Ana içeriğe atla

O ARTIK BİZDEN BİRİ OLDU

Yabancı uyruklu hekimlerin Türkiye’de çalışma koşullarını yaşadıklarından yola çıkarak anlatan Doç. Dr. Hamit Yahya Uslu, yabancı hekimlerin çalışma koşulları ve son gelişmeler ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.



Yabancı bir hekimin dil sınavlarına girerek başlayan Türkiye macerası, tıp fakültesi eğitimi ile sürüyor. İhtisas eğitimi uzun yıllar sürüyor, bu süreçte meslektaşlarından destek görüyor ve yabancı uyruklu olduğu için asistanlık sürecinde ücretsiz çalışıyor. Doç. Dr. Hatim Yahya Uslu, Türkiye’ye olan sevgisini, yaşadıklarını ve yabancı hekimlerin çalışması ile ilgili düzenlemeleri Med-Index’e anlattı. 
Türkiye’de dil eğitimi için burs kazanarak 1984 yılında başlayan Doç. Dr. Hatim Yahya Uslu, şunları söyledi: “Türkiye’de burs kazanarak Sudan’dan dil eğitimi için geldim. Ondan sonra üniversite hayatım başladı. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde eğitimime başladım. Ülkelerin eğitim sistemleri birbirlerinden çok farklı, Sudan’da üniversite sınavı 15-20 gün süren klasik sınav sistemi uygulanıyor. Üniversitelerde olan 2 hafta sürer, burada 3 saat süren komite sınavı ile çoktan seçmeli. Bana bu uygulama çok zor geldi. Sınavda hocadan yardım istedim, ismimi bile kodlamasını bilmiyordum. 

“Hacettepe’deki Öğrencilerin Kaliteleri Çok Yüksekti”
Başlangıçta çok zorluk çektim. Sadece eğitim yoğunluğu değil, Hacettepe’deki öğrencilerin kaliteleri çok yüksekti. Ayrıca hayat koşulları çok farklıydı. Hayatımda ilk kez yalnız başıma Sudan’dan çıktım ve zor bir eğitim zor bir fakültede okumaya başladım. Hastalarım ya da meslektaşlarımla sıkıntım olmadı. O zaman ki arkadaşlarım özellikle inanılmaz yardımcı olmaya çalıştılar. 

“Asistanlık ve Uzmanlık Sürecinde Maaş Almadım”
Aileden uzak olmak beni çok zorladı, Sudan’da bile yatılı okul okumadım. Mali problemler söz konusu oldu, yabancı kontenjan ile başladım. Fahri asistanlık yaptım. İhtisasımı Türkiye Cumhuriyetinin ilk üniversitesi olan Ankara Üniversitesi’nde genel cerrahi alanında yaptım. Asistanlık süresinde maaş almadım. Hocalarım, hastanede kalacak yer ve burs ayarladılar. Bütün masraflarınızı kendiniz karşılıyorsunuz. Hocalarım Prof. Dr. İbrahim Ceylan, Prof. Dr. Altan Tüzüner, Prof. Dr. Atilla Törüner, Prof. Dr. Dikmen Arıbal, Prof. Dr. Nusret Aras, Prof. Dr. Ercüment Kutender ve Prof. Dr. Bahattin Korucu, Prof. Dr. Nusret Torun, Prof. Dr. Semih Baskan, Prof. Dr. Semih Aydıntuğu, Prof. Dr. Salim Demirci ve o zaman baş asistan olup şimdi Prof. Dr. Nezih Erverdi, Prof. Dr. İskender Alaçayır ve Prof. Dr. Ayhan Kuzu ağabeylerimizin verdikleri desteğin ve yardımları sayesinde ihtisasımı bitirip başasistanlığa devam ettim. 

“Uzman Olarak Gelenler, Görev Yapamazlar”
Türk meslektaşlarım, yabancı hekimlerin gelmesine karşı çıkmakta haklılar. Türkiye’de eğitim görmüş doktorlar ancak bu görevi yerine getirebilirler. Uzman olarak, yani tıp eğitimini ve ihtisası yapmayan, gelenler görev yapamazlar. Siz bir hastaya tam bir tedavi uygulayabilmek için baktığınızda, hastanın psikolojik, ekonomik bilgilerini bilmeniz, anlamanız ve algılamanız gerekir. Bunu becere bilmek için Türk toplumu tanımak gerek ve bu gerçekten kolay değildir.


“Kendimi Yabancı Olarak Hissetmedim”
Yabancı uyruklu olduğum için, her hangi bir önemli sorun yaşamadım. Evet illaki zorlukları yaşamıştır, ama bu son derece doğaldır. Beni rahatsız eden meslektaşlarım davranışları oldu, ancak bu beni etkilemeyen ve ciddi almadığım davranışlar oldu. Mesleğimizin gereği girdiğiniz ameliyatların tipi ve sayısı, elinizin alışmasında ve pişmenizde çok önemli. Bu konularda çok kavga ettim, hakkımı kimseye yedirmedim. Türkiye’ de ihtisas yaparken maaş alamama dışında kendimi değer doktor arkadaşlarımdan kendimi farklı hissetmedim. Tabi ki aramız da kültürel ve tarihi bağlardan dolayı yabancılık çekmedim. Çoğu zaman kendimi yabancı olarak hissetmedim. 

Şimdi Yeni Kriterlere göre Uygun Olursa, Uzman Olunca Maaş Alınabiliyor
6. sınıftayken planlarımda ihtisas yapıp, deneyim kazanmak ve o şekilde ülkeme dönmek vardı. Bu nedenle son sınıftayken oturduğum evden ayrıldım ve ev kirası için ayırdığım parayı biriktirdim. Maaş almayacağımı bilerek ona göre tedbirimi almıştım. Yurt dışından gelip tıp eğitimini burada alıp, asistanlık yapıldığı sürece maaş alınmıyor. Şimdi yeni kriterlere göre uygun olursa uzman olunca maaş alınabiliyor. Uzman olduktan sonra izniniz yoksa çalışamazsınız. 

“Bazı Hastalar Belki Türk Olmadığım için Bilgisiz Olabileceğimi Düşünebiliyor”
Bazen insanların beklentileri çok farklı olabiliyor. Çok nadir olsa da bazen enteresan ve anlam veremediğim davranışlar oluyor. Siyah renkli olduğunuz morfolojik olarak farklısınız, Türk olmadığım belli oluyor. Bazı hastalar belki Türk olmadığım için bilgisiz olabileceğimi, onlarla bir diyalog kuramayacağımı ya da onları anlamayacağımı düşünürler. Asistanlık yıllarımda poliklinikte çalışırken başka asistan arkadaşım, hasta olduğu için gelemedi. Bir hasta ile randevusu vardı. Gelmediği için, poliklinikte tek başımaydım. Randevulu hastalar bitince polikliniğin kapısına çıktım ve sordum “Genel cerrahiyi bekleyen hasta var mı ?” Bir hanımefendi ve beyefendi vardı, “Kimse yok” dediler. Bu olayı bir kaç kez tekrarladım, ama yanıt aynıydı. Akşam oldu ancak hastalar beklemeye devam etti. Polikliniğini kapatacaktım ki bana asistan arkadaşımı sordular, ben yabancı olduğum için tepki gösterdiler. Buna hiç anlam verememiştim. Bazı hastalar ise isim ve soy isimden dolayı Türk bir doktorla karşılaşacakları düşünüp beni karşılarında görünce çok şaşkın ve komik tepikler gösterirler.

“Birçok Hasta Tarafından Sempatiyle Bakıldığımız için Sorun Yok”
Hastanın kapıdan gelişinden bir sıkıntısı olduğunu anlarım. Konuşması garip olur. Ben Türk vatandaşı olduktan sonra eşimin soyadını aldım. Bir hasta beni görünce, hasta danışmanları ile kavga edip, “Neden yabancı bir doktora göndereceğinizi söylemediniz” demişti. Bundan haberim yoktu. Muayene ve tedavi sonrasında hasta, memnun olup “İyi ki size geldim” dedi ve hasta danışmanıyla olan diyalogu anlatıp özür dileyip son derece memnun olarak ayrıldı. Bunlar çok seyrek oluyor. Birçok hasta tarafından şaşkınlık ve sempatiyle bakıldığımız için sorun yok. Bazen bu tercih edilmem için bir sebep oluyor.”

Doğru, etik ve tarafsız haberciliğin adresi Med-Index : www.med-index.com Mutlaka ziyaret edin!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge