Ana içeriğe atla

FARKINDALIK TERAPİSİ İLE MİGRENDEN KURTULMAK MÜMKÜN MÜ?


Ülkemizde yapılan çalışmaya göre migrenlilerde majör depresyon sıklığı genel toplumdan 3 kat daha yüksek oranda olduğunu belirten Uzm. Klinik Psikolog Nuray Sarp, hastalarına uyguladığı Farkındalık Terapisinin kronik ağrı ve migren uygulamaları sayesinde gözle görülür sonuçları daha ilk seanstan itibaren olduğunu söyledi.
Migren, yaygın kortical depresyon ile oluştuğu öne sürülen ve nöral aktivitenin deprese olması, krenial sinirlerde irritasyona sebep olmaktadır. Özellikle beynin baş ve yüz ile ilgili bilgiyi ileten duyularında (trigeminal sinir)  gerçekleştiğini kaydettiğini Uzm. Klinik Psikolog Nuray Sarp konu hakkında şu bilgileri verdi: “Bu teori nörogörüntüleme teknikleriyle de desteklenmektedir. Yaygın bir depolarızasyon (elektrik değişimi)  ataktan 24 saat önce başlar ilk baş ağrısı belirtileri de bu depolarizasyon bölgesinde görülür. Bazı araştırmalar seroternerjik sistemin etkili olduğunu söylemektedir (5-HT2A  geni ve 5-HT2Creseptörü ) Bir başka teori gen haritalama çalışmalarından kromozom 19 ile ilişkili; migrenli ailelerde yapılan çalışmada  kalıtsal migrenlerde ilişki bulunmuştur.
Migrenin Psikolojik Yönü
Migrende özellikle; öfke, suçluluk, aşırı duyarlılık veya kişiler arası ilişki  vurgulanıyor. Ağrılı tabloların ortaya çıkısında ve süreğen hale gelmesinde; anksiyöz kisilik yapıları, kaygı, bedensellestirme (somatizasyon) ve duygusal çökkünlük önemli rol oynar. Migren de dahil, nörolojik bir hastalığı olan kisilerin intihar davranışlarında umutsuzluk, çökkünlük, yalnızlık ve desteksizlik hislerinin önemli rol oynadığı saptanıyor.Migren hastalarında somatik yakınmalar sıktır ve bu yakınmalar anksiyete ve depresyon düzeyleri ile ilişkilidir.
Migren ve Depresyon Arasında Çift Yönlü Bir İlişki Var
Ülkemizde yapılan bir çalışmada migrenlilerde majör depresyon sıklığı genel toplumdan 3 kat daha yüksek oranda bulunmuştur. Prospektif bir çalışmada, 1007 genç yetişkinde major depresyonun ve panik bozukluğun ilk tekrarı arasında migren atağı bulunmuştur. Daha sonraki çalışmalarda, major depresyon için risk daha önceki migren atakları ile ve daha önceki depresyonla  ilişkili bulunmuştur. Bu sonuçlar,  migren ve depresyon arasında çift yönlü bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bir bozukluk diğerinin riskini artırmaktadır. Migrenlilerin major depresyonunun altında yatan sebepler  şiddetli baş ağrısı çekenlerden  farklıdır. Benzer sonuçlar, Merikangas ve arkadaşları araştırmasından da elde edildi. Migren, major depresyon, bipolar depresyon, anksiyete bozukluğu, yaygın kaygı bozuklukları ve sosyal fobi arasında ilişki bulunmuştur. Geriyedönük (retrospektif) data çalışması sonucunda ilk anksiyete atağının çoğunlukla migrenden  önce geliştiğini düşünmüştür.
Başlangıçtaki anksiyetenin çoğunlukla çocukluktaki  ifadesi  olabilir ya da yetişkinlikteki depresyonun episodlarının arasında  çıkmış olabilir. Araştırmacılar, kaygı bozukluklarının migrenle, depresyonun ise kronik baş ağrısı ile kendisini gösterebileceğini belirtmişlerdir.
Migren Hastaları Yüksek Öfke İç Puanları Almışlar
Perozzo ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada migren hastalarının migrenle ilişkili kronik GTBA (Gerilim Tipi Baş Ağrısı) hastalarına göre daha düşük düzeyde, sürekli öfke düzeyine sahip olduklarını göstermişlerdi. Öfke, kaygı, karşıtlık gibi negatif duygu durumların ağrının duygusal deneyimi ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Yapılan bir başka çalışmada migren hastaları daha yüksek öfke iç puanları almışlardır ve bu durum artmış olan öfkenin bastırıldığını düşündürmektedir. Migren hastalarının ortaya koydukları düşük öfke-dış puanları  ise öfkenin kolayca ifade edilemediğini göstermektedir (Öz ve ark. , 2011)
Farkındalık Terapisi ile Migreninize Veda Edin!
Terapide nevrotik yapı ve özellikler ele alınmakta ancak ilk aşamada kişinin hayatını düzenlemesine öncelik verilmelidir. Özellikle, farkındalık terapisi ile migren hastaları hızlı bir  fayda görmektedir. Farkındalık terapisinin kronik ağrı ve migren uygulamaları sayesinde gözle görülür sonuçları daha ilk seanslardan almak mümkün. Bu terapinin özelliği migrenle savaşmamayı sağlamak. Yurtdışında oldukça fazla uygulanan ve başarılı sonuçlar alan bu terapi yöntemi, kişiye yargısızlık ve kabullenmenin yarattığı faydaları görme imkanı sağlıyor.
Migren Nedir?
Nörolojik bir hastalık olan Migren, çoğunlukla başın bir tarafında zonklama tarzında ağrı yapan, ataklar halinde gelen, bulantı, kusma, ışık ve sese karşı duyarlılaşıp rahatsız olma ile birlikte olan, hastaların bir kısmında aura belirtileri bulunan, genetik yüklülüğü olan bir başağrısı tipidir. Başın özellikle yarısında (hemicrenia-yarım baş) başlayan, gastroinsestinal rahatsızlıkların eşlik ettiği şiddetli bir baş ağrısıdır. Auralı, aurasız, ailesel migren, basilar, hemiplejik migren, asefalik,ve abdominal migren.
Ülkemizde prevalansı yaklaşık yüzde 15–20 oranında bildirilmektedir. Migrenin her tipi için; migren atakları ortalama başlama yaşı 4 sene önce görülmektedir Kadınlarda 13.7 iken , erkeklerde 17.6 ‘dır.
Önce hayatını düzenle! Tetikleyicilere dikkat et!
Değişken hava, Keskin kokular, sıkı saç toplama, kötü postür, Tyramine peynirin chedar,mozerella vb çeşitler, kırmızı şarap ve bazı likör çeşitleri, pişmemiş et, öğün atlama, nikotin, fazla kafein, fazla ağrı kesici, stresli olaylar, bireysel farklılıklar, stres veya stresin kesilmesi “haftasonu” migreni, hormonal değişiklikler menstural döngü ve oral kontraseptif migrenin tetikleyicileri arasındadır. Bir migren hastasının kendisini neyin tetiklediğini iyi gözlemlemesi gerekir.
Migren Hastalarının Kişilik Özellikleri
Nevrotik özellikler başlıca ele alınan konudur. Migrenli hastaların kişilik özellikleri incelendiğinde; süperegolarının çok katı olduğu, aşırı duyarlı ve alıngan kişilik özellikleri gösterdikleri, narsisistik yaralanmaları tolere etmede zorlandıkları görülmektedir.   Hastalar bu narsisistik yaralanmalardan kendilerini korumak için bazı obsesif kişilik özellikleri sergileyebilirler. Bu amaçla her şeyi tam, eksiksiz ve en iyi yapma biçiminde görülür.”
Kaynaklar

  • KıvrakY., Özen Ş. ve Yücel Y. (2009).  Migren ve gerilim basağrısı olan hastalarda anksiyete ve umutsuzluk düzeyleri. Dicle Tıp Dergisi 36, 3, 173-177
  •  Öz. O,  Erdem M. Ve ark. (2011) Migren hastalarında öfke düzeyi ve öfke ifade tarzı. Gülhane Tıp Derg 2011; 53: 85-88
  •  Tan H J, Suganthi C,  Dhachayani S et al. (2007). The coexistence of anxiety and depressive personality traits in migraine. Singapore Med J 48 (4) : 307
  •  Breslau N.& Rasmussen, B.K. (2001) The impact of migraine epidemiology, risk factors, and co-morbidities.Neurology 56(1):S4–S12
  •  Mongini F., Keller R.& Deregibus A. et al.(2003). Personality traits, depression and migraine in women:a longitudinal study. Cephalalgia, 23 , 186–192
  • Dinn W.M., Aycicegi-Dinn A.et al.(2005). Migraine Headache and Obsessive-Compulsive Symptoms in a Student. Bulletin of Clinical Psychopharmacology, 15, 4.
  •  McGrath P.J. (1999).Clinical Psychology Issues in Migraine Headaches Can. J. Neurol. Sci. 26: 3, S33-S36
  •  Rosenzweiga S, M. Greesonb J. et al. (2010) Mindfulness-based stress reduction for chronic pain conditions: Variation in treatment outcomes and role of home meditation practice Journal of Psychosomatic Research 68, 29–36
  • Sun T.F, Kuo C.C. et al.(2002). Mindfulness Meditation in the Control of Severe Headache Chang Gung Med J 25:538-41

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge