Ana içeriğe atla

FİNLANDİYA’DA HEMATOPATOLOG VE TÜRK DERNEĞİ BAŞKANI DR. MİNE ERAY

DÜNYA’DA TÜRK HEKİMLER VE BAŞARI ÖYKÜLERİ

Apoptotic hücre ölümünün follikular lymfoomaların patofizyolojisindeki önemini gösteren çalışmasıyla hem Japonya’da hem de Finlandiya’da ödül alan Dr. Mine Eray, Tampere Tıp Fakültesinde hem Hematopatolog olarak çalışıyor hem de tıp eğitimcisi görevini sürdürüyor. 10 yıldır Finlandiya Türk Derneği başkanlığı görevini yürüten Dr. Eray, Finlandiya’da eğitim almak isteyenlere rehber olacak bilgiler verdi.



Hacettepe Üniversitesi İngilizce Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra Helsinki Üniversitesi Tıp Fakültesinde çalışmalarına başlayan Dr. Mine Eray, “Bugün eğitim kalitesi ile çok takdir alan Finlandiya’daki talebelerin bile benim aldığım eğitim kadar iyi eğitim aldığına inanmıyorum” diyor. . Büyük B hücresi lymfomaları üzerine çalışmalarını sürdüren Dr. Eray, bilim adamının tek yönlü olmaması gerektiğini ve sosyal sorumluluk alarak, fikirlerini savunabilmesi gerektiğini vurguluyor. Dr. Mine Eray, Finlandiya’daki çalışmaları, Finlandiya Türk Derneği çalışmaları ve Türkiye’nin tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı.



Ne üzerine çalışıyorsunuz?

Patologum, özellikle hematopatoloji ile ilgileniyorum. Hematopatolojide uzun yıllar follikuler lymphoma üzerine çalıştım. Kendi doktora tezimde apoptotic hücre ölümünün follikular lymfoomaların patofizyolojisindeki önemini gösterdim. Bu çalışmam daha sonra hem Japonya’da hem de Finlandiya’da ödüllendirildi. Bugünlerde doktora talebelerim ile daha çok “büyük B hücresi lymfomaları” (large B cell lymphoma) üzerine çalışıyoruz. Bu çerçevede hem beyin lymfoomalarının ki çoğu large B cell lymphoma prognostik faktörlerini araştırıyoruz, hem de NLPHL ( nodular lymphocyte predominant hodgkin’s lymphoma) ve large B cell lymphoma arasındaki genetik ve immünolojik benzerlikleri araştırıyoruz. Çalışmalarımızı hem çalıştığım kurum olan Tampere Üniversitesi Tıp Fakültesinde hem de Frankfurt’ta Goethe Üniversitesi’nde yürütüyoruz.

Hangi tip hastaları ve hastalıkların tanısında Hematopatoloji kullanılıyor?

Hematopatoloji kemik iliği, kan ve lenf düğümü kanserlerinin teşhisi ile ilgili patolojinin alt birimi. Bildiğim kadarı ile ülkeler arasında farklar var. Lakin tıbbi ya da yeni adı ile moleküler genetik Finlandiya’da bizim bir alt birimimiz. Yani yaptığımız bütün teşhisleri moleküler genetik yöntemler ile pekiştiriyoruz. Sadece teşhis yapmakla da kalmıyoruz, bir de hastanın izlenmesinde sürekli tedavinin etkisini çeşitli alınlarda örnekler üzerinde izliyoruz.

Hematopatoloji alanında dünyada ve Türkiye'de çalışmalar hakkında görüşlerinizi öğrenebilir miyim? Bu konuda istatistikî bilgileri paylaşabilir misiniz?

Hematopatoloji dünyada ve Türkiye’de son 10 yılda çok büyük mesafe kat etti. İlerleyen moleküler genetik tekniklerinin bunda çok büyük etkisi var. Bu çalışmalar sayesinde birçok yeni ilaç artık neredeyse rutin olarak kullanıma geçti. Bu yeni tip immunolojik yöntemlerle geliştirilen ilaçların, eski kemoterapik yöntemlere göre yan etkisi son derece az.

Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

Hacettepe Üniversitesi İngilizce Tıp Fakültesini 1989 yılında bitirdikten sonra. 1990 yılında Helsinki Üniversitesi Tıp Fakültesinde çalışmalarıma başladım. Helsinki’de o sıralar babamın görevi sebebiyle ailem yaşıyordu. Ben sadece Ankara’dan ailemin yanına taşındım. Önce immünoloji doktorasını bitirdim. Bu arada Patoloji ihtisasıma başladım. Avrupa Topluluğu kurulmuştu ve yaşadığım ülke Finlandiya, Avrupa’nın bir parçası oldu. O zaman artık kanunen kendi görevimi sürdüremedim. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Avrupa topluluğunun dışında kaldığı için ben bütün tıp alanlarından tekrar Fince sınava girdim. Birde tıp hukuku sınavını geçtim ve kendi görevime geri döndüm. Patoloji ihtisasını bitirdikten sonra, hematopatoloji ile ilgilenmeye devam ettim.


Bugüne kadar eğitim aldığınız ve çalıştığınız kurumlar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Helsinki Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden üç yıl önce Tampere Tıp Fakültesi’ne geçtim. Şimdi hem Hematopatolog olarak çalışıyorum, hem de tıp eğitimcisiyim. Finlandiya’daki eğitim sistemi bildiğiniz gibi son yıllarda, bütün dünyada çok büyük takdir aldı. Bana bu pozisyon teklif edildiği zaman onun için çok büyük bir mutluluk ile kabul ettim.

Eğitim sistemimiz tıp alanında en yeni sistem olan “Problem based learning”. Bütün öğretim üyeleri entegre eğitim veriyoruz. Her birimizin 10 kişilik öğrenci grupları oluyor. Bir grup ile iki ayda bir her hafta iki kez toplanıyoruz ve talebeler belki konu hakkında panel tartışması yapıyorlar. Eğitmen sadece gözlemci, eğer konular yanlış yönlendirilirse olaya müdahale ediyor ya da tartışma tıkanırsa, tıkanıklığı gideriyor.

Eğitim aldığınız kurumların halen bulunduğunuz konuma gelmenizdeki katkıları nelerdir, şu anda çalıştığınız kurumu neden seçtiniz?

Eğitim aldığım kurum Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 21 yıl önce 1989 yılında mezun oldum. Bugün eğitim kalitesi ile çok takdir alan Finlandiya’daki talebelerim bile benim aldığım eğitim kadar iyi eğitim aldığına inanmıyorum. Bana o zaman çalışma zevkini aşılayana, bu mesleğe olan saygımı aşılayan hocalarıma ve okula gelmesini bir zevk haline getiren arkadaşlarıma bugün minnettarım. Onların verdiği özgüven ile yoluma devam ediyorum.

Finlandiya’ya gelişim bir tesadüf degil. Sadece babamın görevi gereği o sıralar burada yaşayan ailemin olduğu ülkeyi seçtim. Tabii ki seçerken de hiç tereddüt etmedim. Fin eğitim sisteminin çok etkili ve başarılı olduğunu ailemden duymuştum. Artık bütün dünyadaki yapılan araştırmalarda bu kanıtlandı.


Halen pratiğini yaptığınız branşın Türkiye ve Finlandiya’daki durumunu karşılaştırabilir misiniz?

2011 yılı başlarken Ankara’da Hacettepe Üniversitesinde bir meslektaşımın düzenlediği Hematopatoloji konferansına katıldım. Gurur ve mutluluk verici bir seminerdi! Türkiye’deki meslektaşlarımın seviyesi en az buradakiler kadar iyi, çok büyük bir olasılık ile çok daha iyi. Bu çerçevede şunu da hemen belirteyim. Avrupa’da aldıkları tedavi ile mutlu olmayıp, Türkiye’ye tedavi olmaya giden hastalar biliyorum. Anlattıkları , yaşadıkları tecrübeler inanın dinlemeye değer! Her zaman çok olumlu, mutluluk verici!

Türkiye'de halen eğitim almakta olan tıp öğrencilerine ya da genç hekimlere neler önerirsiniz?

Aldığınız eğitimin kıymetini lütfen iyi bilin. Birde unutmayin, iyi hekim olmanın yolları her zaman “iyi insan” olmaktan geçer. Henüz talebe iken sosyal yapınızı geliştirin. Önce insanları dinlemesini öğrenin, sonra kitaplardan ve netten bilgi edinmesini. Ezberlenen bilgiler çabuk unutulan bilgilerdir. Siz bilgiye doğru kaynakta ulaşmasını öğrenin.

Hangi bilimsel dergileri takip ediyorsunuz?

Bugünlerde patoloji, hematoloji, kanser ve tıp eğitimi konularındaki yayınları takip ediyorum.

Mesleğinizle ilgili en çok ziyaret ettiğiniz 3 internet sitesi nedir?

Günümüzde google gibi net araştırma motorları var. Bu soru benim için çok zor bir soru. Ben sadece google’dan istediğim konuları araştırıyorum. Birde iletişim sistemleri ile çok ünlü Finlandiya’da ülke çapında ortak kullandığımız bir site var. Bütün yayınlara oradan ulaşabiliyoruz

Alanınızda araştırma yapanlara mutlaka okumalarını tavsiye ettiğiniz kitaplar hangileri?

Gençlere Türk tarihini ve kültürünü yakından takip etmelerini ve bilmelerini öneriyorum. Kendini bilmeyen, başkasını öğrenemez. Kendine saygı göstermeyeni de başkası saymaz. İnanın buna! Tabii sanat çalışmalarını da unutmamak gerekir. Ben bulunduğum ülkede tam 10 yıl Finlandiya Türk Derneği başkanlığını yaptım. Halende bu görevi yürütüyorum. Bu çalışmalarım tıp fakültesinde bana kadro seçimlerinde puan kazandırdı. Bilim adamının tek yönlü olması mümkün değildir. Bilim adamı sosyal sorumluluk alabilecek, fikirlerini savunabilmelidir.

‘Selonica the city of Ghosts’, gençler bu kitabı okusun ve bizim hoşgörümüz üzerine yazılan yorumlardan gurur duysun. Bana kitabı bir yunan asıllı arkadaşım hediye etti. Ayrıca WHO classification series, blue books tavsiye ederim.

Bilim ile uğraşan veya ilgilenen herkese mutlaka okumalarını tavsiye ettiğin bir kitaplar hangileri?

Albert Einstein’in bilim hakkındaki yazılarını okumalarını tavsiye ederim. Birde Alzheimer’in öyküsünü. Ben Alzheimerin öyküsünü belli bir kitaptan okumadım, sadece bir televizyon programında izledikten sonra internetten takip ettim. Öyküdeki en büyük ders, büyük buluşlar hiçbir zaman aşırı maddi imkan ve destekleyeci çevre gerektirmemiş. Sadece gözlemci ve sentezci bir kişilik ve yaklaşım.. Birazda şans!!!


Yurt dışında hekimlik yapmanın sıkıntıları nelerdir?

Sürekli doğduğu toprakları özlemek, hayat basamaklarında yukarı doğru çıktıkça daha çok özlemek. Çok samimi bir şekilde cevap vereyim. İnanın bence Türklerin yurt dışında yasadığı en büyük problemler, birazda hep kendilerinden geliyor. Bizim birlik olmak özelliğimiz çok zayıf. Belki gittikçe zayıflıyor da.. Aramızdaki düşünce ve yaşam biçimi farkları çığ gibi büyüyor. Yoksa benim yaşadığım ülke Finlandiya’da insan saygısı ve sosyal destek çok fazla.. Siz yeterki birlik olun, devlet size yer gösteriyor, destekleyici para yardımı yapıyor.

Türkiye'de tıbbın durumu nedir? Ülke dışında tahsil almak gerekli midir? Kimler için daha uygundur?

Türkiye’de tıp eğitimi kanımca çok iyi durumda. Yurt dışında bilimsel toplantılara katılmak gerekir. Onlara da ciddi anlamda katılmak, yani turistik gezi için değil.

Finlandiya’da hasta popülasyonunun karakteristik özellikleri nelerdir? Türkiye'ye göre ne gibi farkları vardır?

Ülkelerine, birbirlerine çok saygılı, dürüst ve güvenilir insanlar Finliler ve çok çalışkan!! Kendi ülkelerini ve insanlarını hiçbir zaman kötülemezler. Ne olursa olsun “vatanım” derler. Bizde vatan sevgisinin azaldığını görüyorum ve çok üzülüyorum.

Finlandiya’da ünlü tıp kurumlarına veya hastanelerine eğitim amaçlı olarak girebilmek mümkün müdür?

Avrupa topluluğu kuralları geçerli, o nedenle çok zorlaştı. En az 6-8 yıllık bir çalışma gerekiyor. Ama tabii ki çok zor olması, imkansız demek değil.

Finlandiya’da Türk hekimler arası dayanışma ne durumdadır?

Bizim sayımız burada eğer yanılmıyorsam 10 kişiden az. Özel bir ortak çalışmamız yok.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Yurtdışındaki Türk tıp doktorlarının başarı öykülerini büyük bir ilgiyle takip ediyoruz. Tesekkurler.
MEY
Unknown dedi ki…
hocam finlandiyada tip uzmanlik egitimi almak istiyorum sartlar ne

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge