedi.

Karın, göğüs ağrısı ve ateşle ortaya çıkan Ailesel Akdeniz Ateşi(FMF) hastalığı, benzer bulgular gösteren apandisit ile karıştırabiliyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melike Melikoğlu, gereksiz apandisit ameliyatı yapılmaması ve doğru tanı ile tedavinin yapılabilmesi için “aile öyküsünün” mutlaka sorulması gerektiği uyarısında bulundu. 5. Türk-Yunan Romatoloji Günleri ve 12. Ulusal Romatoloji Kongresi'nde konuya dikkat çeken Prof. Dr. Melikoğlu, Ailesel Akdeniz Ateşi'nin, Türkiye'de, İsrail'de, Ermenistan'da, Kuzey Afrika ve Arap ülkelerinde sık görülen bir hastalık olduğunu söyledi.
Hastalığın, aniden başladığını, karın ağrısı, göğüs ağrısı ve ateş atakları ile seyrettiğini anlatan Prof. Dr. Melikoğlu, “Bu ataklar genellikle 3 ila 10 gün sürüyor ve kendiliğinden geçiyor. Ataklar çoğunlukla birkaç ayda bir, bazı hastalarda ise ayda birkaç kez ortaya çıkıyor” dedi.

“FMF Hastası, Apandisit Operasyonu Geçirmektedir”
FMF tanısı için birinci basamak hekimlerin de çok dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Melikoğlu, “Tekrarlayan karın ağrısı ve ateş atakları olan çocuklarda, özellikle de ailede başka FMF hastası varsa tanının FMF olma olasılığı yüksektir. FMF hastaları, karın ağrısı ve ateş atakları ile acile başvurduğunda, ataklar ''apandisit'' ile karışabiliyor. Bu nedenle birçok ailesel Akdeniz ateşi hastası çocukluklarında, apandisit operasyonu geçirmektedir'' dedi.
FMF tanısından emin olunamayan olgularda ilaca başlanması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Melikoğlu, tedaviye yanıtın değerlendirilmesi ve bu yolla tanı konulması gerektiğini söyledi.

“Tedavi Edilmezse Diyaliz Gerektiren Böbrek Yetersizliğine Yol Açabilir”
FMF'de eklem tutulumunun, genellikle ayak bilekleri ve dizleri etkileyen, üzeri kırmızı, ağrılı şişlikler şeklinde olduğunu belirten Prof. Dr. Melikoğlu, diğer birçok iltihaplı romatizmanın aksine, FMF'de eklem tutulumunun kalıcı hasar bırakmadığını vurguladı. Prof. Dr. Melikoğlu, hastalığın tedavi edilmediğinde çeşitli komplikasyonlara yol açabileceğini ifade ederek, şunları kaydetti: “Bu durumda ortaya çıkan en önemli komplikasyon, böbreklerde ve diğer organlarda amiloid birikimi ile seyreden amiloidozdur. Bu durum ileri aşamalarda diyaliz gerektiren böbrek yetersizliğine yol açabilir Amiloidozu önleyebilmek için FMF hastalarının ilaçlarını düzenli olarak kullanması gerekir. Tanı konulmasındaki gecikme veya hastanın atak dışı dönemlerde kendini iyi hissetmesi nedeniyle ilacın kullanılmaması amiloidoz ile sonuçlanabilir.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge