Ana içeriğe atla

TEMEL SAĞLIK KANUNU HAZIRLANIYOR

Yabancı hekimlerin Türkiye'de çalışmasıyla ilgili ikincil düzenlemelerin de yakın tarihte yayımlanmasının planladığını açıklayan Bakan Akdağ, 2012'de yapılacak olan Temel Sağlık Kanunu'nu anlattı.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kahvaltılı basın toplantısında bir araya geldiği gazetecilere gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın geniş kapsamlı olduğunu ve hızla yürüdüğünü ifade eden Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “Biz öncelikle vatandaşa temas eden kısımlarda hızlı değişiklikler gerçekleştirdik. Yapısal bir değişiklik düşünüldüğünde normalde önce Bakanlık merkezinde yapısal değişiklikler yapılır. Biz, bunu yapmadık. Önce vatandaşın ihtiyacını gözettik. Şimdi yeni teşkilat yapımızı geliştireceğiz. Kanunu yaptık, ama uygulamayla ilgili birçok işimiz var.”

“Temel Sağlık Kanunu Yapacağız”
2012 yılı için önemli bir kanun hazırlığı daha bulunduğunu dile getiren Akdağ, “1920-1928'li yıllardan itibaren yapılmış 20'ye yakın kanunu toparlayarak bir Temel Sağlık Kanunu yapacağız. Bunun için birkaç senedir ciddi bir hazırlık içerisindeyiz. Bu da çok köklü bir değişiklik olacak. Yine işlerimizi, sağlık hizmetlerinin verilmesini kolaylaştıracak'' diye konuştu.

Dönüşüm Programının Başarısı Sağlık Çalışanlarından Kaynaklandı
Sağlık çalışanlarına da teşekkür eden Akdağ, dönüşüm programının başarısının sağlık çalışanlarından kaynaklandığını vurguladı. Akdağ, ''Elbette Hükümet, AK Parti ve Bakanlık olarak kararlı davrandık, ama sağlık çalışanları bunu içselleştirmiş olmasalardı biz bunu gerçekleştiremezdik'' dedi.

“TTB Mevzuat Yayımlanmadığından, Yabancı Hekimin Çalışma Başvurusunu Reddetmeli”
Çalışma izniyle ilgili mevzuat konusunda da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile çalışma yürüttüklerini söyleyen Akdağ, yabancı hekimlerin Türkiye'de çalışmasıyla ilgili daha önce yasal düzenlemenin yapıldığını hatırlattı. İkincil mevzuat hakkında da çalışmaların sürdüğünü ifade eden Akdağ, Türk Tabipleri Birliğinin (TTB), mevzuat henüz yayımlanmadığından, yabancı bir hekimin yaptığı çalışma başvurusunu reddetmesinin yerinde olduğunu söyledi.

Yabancı hekimlerin Türkiye'de çalışması için denklik ve Türkçe bilme şartının gerekli olduğunu bir kez daha vurgulayan Akdağ, “Çalışma izniyle ilgili kısımlar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile ilgili hususlar, yönetmeliği onlarla birlikte hazırlıyoruz. Detayları yakında kamuoyuna da sizlere de bildirmiş olacağız” dedi.


Tam Günde Esneme Yok
Geçen yıl tam gün ile ilgili tartışmaların devam ettiğini, ama bu konuda ciddi bir paradigma değişikliği yaşandığını kaydeden Akdağ, bu uygulamanın fiilen hayatta olduğunu vurguladı. Ülkedeki 120 bin dolayındaki doktorun 90 bine yakınının kamuda görev yaptığını, bunlardan da bin kadarının tam gün çalışmadığını anlatan Akdağ, “Bunların hepsi üniversitede. Sağlık Bakanlığı hastanelerinde tam gün uygulaması artık tamamen yürürlüğe girmiş durumda. 32 binin üzerindeki uzman arkadaşımızın hiçbirinin dışarıda bir özel hastaneyle ya da muayenehaneyle ilişkisi yok. Vatandaşlar bu uygulamanın yanında. Tartışmanın üniversite tarafında devam eden küçük bir ayağı, ancak bu da 2012'de çözülecek. Bir sosyal devlette vatandaşın desteğini alan bir uygulamaya kim karşı çıkarsa çıksın bu karşı çıkanların benim demokrasi anlayışıma göre, güçleri, vatandaşın lehine olan uygulamaları değiştirmeye ya da baltalamaya yetmez” dedi.

Konsültanlık Sistemi
“Üniversite hastanelerindeki konsültanlığın şartları” ile ilgili bir soru üzerine ise Akdağ, “Üniversite hastanelerinde yapılan yüzlerce, binlerce, milyonlarca işlem hiç bu ihtiyaç olmadan zaten gerçekleştiriliyor. Konuştuğumuz çok şey, çok nadir durumlar için gereken bir husustur. Bunun da şu anda hukuken zaten imkanı var. Acil bir durumda, hasta başka bir hastaneye götürülemediğinde ya da hizmetin bütünlüğü açısından tam gün çalışmayan bir hocanın desteğine ihtiyaç duyulduğunda buna kanunlar izin veriyor. Ancak bunun belgelendirilmesi, tutanak altına alınması gerekiyor. Amacımız dışarıda muayenehanesi olan ya da bir özel hastaneyle ilişkisi olan bir değerli öğretim üyemizin oradaki ilişkiyi üniversite hastanesinin içine taşımasına engel olmaya çalışıyoruz. Çünkü o ilişkinin üniversite hastanesinin içine taşınması çok pahalıya mal oluyor” diye konuştu.


Sözleşmeli Model Geliyor
“Muayenehanesi ya da özel hastaneyle ilişkisi olan öğretim üyelerinin konsültanlık hizmetinden nasıl yararlanılacağı” sorusunu da yanıtlayan Akdağ, “Acil ve çok özel durumlara has konsültanlık hizmeti geniş bir uygulama olarak düşünülmemeli. Tam gün çalışmayı ortadan kaldıracak, istismarlara yol açacak bir uygulamaya müsaade etmeyiz. Ancak YÖK ile de konuştuğumuz biçimde, üniversite ile kadro ilişkisini kesmiş öğretim üyeleri, profesör ve doçentler açısından bir sözleşmeli model üzerinde çalışıyoruz. Yalnız bu sözleşmelilik modelleri de yarın yasalaşırsa hiçbir zaman tam günün ruhunu bozacak şekilde yaygın uygulamalar haline getirilmeyecektir. Çok özel durumlarda, çok özel ihtiyaçlar için uygulanabilecek modellerdir.”

Piyasayla İlişkisi Var Ne Demek?
Bakan Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye'nin anlı şanlı, yarım asırlık, bir asırlık tarihi olan üniversitelerin, tıp fakültelerinin bir takım özellikli işleri sadece piyasayla ilişkisi olan öğretim üyelerine ait kalacak şekilde geliştirememiş olması da dikkate değerdir. Şöyle düşünün, Ankara'da büyük bir üniversite bir hususta şikayetleniyor, diyor ki, 'biz karaciğer nakli yapamıyoruz, karaciğer nakli yapan hocamızın piyasayla ilişkisi var, onun için artık karaciğer nakli yapamıyor. Piyasayla ilişkisi var ne demek? Karaciğer nakli yapmak için vatandaşla dışarıda pazarlık yapmaktadır. Bunları açık açık konuşalım. Böyle bir şikayet ortaya konurken o üniversitenin ön ayak olduğu, gelişmesini sağladığı Anadolu'daki üniversitelerden biri de dünyanın karaciğer nakli yapan tıp fakültelerinin arasına giriyor. Böyle bir gerçekliği görünce biraz oturup düşünmek lazım. Bir köklü tıp fakültesinde özellikli işlemi yapan hocalar grubu, bunların hepsinin dışarıyla ilişkisi varsa, demek ki geçmişte çok kötü bir sistem varmış. O alana ihtiyacı olan her vatandaş ya muayenehaneye ya da özel hastaneye taşınmak zorunda kalıyordu.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge