Ana içeriğe atla

"HEKİMLER ÖMÜR BOYU HEKİMLİK YAPMAK İSTEMİYOR"

Hekimlerin, emekli de olsa kronik bir rahatsızlığı da olsa iş hayatından ayrılamadığını belirten İstanbul KBB-BBC Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, “Ülkemizde hekimler emekli olup hayatlarına özel zevkleri ve aileleri ile vakit geçirme şeklinde devam edemez. Bunun sebebi hekimlerin ömür boyu hekimlik yapmak istemeleri değil” dedi.

Hekimlerin emeklilik sürecinde yaşadığı sorunları gündeme getirmeye devam ediyoruz. Bu süreçte ne gibi sorunlar yaşandığı ve nasıl düzenlemeler yapılması gerektiği üzerine bilgi veren İstanbul KBB-BBC Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan şunları söyledi: “Ülkemizde çalışan ve emekli hekim ücretlendirmesinde ciddi problemler vardır. Bunları şöyle özetleyebiliriz.
1. Çalışan hekim maaşları diğer meslek gruplarıyla( ÖSS başarısı, akademik başarı, eğitim süresi ve zorluğu, iş hayatının zorluğu göz önüne alınarak) karşılaştırıldığında çok düşüktür.
2. Performans sisteminde adaletsizlikler ve yanlışlıklar var.
3. Döner sermaye güvencesiz ve belirsiz ücretlendirmeye neden oluyor.
4. Döner sermaye ve muayenehane gelirleri emekliliğimize yansıtılmıyor.
5. Emekli maaşları fakirlik sınırındadır. Bu maaşla hekimlerin emeklilik sürelerini geçirmeleri mümkün değil.
6. Kamu üniversitesinden emekli olan öğretim görevlisi hekim ile devlet hastanesinden emekli olan eğitim görevlilerinin aynı unvanı alsalar da maaşlarında büyük fark ve haksızlık var.
Ülkemizde hekimler emekli olup hayatlarına özel zevkleri ve aileleri ile vakit geçirme şeklinde devam edemez. Bunun sebebi hekimlerin ömür boyu hekimlik yapmak istemeleri değil.

“Yüzde 1 Oranında Hekimin Kazancı Hepsine Mal Ediliyor”
Maalesef ki Hekimlerin kazancı kamuoyunda çok konuşulduğu gibi çok kazançlı değil. Nerdeyse 100 bin doktorun yüzde 1’i çok özellikli bir tedavi şekli ile kendi kurduğu bir sistemde yüksek düzeyde gelir elde ediyor. Aslında bu hekimlerde kendilerine yatırım yapmışlar, kendilerini geliştirmişler veya çok riskli, az yapılan işlemler yapıyorlar. Ama genelde bu hekimlerin kazancı sanki tüm hekimlerin kazancı gibi konuşuluyor ve öyle biliniyor. Halkımız giyimine, kuşamına dışarıda yemeğine, güzellik masrafına hatta sigarasına verdiği parayı önemsemez fakat sağlık hizmetine ve doktoruna ödediği parayı çok görür. Böyle bir gerçeklik var. Canımız, sağlığımız en kıymetli varlığımızdır aslında.

“Hekim, Emekli de Olsa Kronik Bir Rahatsızlığı da Olsa İş Hayatından Ayrılamıyor”
Daha önceki dönemde hekim çalışırken de emekli olduğunda da asgari ücretin yaklaşık 2 misli bir maaş alıyordu. Bugünlerde çalışan hekim maaş olarak 2 bin -2 bin 500 TL arasında, emekli hekimde bin 500 TL kadar bir maaş alıyor. Bu rakamlar gerçekten fakirlik sınırında rakamlardır. O nedenle hekim, emekli de olsa kronik bir rahatsızlığı da olsa iş hayatından ayrılamıyor. Tekrar özel sektörde çalışmaya devam ediyor. Özellikle bu yeni sistemle birlikte özel hastanelerde kontenjan sınırlaması gelince, hastaneler hekimlerin haftada 6 gün 8-18 saatleri arasında çalışmalarını istiyor. Bu şartlarda sözleşme yapıyor. Takdir edersiniz ki 55-60 yaşını geçmiş, bazı kronik hastalıkları başlamış bir insanın bu iş temposunu kaldırması mümkün değil. Eski dönemde emekli hekimler part-time statüde çalışıp hem sağlık hizmetine hem bütçelerine katkıda bulunabiliyorlardı. Şu an bu mümkün olmuyor. Ayrıca muayenehane çalıştırmak da artık mümkün gibi görünmüyor. Hele dev sağlık kampusları devreye girdiğinde kişilerin bu kurumlarla mücadele etmesi çok zor.

“Hekimler Bir Hastalık Durumunda Çalışamazsa, Ancak Çıplak Maaşını Alabiliyor”
Kamuda çalışan hekimlerin ücretleri ile kamuoyunun bildiğinin tersine sıkıntılar var. Döner sermaye adı altında alınan ücretin bir garantisi yok ve performans sistemi adaletsizlikler, haksızlıklar içeriyor. Örneğin; ne kadar çok çalışıp yüksek performans puanı elde etseniz bile, o ay içinde birkaç gün izin veya rapor kullanmanız durumunda performans ödeminizde ciddi kesintiler yapılıyor. Hekimler bir hastalık durumunda çalışamazsa, ancak çıplak maaşını alabiliyor. Ayrıca performans gelirleri emeklilik için geçerli sayılmıyor vergilendirilmiş olan bu kazanç emeklilik maaşına yansıtılmıyor. Bu ödeme hastane yönetimine bağlı. Hastane bütçesindeki başka ödeme kalemlerine kaydırılabiliyor. Örneğin, yatırım yapan hastanelerde ne kadar yüksek performans puanı elde etseniz dahi bu maaşınıza yansımıyor.

“İlaç ve Diğer Veriler Paylaşılıyor Fakat, Personel Ücretleri Bildirilmiyor”
Yıllık sağlık harcama istatistik verilerinde hekimlerin ve sağlık çalışanlarının emeklerinin bedelini göremiyoruz. İlaç ve diğer veriler paylaşılıyor fakat personel ücretleri bildirilmiyor. 2012 yılında 45 milyar dolar sağlık harcamalarının 2014’de 63 milyar dolar olması bekleniyor. Ancak, bunun ne kadarı hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının ücreti, bilemiyoruz. Ülkemizde yaklaşık olarak 100 bin doktor ve 100 bin hemşire çalışıyor. Kabaca sağlık çalışanlarının ücretlerini, bu kadar büyük harcama kaleminin içinde yılda 1 milyar doları ancak bulduğunu hesaplıyoruz.
OECD ülkelerinde toplam sağlık harcamaları içinde sağlık çalışanları ve doktorların ücretlerinin ne kadarını oluşturduğu ve ülkemizdeki durumu karşılaştırmak gerekir. 

“Hekimin Emeği Günübirlik Tartışmalara Kurban Edilemez”
Toplumsal özellik taşıyan, talebin tesadüfi olduğu, hastanın almış olduğu sağlık hizmetinin kalitesini ve karakterini ölçme yeteneğine sahip olmadığı, sağlık hizmetinde kişinin talebini ve dolayısıyla maliyeti hekimin belirlediği bir ekonomik sistem söz konusudur. Böyle bir ekonomik sistemde kritik öneme sahip olan hekimin ücretini, emeğinin karşılığını ve güvenli bir çalışma ortamını sağlamak toplumsal öneme sahiptir. Günübirlik siyasi tartışmalara kurban edilemez.

“Toplum Sağlık Hizmeti Aldığı Hekimine Sahip Çıkmazsa Kaliteli ve Özellikli Sağlık Hizmeti Alamaz”
Toplum siyasi yönlendirmeler etkisinde kalarak, sağlık hizmeti aldığı hekimine sahip çıkmazsa kaliteli ve özellikli sağlık hizmeti alamayacak. Emeğinin karşılığını alamayan hekim akılcı sağlık uygulamalarını kullanmayarak, daha yüksek sağlık harcamalarına neden olabilir.”

Doğru, etik ve tarafsız haberciliğin adresi Med-Index : www.med-index.com Mutlaka ziyaret edin!


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge