Ana içeriğe atla

TOD NİSAN KURSUNDA İLKLER


32. TOD Nisan Kursunda bu yıl ‘Pediatrik Oftalmoloji’ ele alındığını belirten TOD Ankara Şubesi Başkanı Doç. Dr. Özlem Evren Kemer, toplantınin yaşama sevinci ve azmi ile meslektaşlarına örnek olan hekimlerden Op. Dr. Alper Kaya Adına gerçekleştirildiğini belirtti.

Türk Oftalmoloji Derneği (TOD) tarafından geleneksel hale gelen Nisan Kursunun bu yıl 32.’si 6-8 Nisan 2012 tarihleri arasında bin 100 hekimin katılımıyla Ankara’da gerçekleştirildi. Her yıl bir önceki yıldan daha büyük sayıda katılımcının ilgisini gören kursun bu yılki konusu ‘Pediatrik Oftalmoloji’ olarak belirlendi. Oftalmolojide çocukluk çağında en sık görülen hastalıkların ve bu konulardaki güncel yaklaşımların ele alındığını belirten TOD Ankara Şubesi Başkanı Doç. Dr. Özlem Evren Kemer, katarakt, glokom ve şaşılık cerrahilerinin çocuk hastalarda uygulanması konusunda bilinmesi gereken önemli noktaların tartışıldığı geniş kapsamlı bir video panelinin de yapıldığını kaydetti. Doç. Dr. Kemer şu bilgileri verdi: “TOD alt birimleri arasında henüz ‘Pediatrik Oftalmoloji’ alt birimi yer almıyor. Bu oluşumun gerekliliğini vurgulamak için bu konuyu seçtik.’

Çocuk Hasta Görmemiş Asistanlar İçin Çok Önemli Bir Toplantı
Çocuk hastalar erişkinlerden çok farklı, bu yüzden herkesin çok tecrübesi yok. Konjenital glokom ve kataraktı olan hastalar için daha özgün cerrahiler ve hesaplamalar gerekiyor. Bu yüzden bu hastalar daha çok belirli merkezlere yönlendiriliyor. Özellikli çocuk hastalıkları konusunda sınırlı tecrübesi olan asistanlar için çok önemli bir toplantı oldu. Canlı cerrahi yapmadık çünkü çocuklarda bu durum etik değil. Bunun yerine cerrahilere ‘ Video sempozyum’ şeklinde yer verdik.

Dr. James P. McCulley ve Dr. Jeffrey Marx Katıldı
Toplantının konusunun geniş kapsamı nedeniyle fazla sayıda konferansa yer verildi. Amerika Birleşik Devletleri’nden Dr. James P. McCulley ve Dr. Jeffrey Marx davetli konuşmacı olarak toplantımıza katıldı. Tam bir Türk dostu olan Dr. James P. McCulley’in yanında eğitim görmüş 8 Türk fellow var. Biri de ben olma ayrıcalığına sahibim. Dr. McCulley gibi Türk hekimlere Amerika’da eğitim alma şansı veren bir hekimi ülkemizde ağırlıyor olmak bizi mutlu ediyor. Kurs dışındaki zamanlarında Anıtkabir’i ziyaret eden Dr. McCulley, türlü vesilelerle Atatürk’e olan hayranlığını beyan etti. Bu tür davetler Türkleri tanıtmak için çok önemli.

Op. Dr. Alper Kaya Adına
Kursumuzu bu yıl ALS hastalığı ile mücadele ederken, yaşama ve mesleğine dair motivasyonunu kaybetmemiş, azmi ile hepimize örnek olan bir meslektaşımız, Op. Dr. Alper Kaya adına yaptık. Dr. Kaya’nın tek parmağı ile yazdığı ve I.Engelliler Edebiyat Yarışması Öykü dalında birincilik alan ‘İşaret Parmağım’ isimli kitabı tüm kurs katılımcılarına hediye edildi. Kaya’nın hastalıkla mücadelesinin belgesele dönüştüğü ve 24 saatini anlatan “Dört Duvar Bir Pencere” isimli filmi Altın Koza Film Festivali’nde belgesel dalında en iyi film ödülüne layık görülmüş. Toplantımızda hayata sımsıkı sarılan meslektaşımızla beraber olmanın ve onu camiamıza daha yakından tanıtmanın hepimize bir motivasyon kaynağı olacağını düşündük. İnsanlar hayattayken, onlara ne kadar değerli olduklarını anlatmak çok önemli. Bunun başlangıç olmasını diliyorum.”

“Ben Mesleğimi 10 Sene Kadar Sürdürdüm”
ALS hastalarının sesini duyurabilmek için çaba harcayan Op. Dr. Alper Kaya Sağlık Dergisi’ne şunları söyledi: “Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp fakültesini bitirdikten sonra Çukurova Üniversitesi Göz Anabilim Dalında uzmanlığımı aldım. Asistanlığım sırasında bazı fiziksel hareketlerimde zorluk hissettim. Özelikle ayağımda topallama hissettim, yapılan tetkiklerde motor nöron hastalığı teşhisi kondu. Motor nöron hastalığı teşhisi için birçok yerlere gittim. Erken yaşta görülen bir hastalık olmadığı söylendi. Bende sıra dışı olarak erken yaşta çıktı. Böyle bir hastalığın özelliği aslında 3-5 yıl içerisinde ölümcül bir hastalık. Çünkü istemli kasları çalıştıran sinirleri solunum fonksiyonu bozuluyor. Solunum yetmezliğinden kaybediyoruz, böyle bir şey olacağı için önemli problemler yaşadık, mesleğe devam etmek ya da etmemek gibi. Özellikle hocalarım ve arkadaşlarımın desteğiyle ihtisasımı bitirdim. Öngörülen durum olmadı ve ben mesleğimi 10 sene kadar sürdürdüm. 10 sene sonra solunum cihazına bağlanmak zorunda kaldım. 2004 yılından beri solunum cihazına bağlı olarak giderek yürümemde, elimde ve kolumdaki hareketlerimi biraz daha zor kullanmaya başlayınca, tekerlekli sandalye ile yaşama devam ediyorum. Bu hastalık yüz bin kişide 2 kişide görülüyor. Benim gibi uzun süre yaşayanlarda milyonda 1 civarında, olan şans beni buldu. Göz camiasında hatırlanmak, yaşamda insanların yanımızda olduğunu bilmek çok önemli.

İşaret Parmağım
Düşünmeye çok vaktim oldu. Sanal klavye ile küçük öyküler yazmaya başladım ve "İşaret Parmağım" kitabının içeriğini böylece oluşturdum. Engelliler Edebiyat Yarışmasına gönderdiğim öykü, Öykü dalı Birincisi seçildi.

Dört Duvar Bir Pencere
ALS hastalarının sesini duyurabilmek için çaba harcıyorum. Ülkemizde ise Fenerbahçeli Sedat ile tanınan ALS, bir başka deyişle sinirlerin erken yaşlanması hastalığı. Hastalıkla mücadelesi belgesele dönüştü ve 24 saatimi anlatan "Dört Duvar Bir Pencere" isimli film Altın Koza Film Festivali’nde belgesel dalında en iyi film ödülüne layık görüldü. Ödülün ötesinde bu filmde bu hastalıkla nasıl baş ettiğimizi gösterebildiğimiz için çok faydalı oldu. Doktorlar reçete yazıp hastalar evlerine döndüğünde de onların bir hayatı var. Bunu anlatmaya çalıştık.”

Fotoğraf Sergisi
Toplantıda yer alan fotoğraf sergisi hakkında Göz hastalıkları ve Mimar Sinan Üniversitesi’nde fotoğrafçılık alanında doktora yapan Op. Dr. Hilmi Or Sağlık Dergisi’ne şu bilgileri verdi: “Temel fotoğrafçılık eğitimi alanların belgesel fotoğrafları sergilendi. Sergide “İstanbul” için 41 konu işlendi. Proje olarak öğrencilerle birlikte üzerinde çalıştık ve TOD Nisan Kursunda sergiledik.”
Bayrampaşa Göz Hastanesi Başhekimi Göz Doktoru Op. Dr. Zerrin Tuncer sergide yer alan fotoğrafları ile ilgili şunları söyledi: “Dr. Hilmi Or tarafından hazırlanan fotoğraf projesinde hocamızın verdiği tavsiyeleri dinledim. Eserleri çektik.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge