Ana içeriğe atla

“AMELİYATLARDA DETAYLARLA FARK YARATIN”

Yüz nakli ameliyatı ile Türkiye’de üçüncü büyük operasyona imza atan Prof. Dr. Selahattin Özmen, “Detaylı ve özenli çalışmak lazım, yoksa farklı olamazsınız. Plastik ve rekonstrüktif cerrahların hepsi zeki ve becerikli, farkınızı detaylara verdiğiniz önemle ortaya koyabilirsiniz” dedi.

Hayati önem taşıyan ameliyathane kapıları aralanıyor; cerrahların neler yaptığı, nelere dikkat ettiği ve başarılı cerrah olmanın sırlarını araştırmaya devam ediyoruz. Türkiye’nin üçüncü yüz nakli operasyonunu başarıyla gerçekleştiren Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı’ndan ayrılarak yakın zamanda Amerikan Hastanesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Kliniğinde göreve başlayacak olan Prof. Dr. Selahattin Özmen, Med-Index Yayın Yönetmeni Esra Öz’ün sorularını yanıtladı.

Yaptığınız operasyonlar hakkında bilgi verir misiniz?
Branşımız gereği çok geniş bir operasyon alanımız var, saçlı deriden ayak tırnağına kadar diyebiliriz. Ben birçok Plastik Cerrah meslektaşım gibi mikrocerrahi de yapıyorum. Bu yöntemi, tümör çıkartılan alanların onarımı ve yenilenmesi, iyileşmeyen yaraların kapatılması, meme kanseri sonrasında yeni meme yapılması ve kopan uzuvların yerine dikilmesi için kullanıyoruz. Temelde hem baş boyun cerrahisi hem de mikrocerrahiyi birlikte uygulayabildiğimi söyleyebilirim. Bu sayede burun, diş ve kemikleriyle birlikte yüz naklini başka bir branşa ihtiyaç duymadan gerçekleştirebildik.

Yaptığınız operasyonlardaki incelikleri anlatır mısınız? 
Burun ameliyatlarında mesela, detay çok fazladır. Çok ince çalışmak gerekir. Ameliyat sonrasında erken dönemde olacakları bilmek yetmez, 6 ay-1 yıl sonrasında olacak sonucu da öngörmeniz gerekir. Yapılan bir memenin, 6 ay ya da 3 yıl sonra ne duruma geleceğini tahmin edebilmelisiniz. Bir hocam buna, ‘cerrahinin dördüncü boyutu’ der, tabii bunların hepsi tecrübe istiyor. Sadece ameliyat yapmak yetmez, bir adım öne çıkmak istiyorsanız daha detaylı, daha özenli çalışmanız lazım, yoksa farklı olamazsınız. Sadece cerrah olursunuz, virtüöz olamazsınız. Bizim branşımızda çalışanların hepsi zeki ve becerikli insanlar, farkınızı detaylara verdiğiniz önemle ortaya koyabilirsiniz. 


Kimleri ameliyat etmiyorsunuz?
Ben cinsiyet değiştirme ameliyatları yapmıyorum.Psikolojik olarak dengeli olduğunu düşünmediğim, ne istediğini bilmeyen hastaları ameliyat etmekten kaçınıyorum. Çünkü bir grup hastada ne yaparsanız yapın hastanın mutlu olması mümkün değildir. Bu hastalara psikiyatride “vücut imge bozukluğu” olan hastalar denir ve temel tedavileri cerrahi değil psikiyatrik destektir.

Bu ameliyatları yapan hekimlere ne gibi tavsiyeleriniz olacak?
Tavsiye vermek benim haddim değil, ben sadece bu yolu seçmiş veya seçmeyi düşünen kendimden daha genç kardeşlerimle yaşadığım tecrübeleri paylaşabilirim. Hastayı yakınınız gibi görün, o zaman daha özenli oluyorsunuz. Hocalarımızdan öğrendiğimiz en önemli olan detay bu aslında. Yaptığınız her şeyi fotoğraflarla kaydedin, sunum yaparken ya da bilimsel yayın hazırlarken mutlaka ihtiyacınız olur. Bunları içeren çok geniş bir arşiviniz olsun. Hiçbir vakayı küçümsemeyin, mutlaka kaydedin. 


Alanınızda iyi bir cerrah olmak için neyi iyi bilmek gerekir?
Ben iyi olmak için kendime ait özen gösterdiğim konulardan bahsedeyim. Dikkatliyimdir, asistan iken hocalarımın yaptığı pansumanları dahi çok dikkatle gözlemlerdim, hastalarla nasıl konuştuklarını takip ederdim. Bugün asistan arkadaşlarıma da aynısını yapmalarını söylüyorum. Asistanlığımın ilk yılında teorik olarak burun ameliyatının nasıl yapıldığını öğrenmiştim. Basamak basamak ne yapıldığını çok iyi gözlemlemiştim ve bu birikimlerle korkmadan her ameliyatı yapabilecek seviyeye geldim. Baş asistan olarak ameliyatlar yapmaya başladığımda çok saygı duyduğum hocalarımın “Uzun yıllardır bu ameliyatı yapıyormuşsun gibi rahatsın” demesi benim için en büyük övgü olmuştu. 

Hekimlik mesleğinde çok okumak ve makale yazmak çok önemlidir. Örneğin bir makale yazmak için 100 tane makale okumanız gerekir. Böylece de inanılmaz bir bilgi birikimi oluyor. 20 tane makale yazıyorsanız 2 bin tane makale okumuşsunuzdur. Literatürde mevcut olan bilgiyi çok iyi bilmeniz gerekir, geçmişte olanı bilmezseniz yeni teknik geliştiremezsiniz. Yaptığınız her şeyi yeni sanırsınız ancak araştırdığınızda yeni sandığınız tekniğin iyi ve kötü yönlerinin yıllar önce tanımlandığını ve hatta bu tekniğin terk edilmiş olduğunu üzülerek fark edebilirsiniz. Kendi adıma burun cerrahisinde 4 tane yeni teknik tanımladığımı söyleyebilirim. Bunların olgunlaşmasıyla da yavaş yavaş uluslararası literatüre sunuyorum. Özetle var olan bilgiyi çok iyi öğrenirsen, ameliyat yaparken “Başka bir yönteme ihtiyaç var” diyorsun ve yeni bir teknik geliştirebiliyorsun. 

Alçak gönüllü olmak gerekiyor. Kendi kendinizi övmek sizi hiçbir şekilde geliştirmez, herkes ürettiğinize, yaptığınız işe bakarak sizi değerlendirir. Ben şahsen “Bir asistandan, bir öğrenciden bile ne öğrenebilirim” diye çaba gösterir, düşüncelerine saygı duyarım. Herkes farklı zeka ve bakış açısına sahiptir, sizin görmediğinizi bir başkası görebilir. Herkesten bir şeyler öğrenilebilir, hastadan da, öğrecidende. 


Ameliyathanelerde Verimlilik Maksimuma Nasıl Çıkarılabilir?
Aslında bunun en iyi örneği özel sektör. Özel hastaneler ameliyathaneleri çok efektif kullanıyorlar. Türkiye’de özellikle kamuda ameliyathanelerle ilgili sıkıntımız var. Örneğin Tayvan’da ameliyathaneler 24 saat vardiya usulü çalışabiliyor. Bizde saat 17’den sonra ameliyathane rutin ameliyatlar için kapanıyor. Yani burası özel bir kurum için gelir getiren bir yer, ancak kamuda gelir sağlamak son derece zor ve hatta bazı ameliyatları yapmak bölümünüze gelir değil zarar olarak yansıyabiliyor. Ancak kliniklerdeki yatak sayılarını arttırıp ameliyathaneyi 24 saat kullanabilirsiniz. Bu aslında çok önemli bizim gibi yoğun kliniklerde hastalara aylar sonrasına ameliyat randevusu verebiliyoruz. Ancak hasta aylar sonrasında bazen özel sebepler veya hastalık nedeniyle ameliyat olamıyor, yoğun randevu programında hastaya yeni bir randevu verebilmek de bizim için büyük sorun oluyor. Verimliliği arttırabilmek için çok iyi düzenlemeler yapılması gerekiyor. Yürürlükteki yasalar çıkmadan önce sadece Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı’nda ayda 600 civarında ameliyat yapıyorduk. Dünya çapında ancak sayılı klinikler bu kadar ameliyat yapabilir. Ancak yeni düzenlemelerle bu sayılar azaldı.


Nasıl bir ortamda ameliyat etmeyi tercih ediyorsunuz?
Her ameliyat birbirinden farklı, bazen stres düzeyi çok yüksek ameliyatlar yapıyoruz, adrenalin tavan yapıyor, bungeejumping’e ihtiyaç duymuyoruz bu nedenle. 
Öncelikle iyi bir anestezi ekibi çok önemli,onlar en önemli parçamız. Anestezi iyi olmazsa iyi sonuç almanız çok güçleşebilir. Uygun olmayan anestezide hasta gereksiz şekilde kanayabilir, kanarsa da ameliyat sahasında yeterince özenli işlem yapamazsınız. Hasta konforlu olursa biz de mutlu oluruz, her şeyi iyi olur. Hastadan ameliyat bitiminde ilk andan itibaren ağrısı, bulantısı olduğuna dair şikayetler gelirse,bu hastanın ameliyat sonucundan da memnun olmasını beklememek gerekir. 
Ameliyathanede bazı cerrahlar sanat müziği, bazıları klasik müzik, bazısı da hareketli müzikler dinleyebiliyor. Ben müzik konusunda çok seçici değilim, zaten önemli bir ameliyat yapıyorsam ameliyata yoğunlaşırım ve çevremde, hastayla bağlantılı olmayan olaylarla ilgilenmem. 


Ameliyatlarınız ortalama ne kadar sürüyor?
Plastik cerrahi’de ameliyat süreleri çok farklı, 5 dakikada bitende var, saatlerce (10-15 saat) sürende.

Proflaktik antibiyotik kullanıyor musunuz?
Ameliyata göre değişiyor. Bilimsel verilere göre kullanmamız gerektiğinde kullanıyoruz, her ameliyatta kullanmak yararlı değil zararlı olur. 


Hastalarınızın demografik özellikleri hakkında bilgi verir misiniz? Geniş mi dar mı?
İlgilendiğim alan çok geniş olduğundan sosyokültürel düzeyi en düşük olan kişiyi de ameliyat ediyorum, üst düzey protokoldeki kişiyi de. Yüksek sosyoekonomik düzeyden gelen bir hasta geldiğinde kamu hastanelerinde hastanenin konforunu çok beğenemeyebiliyor. Devlet hastanelerinde otelcilik hizmetini çok iyi bir şekilde gerçekleştirmek çok daha zor oluyor. Çünkü hasta döngüsü çok fazla. Hastalarım arasında ayrım yapmıyorum, benim için hepsi insan ve hepsini bir yakınım gibi düşünüp elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Maalesef zamanım kısıtlı olduğundan bana ameliyat olmak isteyen her hastayı ben ameliyat edemiyorum.

Ameliyatlarınızda size en çok kim yardımcı oluyor?
Genellikle baş asistan ya da kıdemli asistan yardım ediyor. Asistanlar olmadan büyük ameliyatları gerçekleştirmek çok zor olur. İyi bir ameliyat hemşiresi de gerekiyor. İyi bir ameliyat hemşiresi özellikle özel hastanelerde bazen asistan ihtiyacını da ortadan kaldırabiliyor. Özetle iyi bir anestezist, hemşire ve asistan gerekiyor. 


En çok beklenen ve en korkulan komplikasyonlar nelerdir?
Çok değişken, yüzünde ben ya da damar anomalisi olan riskli bir hastanın kendi açısından iz kalıp kalmamasını sorması normal gözükebilir. Ancak çok riskli bir ameliyat planlarken, “Komplikasyon olmadan ameliyatını nasıl yaparım” diye düşünürken, hastanın olayın ciddiyetinin hiç farkına varmadan -verdiğim onca bilgiye rağmen- “iz kalır mı?” diye sorması, beni geriyor. Hasta bu ameliyat sırasında ölebileceğini hiç aklına getirmiyor. Yapılanın ameliyat olduğunu unutuyorlar, adımız “Estetik cerrah” olduğu için sanki makyaj yapıyoruz sanıyorlar. Ancak yaptığımız iş cerrahi ve cidden çok büyük cerrahiler yapıyoruz. 
Plastik Cerrahi’de iz çok ön plandadır. Ancak doğanın yasaları gereği kestiğiniz her yerde iz kalır. Biz bu izleri en aza indirmeyi ve saklamayı biliyoruz, ancak izi tamamen elimine eden bir yöntem dünyada yok. İz konusunda biz elimizden geleni yaparız, gerisi hastanın cildine kalmıştır. 


Ameliyat yaparken yardımcı materyal olarak neler kullanıyorsunuz?
Fotoğraf makinesi olmazsa olmazım. Her işlem öncesinde ve sonrasında mutlaka çekerim. Bilgisayar ve internet çok önemli. Farklı bir işlem yapacaksanız mutlaka araştırmalısınız. İyi bir ameliyat seti gerekiyor. İşlinizde virtüöz olabilirsiniz, ancak bazı durumlarda alet işler el övünür. 

Doğru, etik ve tarafsız haberciliğin adresi Med-Index : www.med-index.com Mutlaka ziyaret edin!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge