Ana içeriğe atla

ABD’NİN EN SEÇKİN 10 GASTROENTEROLOĞU ARASINDA YER ALAN VE HOUSTON’DAKI TEKSAS TIP MERKEZI IÇINDE ADINA KURULAN "GASTROENTEROLOGY CENTER OF EXCELLENCE" MERKEZİNİN TIBBİ DİREKTÖRÜ Prof. Dr. ATİLLA ERTAN

DÜNYA’DA TÜRK HEKİMLER VE BAŞARI ÖYKÜLERİ

Houston’daki Texas Tıp Merkezi'nde adına kurulan "Gastroenterology Center Of Excellence" Merkezinin tıbbi direktörü olan Prof. Dr. Atilla Ertan, bugüne değin Houston'da, ABD’nin bircok yerinden ve ABD dışındaki birçok değişik ülkelerden gelen, 12 binden fazla hastayla çalışmış. Yılda bin 500'den fazla gastroenterolojik kompleks endoskopi uygulamasında bulunan Prof. Dr. Atilla Ertan, Amerika’da tıp eğitimi almak isteyenlere rehber olacak bilgiler verdi.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi 1963 mezunu olan Prof. Dr. Atilla Ertan, Gastroenteroloji alanında ABD’nin en seçkin 10 gastroenterologu arasında yer alıyor. Prof. Dr. Ertan, dünyaca ünlü Methodist Hastanesi’nde sindirim hastalıkları konusunda tıbbi direktörlük görevinde bulundu. 2011 Haziran ayından bu yana da, Teksas Üniversitesi Tıp Fakültesinde adına kurulan "Gastroenterology Center of Excellence" merkezinin Tıp Direktörü olarak çalışan Prof. Dr. Atilla Ertan, yapmış olduğu klinik çalışmaları, lisan üstü egitim ve araştırmalarına dayalı 160 üzerinde tıbbi makalesi yayınlanmış, 1992 yılında TÜBİTAK Bilim Ödülünü aldı. 1996 yılında “Crohn’s and Colitis Foundation of America”nın “Best Physician Award-Yılının en iyi doktoru ödülü”ünü aldı. 2003 yılında da American Gastroenterological Association’ın “2003 Distinguished Clinician Award-Yılın en seçkin gastroenterologu ödülü”ünü ve American College of Gastroenterology tarafından “Master of Gastroenterology -gastroenterolojinin üstadı” ödülünü kazandı. Amerika’da yaşayan Türkler arasından “The Assembly of Turkish American Association” aracılığı ile 2004 yılının adamı seçildi.

Texas Tıp Merkezi'nde yer alan Prof. Dr. Atilla Ertan merkezi, sindirim sistemi hastalıkları alanında, hasta bakımı konusu ve lisans üstü eğitim ve araştırmaları içine alan, tamamı entegre program bazlı bir model sunuyor. Bünyesindeki tecrübeli ulusal ve uluslararası doktorlar aracılığı ile kompleks sindirim sistemi hastalıkları olanlara hasta bakımı sağlayan merkez, aynı zamanda gastroenteroloji ve hepatoloji alanında klinik araştırmalar, lisansüstü eğitim ve araştırma yapacak. Prof. Dr. Ertan, bugüne değin Houston'da, ABD’nin birçok yerinden ve ABD dışındaki birçok değişik ülkelerden gelen, 12 binden fazla hastaya yardımda bulunmuş. 1990’dan bu yana, yılda bin 500'den fazla gastroentolojik kompleks endoskopi uygulamasında bulunuyor. Prof. Dr. Atilla Ertan, "Barrett" özefagusu, ülseratif kolit, "Crohn" hastalığı ve pankreas alanındaki araştırmaları, Amerika’daki çalışma koşulları ve Türkiye’deki tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı.

Ne üzerine çalışıyorsunuz?
Gastroenteroloji konusunda çalışıyorum. Özellikle mideden gelen reflünün oluşturduğu kansere yatkınlığı olan "Barrett" özefagusu, yemek borusunun erken kanserinin erken tanı ve tedavisi yanında, ülseratif kolit ve "Crohn" hastalığının yeni ilaçlarla iyileştirilmesi konularında uğraşılarım oluyor. Bir yandan da yeni ekibimle birlikte seçilmiş hastalardaki mide, barsak, pankreas ve safra yollarının iyi veya kötü huylu hastalıklarını endoskopi yolu ile tedavisinde, yıllardır çalışmalarımı sürdürüyorum. Idari görevlerimin yanısıra, gastroenteroloji’de eğitim gören doktorlara bilgi aktarımına devam ediyorum.

Hangi tip hastaları ve hastalıkları tedavi ediyorsunuz?
Tanı ve tedavisine odaklandığım hastalıklar, "Barrett" özefagusu, ülseratif kolit, "Crohn" hastalığı, iyi veya kötü huylu safra ve pankreasla ilgili. Bu kompleks ve sorunları doyumlu bir biçimde çözülememiş hastalar, Houston’a çevresindeki şehir ve eyaletlerden veya çeşitli dış ülkelerdeki çalışan doktorlar tarafından, bana ve çalıştığım merkezdeki uzmanlara gönderiliyor. Bu hastaları genellikle, merkezimizde hastaneye yatırmadan ve ameliyatsız tedavi edebilmeye uğraiıyoruz. Eğer ameliyat gerekiyorsa, tecrübeli cerrah arkadaşlarımızın işbirliği ile, en sıkıntısız biçimde yapılmasına yardımda bulunuyoruz.


Bu hastalıkların bulguları, belirtileri ve tedavileri hakkında genel bilgiler verebilir misiniz?
ABD'de sürekli bir biçimde artan şişmanlık sorunu yanında alkol ve sigara alışkanlığı, birçok hastalıkları bir araya getiriyor. Bu adı geçen sorunların birlikte getirdiği hastalıklara çözüm bulmak yanında, bu hastalıkların oluşmasını ve ilerlemesini önlemek amaçlı uğraşılara da katılıyorum. Yıllar süren tecrübelerimize göre, uzun yıllar takibi ve tedavisi gereken ülseratif kolit ve özellikle "Crohn" hastalarımızın ameliyat olmadan yaptığımız tedavilerindeki yenilikler, önemli biçimlerlerde olumlu gelişme gösteriyor. Yemek borusu, mide ve barsak kanserlerinin erken tanınmasında da kayda değer önemli aşamalar var ve seçilmiş hastaların erken kanserlerini endoskopi ile çıkarmak ve değişik yöntemlerle yok etmek konusunda da kayda değer çok olumlu atılım ve tecrübelerimiz oluyor.

Bu hastalıkların dünyada ve Türkiye'de görülme sıklığı nedir, bu konuda istatistikî bilgileri paylaşabilir misiniz?
Türkiye’deki şişmanlık ve alkol alışkanlığı konusu, şimdilik ABD'deki düzeyde değil ama sigara alışkanlığı daha fazla. Öte yandan, Türkiye’de içilen ve kullanılan suyun temizliğinde, yiyeceklerin hijyenik koşullarda saklanmasında önemli sorunlarımız devamlılığını sürdürüyor. Bunlara bağımlı gastrointestinal sıkıntılarımız belirgin. Örneğin, Türkiye’de midenin H. Pylori infeksiyonu ve getirdigi sorunlar ve mide kanseri sıklığı, ABD'den önemli biçimde çok daha fazla.



Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? Bugüne kadar eğitim aldığınız ve çalıştığınız kurumlar hakkında bilgi verebilir misiniz? Eğitim aldığınız kurumların halen bulunduğunuz konuma gelmenizdeki katkıları nelerdir, şu anda çalıştığınız kurumu neden seçtiniz?
1940 yılında Eskişehir’de doğdum. 1957’de Eskisehir’deki Atatürk Lisesinden ve 1963’de de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldum. Aynı Fakültede, aziz hocalarım rahmetli Prof. Dr. Zafer Paykoc ve Prof. Hamdi Aktan’ın değerli katkıları ile dahiliye ve gastroenteroloji uzmanlık eğitimimi 1969’da tamamladım. Bu süre içinde de, ABD’ye gelebilmek için gerekli olan sınavları tamamladım. 1969 yılı Haziran ayında, gastroenteroloji bilgimi geliştirmek ve araştırma yapmak üzere Philadelphia’daki Pennsylvania Üniversitesi Tıp Fakültesine geldim ve 1971’e kadar çalışmalarımı sürdürdüm. 1971’de Türkiye’ye döndüm ve Kayseri Askeri Hastanesinde askerlik görevimi tamamladım. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesindeki görevime döndükten sonra, 1972’de doçent ve 1975’de de profesör oldum. Türkiye’deki sürükleyici ve çekici olamayan politik ve bilimsel ortamdan çıkıp, değerli eşim ve çocuklarımla birlikte, 1980’de tekrar ABD’ye döndüm. Birkaç seçeneğim arasından, New Orleans’daki Tulane Üniversitesi Tıp Fakültesini seçtim. Aynı Fakülte’de 1980 ve 1985 yılları arasında, profesör olarak, çok zamansız ve erken kaybettiğimiz muhterem dostum rahmetli Prof. Dr. Kemal Akdamar’la birlikte çalışma ve araştırmalarımı sürdürdüm ve 1985’de Gastroenteroloji Bölümü Başkanı seçildim. Tulane Üniversitesi Tıp Fakültesinde, 1989-1991 arasında Dahiliye Bölümü Başkanlığı da yaptım. Tulane’de bulunduğum yıllar içinde, Prof. Dr. Kemal Akdamar adına bir eğitim ve araştırma vakfı kurduk. Bu Vakfın getirdiği geliri, Türkiye’den gelen seçkin gastroenteroloji akademisyenlerine vererek, bir ile iki yıl süre ile, ABD’de bilgilerini geliştirmelerine ve araştırmalarına yardımda bulundum. Bu arkadaşlar yaptıkları çalışma ve araştırmalarından sonra, Türkiye’ye döndüler ve birçok liderlik pozisyonlarında bulundular. Prof. Dr. Ali Özden, Prof. Dr. Halil Değertekin, Prof. Dr. Rasit Yağcı, rahmetli Prof. Dr. Oktay Yeğinsu, Prof. Dr. Zeynel Mungan, Prof. Dr. Sait Kapıcıoğlu, Prof. Dr. Vahit Özmen, Prof. Dr. Nilgün Alptekin, Prof. Dr. Ömer Özbakır ve Prof. Dr. Serhat Bor arkadaşlarım, gelenler arasında. 1991-2001 yılları arasında Houston’daki Baylor Üniversitesi Tıp Fakültesinde Profesör ve Baylor Üniversitesi Tıp Fakültesi/Methodist Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü Başkanı olarak çalışmalarımı sürdürdüm. Bu süreler içinde, ABD’de daha ağırlıklı olmak üzere, birçok diğer ülkelerde de gastroenteroloji eğitimi ve araştırma düzeylerinde çeşitli liderlik pozisyonlarında bulundum. 2011 Haziran ayından bu yana da, Teksas Üniversitesi Tıp Fakültesinde Profesör ve yeni kurulan "Gastroenterology Center of Excellence" Merkezinin Tıp Direktörü olarak çalışıyorum.

ABD’de bulunduğum süre içinde, akademik hayatımın yarısını geçirdiğim Türkiye ile ilişkilerimi yakından sürdürmeye devam ettim ve Türk gastroenterolojisine yardımcı olmaya çalıştım. Arkadaşlarımın coğunluğu, şu anda Türkiye’nin birçok tıp fakültesinde öğretim üyesi ve liderlik pozisyonlarında bulunuyorlar. Gelecek yıllar içinde de bu ilişkilerimizi sürdürmeye devam etmek istiyoruz.

Daha önceki yıllarda, yalnızca devletin kısıtlı olan bütçesine bağımlı olan Türk tıbbına bütçeden ayrılan para yetersiz ve bu nedenle de dünya tıbbına ayak uydurmamız zor idi. Son 20-25 yıl içinde, devlet büyüklerimizle yaptığımız görüşmelerin ve telkinlerin paralelinde, özel sektörün Türk tıbbına olan katkılarıyla bir ölçüde, Dünya’daki tıp yarışına katılabildik. Şu anda bu gelişmelerin yeterli olduğunu söyleyebilmek zor olsa da, özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir’deki özel tıp fakülteleri ve özel tıp merkezleri ile önemli sayılabilecek gelişmeler ve olumlu bir rekabet başlatıldı. Türk tıbbında son yıllarda birikmiş büyük bir potansiyel var. Ancak daha iyi biçimde yönlendirilebilinir ve memleket genelinde yayılması da beklentiler içinde olmalı.


Houston’daki Texas Üniversitesi, Memorial Hermann “Gastroenterology Center of Excellence” Merkezi nedir?
Yalnızca klinik ve laboratuvarları 25 bin metre karelik bir alana yerleştirilecek Merkezimizde, tüm sindirim sistemi ve karaciger hastalıklarında gelistirilmis hasta bakımını, lisans üstü gastroenteroloji eğitimi ve araştırmaları içine alan cok yönlü ve entegre bir program modeli sunuyoruz. Ekibimizdeki ulusal ve uluslararası bilinen tecrübeli doktorlarla, kompleks sindirim sistemi ve karaciğer hastalarına yirmibirinci asır düzeyinde yardımda bulunacağız ve aynı zamanda, gastroenteroloji ve hepatoloji alanında klinik araştırmalar ve lisansüstü eğitim uygulayacağız. Cok rahat ve konforlu büyük bir alan içine yerleştirilen ve geliştirilmiş laboratuvarda görevli gastroenterolog’lar, tecrübeli cerrahlar, immunolojistler, radyologlar, patologlar, psikiatrisler, araştırıcılar, diyet uzmanları ve diğer gerekli olan uzmanların bir arada vereceği çok yüksek kalitedeki merkezler/servisler şöyle sıralanabilir;

• Barrett’s esofaguzu/ displasia ve kanseri

• Midenin iyi ve kötü huylu hastalıkları

• Safra yolları ve pankreasın iyi ve kötü huylu hastalıkları

• Ülseratif kolit, Crohn hastalığıve diğer barsak iltihabı hastalıkları

• Karaciğerin iyi ve kötü huylu hastalıkları

• Karaciğer ve pankreas nakli

• Bariatrik (şişmanlık sorununa tıbbi ve cerrahi çözüm getiren) gastroenteroloji

• Geriatrik (yaşlılara yönelik) gastroenteroloji

• Tedavi edici/geliştirilmis endoskopik metodlar

“A. Ertan Eğitim ve Araştırma Vakfı”

Kısa bir süre önce aldığım bilgilere göre, Sayın Cumhurbaskanınımız Abdullah Gül’ün, Merkezimize ve yeniden kurulan “A. Ertan Eğitim ve Araştırma Vakfı”na önemli biçimde destek vereceğini memnuniyetle ögrendik. Hedefimizin ilk günlerinde, Türkiye’deki diğer dostlarımızın ve hastalarımızın da desteğini alıyoruz ve devamlılığının süreceğine de inanıyorum. Bu paralelde, Türkiye’den gelecek seçilmiş gastroenteroloji akademisyenlerine lisan üstü eğitim aktarma gayretlerini sürdüreceğim.

Halen pratiğini yaptığınız branşın Türkiye ve ABD'deki durumunu karşılaştırabilir misiniz? Halen çalışmakta olduğunuz kurumu, ya da çalışmış olduğunuz kurumları eğitim, tıbbi pratik ve sağlık hizmetleri konuları açısından Türkiye'de kurumlar ile karşılaştırabilir misiniz?

Bugünkü koşullarda, ABD’deki limiti olmayan tıp olanaklarını Türkiye’dekilerle karşılaştırmak oldukça zor. Son yıllar içindeki belirgin olumlu hareketlenmelere rağmen, Türkiye’de halk saglığına ayrılan bütçe, tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hepsinden daha da düşük. Özellikle çocuk/kadın saglığına, koruyucu hekimliğe ve tıpta yapılanların kalite kontrolüne daha fazla önem verilmesi gerekli.

Türkiye’deki tıbbın en önemli eksiklerinden birisi de, etkili ve sürekli devamlılığı olan bir kalite kontrolü sisteminin getirilememesidir. Sağlık Bakanlığımız ve Tıp Fakültelerimizin bir ahenk içinde çalışıp, mezuniyet ve ihtisas sonrası devamlı ve uygulamalı eğitime dayalı, konularla ilgili sürekli biçimde kalite kontrolü yapan bir ruhsat (“privilege”) sistemi getirilmelidir. Bu ruhsat sisteminin istediği eğitimi sürekli ve objektif bir biçimde başarabilenlerin dökümanları dikkatli ve tarafsız bir biçimde incelenmelidir. Calışacakları tıp fakülteleri, hastaneler veya ilgili diğer kuruluşlardaki “ruhsat veren komiteler” aracılığı ile tıp uygulamaları yapabilmek için, uzmanların ruhsat belgelerini almaları gerekmelidir. Bu sistem içinde de, kalite kontrolü devamlı bir biçimde izlenip denetlenebilinir. Son yıllarda Türkiye’miz açısından aşamalar gösteren özel tıp merkezleri ve özel tıp fakülteleri aracılığı ile bir rekabet zemini, laboratuvar çalışmalarında atılım ve tıbbi, cerrahi yöntemlerde bir canlılık sağlanmıştır. Bunların da, tarafsız bir bilimsel komite tarafından kalite kontrollerinin yapılması gerekmektedir.

Türkiye'de halen eğitim almakta olan tıp öğrencilerine ya da genç hekimlere neler önerirsiniz?
Genç meslektaşlarımın, diğer meslektaşları ve hastaları ile dürüst, kaliteli ve olumlu bir ortam içinde çalışmaları çok önemli. Her yönden ve sürekli biçimde iyi iletişim kurup, yazışmalarında ve tıbbi raporlarında yeterli bilgi vermeleri, uzun vadeli başarılarının temel taşları olacaktır. Bu paralelde hızlı daktilo yazmayı, iyi bilgisayar kullanmayı ve en azından bir yabancı dili (özellikle İngilizceyi) öğrenmeleri gereklidir. Yıllar içinde yaptıkları işlerden bıkkınlık gelmesini istemiyorlarsa, sürekli biçimde kendi dallarındaki ve ilgili diğer dallardaki gelişmeleri okumalarını, mümkünse araştırma yapıp, tıp fakülteleri ile ilişkilerini sürdürmelerini ve devamlı kendilerini yenilemelerinin önemini özellikle vurgulamak isterim. Tıp, devamlı biçimde gelişen bir bilim dalı. Devamlılığı olan mezuniyet ve ihtisas sonrasındaki eğitime önem vermelerini ve dünya tıbbındaki gelişmeleri yakından takip etmelerini ısrarla öneririm.

Hangi bilimsel dergileri takip ediyorsunuz?
Gastroenteroloji ile ilgili üç büyük derneğin dergilerinin yanında, "New England Journal of Medicine" i devamlı takip ediyorum.

Mesleğinizle ilgili en çok ziyaret ettiğiniz 3 internet sitesi nedir?
Google yanında, WebMD, Medscape ve NIH.gov sitelerini kullanıyorum.

Alanınızda araştırma yapanlara mutlaka okumalarını tavsiye ettiğiniz kitaplar hangileri? Bilim ile uğraşan veya ilgilenen herkese mutlaka okumalarını tavsiye ettiğin bir kitaplar hangileri?
Tıp araştırıcılarının kendi konuları ile ilgili güvenilir ve basımı çok olan dergi ve kitapları okuyup, son araştırmalar ile ilgili bilgileri derinlemesine anlamaları gerekli. Bulgularını, Türkiye dışındaki tıbbi toplantılarında sunup, diğer araştırıcıların eleştirisini ve katkılarını almaları son derecede önemli.

Yurt dışında hekimlik yapmanın sıkıntıları nelerdir?
ABD’deki tıp kuruluşlarının olanakları, yalnızca Türkiye’den değil, dünyanın tüm ülkelerinden çok daha fazla. Kapasiteniz varsa ve çalışmaktan yılmıyorsanız, önünüz sürekli bir biçimde açık ve seçenekleriniz de çok yönlü ve doyumlu olabilir. Eğer başarılı iseniz, size “dur denmesi” söz konusu değil ve yabancı olsanız da saygınlığınız devamlı. Ancak hedeflerinizi iyi saptayıp, bu sınırı olmayan ve büyük ölçüde acımasız rekabet düzeninde kaybolmamaya dikkat etmelisiniz.

Gastroenteroloji uzmanı ve akademisyen olarak yüzlerce tıp talebelerinin, asistanların, ileri eğitim yapmak isteyen Amerikalı, Amerika dışından ve Türkiye’den de gelen seçilmiş uzmanların eğitimlerine yardımcı olmaya calıştım. Türkiye’nin birçok Tıp fakültelerinde görev alan gastroenteroloji doçent ve profesör’ü bir veya iki yıl süre ile çalıştığım merkezlere gelip bilgi ve görgülerini arttırdılar ve araştırma yaptılar. ABD’de bulunduğum 33 yıl boyunca, bir çok akademik ve idari liderlik pozisyonlarında bulundum. Şimdi de çok iyi tertiplediğimiz "Gastroenterology Center of Excellence"de aynı biçimde çalışmalarımı sürdüreceğim. Türkiye’den gelecek seçilmiş akademik gastroenterologlara bilgi, görgü ve araştırma olanaklarını arttırmaları için imkan sağlamaya devam edeceğim. Yaşımın ilerlemesine rağmen, saglığım ve rahatım yerinde olduğundan, günde 12-14 saat çalışmanın keyfini çıkarıyorum. Mesleğim dışındaki uğraşılarım cok yönlu okumak, fırsat buldukça egzersiz yapıp, yüzmek ve seyahat etmek. Ugraşlarımla ilgili daha fazla bilgi almak isteyenlere, web-sayfama bakmalarını öneririm. “http://www.atillaertan.com/”.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge