Uçakta yolculuk yaparken doktor olduğunuzu
söylediğinizde, tüm yolculuk boyunca hastalanan birine müdahale etmek zorunda
kaldınız mı? Peki bu durumda başınıza neler geldi? Doktorlar yaşadıkları bu
duruma ne diyor? Havacılık Uzmanları çözüm olarak ne sunuyor?
Hekimlik mesleğinin ne kadar kutsal
olduğu herkes tarafından kabul edilir. En kutsal mesleklerden birisidir, bir
insanın hayatını bilginizle ve yaptıklarınızla etkilersiniz. Ancak, hekimler mesleklerini
söylemekten artık çekinir hale geldiklerini dile getiriyorlar. Peki, bu durum
nerelerde sorun yaşamalarına neden oluyor?
Uçağa bindiniz, havalandı ve birden yolculardan
birisi rahatsızlandı. Kabin görevlileri “Sayın Yolcularımız, aranızda bir doktor
varsa kendini kabin ekibine tanıtması rica olunur.” şeklinde anons yaptı.
Yolculardan biri kalktı, “Ben doktorum” dedi. Bundan sonra yaşadıklarını
doktorlardan dinlemek gerekiyor. Yolcu konumundan, uçak ekibine dahil
oluşlarını ve karşılaştıkları sorunları Med-Index’e anlattılar.
“Siz Yolcu Musunuz, Uçağın Hekimi Misiniz?”
Hematoloji Uzmanlık Derneği Başkanı Süleyman
Dinçer, uçak yolculukları sırasında yaşadıklarını anlattı: “Hava yollarında, bir yolcu hastalandığında,
“Doktor var mı?” diyorlar. Uçakta hastayı size bırakıyorlar. Hasta uçuş boyunca
sizin yanınızda oturuyor. Siz yolcu musunuz, uçağın hekimi misiniz? Hastanın
tansiyonunu ölçüyorsunuz, muayene ediyorsunuz. Uçaktan inerken size bir evrak
imzalatıyorlar, “hastaya baktım” diye. Ben, uçağın doktoru değilim ki! Neden
bütün sorumluluk uçak firmasında olmuyor da yolcu olan doktorda oluyor.
“6 Saatlik Uçuşta Birçok Sarhoş Yolcu Oluyor”
6 saatlik uçuşta birçok sarhoş yolcu
oluyor. Sarhoş olduğundan yere düşüyor. Kabin görevlileri hemen, “doktor var
mı” diyorlar. Doktor neden bununla uğraşsın. Bende yolcuyum. Yolcu olarak
bindiğim uçakta, “doktorum” diye yanımda, sarhoş biri yanımda otursun. Bir
defasında yolcunun biri arrest oldu, müdahale ettim hayata döndü. Doktorluğun
kötü kullanımı olmamalı. Bizde yolcuyuz. Hekimlere özel bir durum geliştirilsin,
o zaman sorumluluk verilsin. Ancak uzun saatler süren yolculuk boyunca, doktor
olduğu için bu duruma maruz bırakılmamalı.”
“Müdahale Yaptığınızda, Kabin Görevlileri
Sizden İmza Alıyor”
Uçakta yolculuk yaparken hasta
olduğunda gönüllü olarak müdahale ettiğini belirten Acil Tıp Uzmanları Derneği
(ATUDER) Başkanı Prof. Dr. Başar Cander, şunları söyledi: “Uçakta tek doktor
varsa etik kurallar çerçevesinde hayati tehlikede olan kişiye müdahaleyi yapmak
hekimin ilk sorumluluğudur. Doktor olduğunuzu ispatladıktan sonra fiziksel
muayene için bir müdahale yaptığınızda, kabin görevlileri sizden imza alıyor.
Siz tedavinin sorumlu doktoru oluyorsunuz.
Temel müdahale dışında müdahale edecek
branştan değilim burada bir sorumluluğum ve yetkim yok” denildiğinde o
sorumluluk sizin olmuyor. Defalarca başıma geldi, acil tıp uzmanı olduğum için
başka branştan hekimler varsa da yine de ben müdahale etmek durumunda kaldım.
“Kurs Aldıklarını ve Gerek Duymadıklarını
Söylüyorlar”
Başıma gelen olaylardan sonra hava
yolları yetkililerini aradım, uçakta verilen sağlık hizmetlerinin uygun
olmadığını ve bu konuda bazı çalışmalar yapılması gerektiğini söyledim. Hatta işbirliği
ile eğitim çalışması teklifinde bulundum. Ancak “kurs aldıklarını ve gerek
duymadıklarını” söylediler. Ancak alınan kursların sonucunda, bilgilerin
uygulamaya dönüşmediğini görüyoruz. Ana prensip acil durumda doktorların
müdahale etmesi zorunlu kabul ediliyor. Bir nörolog ya da dermatologtan kalp
masajı ve hava yolu sağlamasını beklemiyoruz. Biz dernek olarak bu eğitimlerin
zorunlu olması için çaba sarf ediyoruz. Kanunen zorunluluğumuz var.
“Gönüllü Doktorlara Bazı İmkanlar Tanınsın”
Siz bir sorumluluk alıyorsanız,
müdahale ediyorsanız bunun hem riski hem de bir karşılığı olmalı. Mesela
serbest doktorum, hayati tehlikesi olan birine müdahale etmem gerekiyor. Bunun
için uğraşacağım, emek sarf edeceğim risk alacağım, özel bir şirket için bunun
bir bedeli olmalı. Doktor uçağa binerken, “gönüllü doktor olmak ister misiniz” diye
sorulsun. Gönüllü doktorlara buna karşılık bazı imkanlar tanınsın. Gönüllü
doktor olmak istemeyenler de karışmasın.
“Hava Yollarında Acil Müdahalelerde Yeni Yapılanmaya
İhtiyaç Var”
Bir defa uçak yolculuğum sırasında bir
çocuk rahatsızlandı ve yolculuk boyunca çocuğun sorumluluğunu aldım. Uçak
inmesi gerekiyordu ancak risk aldım. Sonunda da çocuk güvenli şekilde yolculuğu
tamamladı. Karşılığında uçak personeli, sadece teşekkür etti. Hava yollarında
acil müdahalelerde yeni yapılanmaya ihtiyaç var. Ne hostesler yeterli ne de her
seferinde doktora bu işi yaptırabilirsiniz.”
“Bizimkisi Bir Meslek Değil Bir Yaşam Biçimi”
Uçak
yolculuklarında yolcuların sağlıklarında ani değişiklikler olabildiğini
kaydeden Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Uzm. Dr. Erdinç Nayır, yaşadığı olaylarla
ilgili şunları anlattı: “Bu tarz bir olay gerçekleştiğinde de uçuş ekibi doğal
olarak telaşlanıyor ve uçakta bir doktordan yardım almak için anons yapıyor. Bir
doktor olarak bu hem insani hem de mesleki bir vazife ve çok ciddi bir
sorumluluk yüklüyor. Öyle bir meslekteyiz ki, bizimkisi bir meslek değil bir
yaşam biçimi halini alıyor. İş yerimizden dışarıya çıktığımızda işimizi,
çalışma ortamında bırakabildiğimiz meslek değil. Her ortamda doktor
kimliğimizin sorumluluklarını taşıyoruz. Uçak yolculuklarında da bu geçerli
tabi ki.
“Uçak İçerisinde Bulunan Medikal Kiti,
Sadece Bir Doktor Açabiliyor”
Günün
yorgunluğu ve sonunda uçağa bindiğinde yorgunluktan tüm kasların ağrıyor ve göz
kapakların aşağıya doğru giderken bir anons ve senden yardım bekleyen uçuş
ekibi ve bir hasta ile karşılaşıyorum. Ayda ortalama 6 kez uçak yolculuğu yapan
bir hekimim ve bu tarz olaylarla çok karşılaşıyorum. Acil müdahalede bulunmam
gereken hastalarla geçirdiğim yolculuklar oldu. O kadar önemli bir sorumluluk
ki, hastanın sağlığı ile ilgili sorumluluğu üzerinize alıp uçuş rotasını
değiştirebiliyor veya devam ettirebiliyorsunuz. Uçak içerisinde bulunan medikal
kiti, sadece bir doktor açabiliyor ve attığınız imzalar ile o kit içerisinde
bulunan önemli ilaçlarında sorumluluğunu üzerinize alıyorsunuz.
Bir
sene önce bir uçak yolculuğu için havaalanındaydım, güvenlik kısmından geçtim ve
uçağa alacakları kapının önünde bekliyordum. Kapının önüne tekerlekli
sandalyede yaşlı bir amca getirildi, bir doktor olarak artık refleks olulştu
bende ve amcanın yüzüne, “sağlığı ne durumda” diye baktım. İçimden bir ses de
uçakta bu kişinin sağlığında sıkıntı olabileceği yönündeydi. Beklediğim oldu,
kalkıştan 30 dakika sonra, bir anons yapıldı. Amcada nefes darlığı oluştu.
Gerekli muayene ve incelemelerim sonucu hastada KOAH’a bağlı nefes darlığı
olduğunu tespit ettim, hastayı rahatlattım. O sırada seyahatin rotası tamamıyla
bana bağlıydı ve o sırada uçağı başka bir havaalanına iniş için
yönlendirebilirdim. Ben gerekli değerlendirmem sonucu rotayı devam ettirdim, en
yakın havaalanına yönlendirmedim. Neyse ki uçuşu sıkıntısız bir şekilde
tamamladık.
“Uçaktaki Yeterli Teknik İmkan Olmadan
Bir Hastanın Sağlığı İçin Karar Veriyorsunuz”
Uçaktaki
yeterli teknik imkan olmadan bir hastanın sağlığı için karar veriyorsunuz ve o
hastayı uçakta kaybetseniz sorumluluk sizin üzerinizde oluyor. Empati
yapıldığında ne kadar ciddi bir durum içerisinde olduğumuzu hissedebilirsiniz.
Hava yolu şirketleri, yolcularının güvenliklerini ne kadar düşünüyorlarsa
yolcularının sağlıklarını da düşünmeliler.
Sorumlu Hekim Kartı Oluşturulmalı
Bir
sistem geliştirilmeli, hekimler havayolu şirketlerine bu özel uygulamalardan
faydalanmak için başvurmalı. Bu başvuran hekimlere avantajlı uygulamaların
yanında bir kart verilmeli. Bu hekim, uçağa bindiğinde sistemde bilinmeli ve
uçakta sağlık ile ilgili bir sıkıntı olduğunda buna müdahale edeceğini de kabul
etmiş olmalı. Bu sisteme dahil olan ve sağlıkla ilgili olumsuz bir durumda
müdahale edecek olan hekim, uçuş başlamadan önce uçakta yeterli medikal kitin
olduğunu kontrol etmeli.
“Uçak İçerisinde Bulunan Medikal
Kitlerde Ciddi Sıkıntı Var”
Uçuş
esnasında kronik bir hastalığı olan bir kişi kötüleştiğinde veya ani gelişen
sağlık durumlarında neler yapılması gerektiği konusunda da ciddi adımlar
atmalarını bekliyorum. Bu konuda gerekli yaklaşımda ve uçak içerisinde bulunan
medikal kitlerde ciddi sıkıntı olduğunu hem kendi yaşadıklarımdan hem de
meslektaşlarımın yaşadıklarından çok net biliyorum.”
“Her Uçuşta Bir Hekim Bulundurmak Havayolu Firması
İçin Büyük Bir Maliyet”
Uçaklarda sağlık sorunları yaşayan
yolcuların, yolcu vasfındaki hekimlere emanet edilerek sorumluluğun firmadan
kalkması durumu konusunda Uçak Mühendisi ve Davranış Bilimci Tevfik Uyar,
şunları söyledi: “Uçuşlara
sürekli bir hekimin katılması işletme maliyetleri açısından ve iş tatmini açısından
zor olabilir. İşletme maliyetleri açısından bakılırsa her uçuşta bir hekim
bulundurmak havayolu firması için büyük bir maliyet yaratır. Gerçekleştirilen
binlerce uçuştan sadece bir kaç tanesinde gerçekten de bir hekimin müdahale
etmesi gereken vaka gerçekleşiyor ve bu kabul edilebilir bir risktir. Ayrıca
kabin memurlarının temel ilk yardım eğitimleri ve hatta defibrilatör kullanma
eğitimleri var. Sadece uçuşlara katılan
ve bir vaka gerçekleşmedikçe işini icra etmeyen bir hekimin mutlu olacağını
iddia etmek zor. İş tatminini etkileyen en önemli faktörlerden birisi işin
doğasıdır ve kişinin işe yaradığına dair hissidir. Pilotlar ve kabin memurları
gibi belli bir programa göre uçan, gidilen meydanlarda yatıya kalan, mesleki
kabiliyetlerini nadiren kullanan bir doktor mümkün değil.
Ülkemizdeki uygulama ile Dünya'daki
uygulama arasında fark yok. Havacılık yerel yönetmeliklerde genel itibariyle
uluslararası kurallar üzerinde inşa edilir. Mevcut uygulamada kabin memurları
eğitimleri dahilinde ilk yardım müdahalelerinde bulunabilir, ancak onların
bilgi ve yetkilerini aşan durumlarda doktor anonsu yapılır. Bu anonsa yanıt
veren doktor ilgili kimliğini ya da belgesini beyan etmek şartıyla hastaya
müdahale edilebilir. Yapılan müdahale kayıt altına alınır.
“Havayolu Firmasının Sadece Hekimlerin
Vicdanına Güvendiği Dikkatten Kaçmamalı”
Hekimlere para ya da bir imkan olarak değil, teşvik olarak görmekte fayda var.
Örneğin bir yerde yüklü miktarda para bulursunuz ve bunu sahibine teslim
edersiniz. Burada siz insanlık vazifenizi yerine getirmişsinizdir elbet, ama
bir teşvik olarak teşekkür etmek ya da maddi bir hediye sunulması hepimizin
vicdanının kabul edeceği bir davranıştır. Benzer şekilde, hekimler meslek
vicdanlarını kullanarak müdahalede bulunuyor olsa da onlara teşvik sunmakta bir
sakınca yoktur diye düşünüyorum. Yoksa uygulamadaki sıkıntılar, doktora verilen
sorumluluk, hastaya herhangi bir zarar gelmesi halinde alınacak hukuki risk,
doktorlarda teşvik değil, tam tersine çekinme durumu yaratıyor. Pek çok hekimin
“doktor anonsuna” yanıt vermekte imtina ettiğini duyuyoruz. 10-12 saatlik bir
yolculukta hastayı sürekli kontrol etmek gibi bir sorumluluk aynı zamanda, emek
demek. Bu emek havayolu firmasının sadece hekimlerin vicdanına güvendiği için dikkatinden
kaçmamalı.
Gönüllü Uçuş Hekimliği Uygulaması
Havayolu firmaları “gönüllü uçuş
hekimliği” gibi bir uygulama başlatsa,
ve bu uygulamaya başvuran hekimler “gönüllü uçuş hekimi kartına” sahip olsalar,
bu karta sahip olanlar ekonomi bileti fiyatına daha üst bir sınıfta uçsalar, ya
da sınıf avantajı yerine fiyat avantajı sağlanarak biletlerine indirim
uygulansa? Ya da bu uçuş hekimlerine yıl içerisinde kullanmaları için sınırlı
sayıda pas bilet hakkı tanınsa? Tabi hangi şartla? Bulundukları bir uçuş
sırasında herhangi bir acil durum meydana gelirse buna müdahalede bulunmanın
bir “görev” olması şartıyla. Böyle bir kart olması da şart değil… Mesela bilet
alınırken bu durum belirtilerek ilgili avantaj o an da elde edilebilir. Yolcu
manifestosunda kimin uçuş hekimi olduğu böylece görünür mesela? Bu uygulama elbette –özellikle de
başlangıçta- her uçuşta her problemi çözecek değildir. Her şeyden önce her
uçuşta en az bir gönüllü uçuş hekimi bulunacağını garanti edemeyiz… Ancak en
azından bir doktor varsa bunu da çeşitli teşviklerle çözebiliriz: Örneğin
gönüllü uçuş hekimi olmamasına karşın –bu yabancı ya da Türk doktor da
olabilir- uçakta böyle bir müdahalede bulunan hekime çeşitli avantajlar
sağlanabilir, pas bilet hakkı sunulabilir.
Yoksa görüldüğü gibi, bu prosedürlerle,
THY personeli olmamasına karşın herhangi birine aşırı miktarda sorumluluk
yüklenmiş oluyor ve eylem gönüllülük sınırlarının dışına çıkıyor.”
Yorumlar