Ana içeriğe atla

“SAĞLIK HABERLERİNDE İDEOLOJİK TAVIR ALMADAN OBJEKTİFLİK HER DAİM KORUNMALI”

SAĞLIK HABERCİLİĞİNE YÖN VERENLER

Sağlık muhabirinin, profesyonel ve objektif bir şekilde ilişki kurması ve kurumların etik değerlerine saygı duyması gerektiğini vurgulayan Southeastern European Times (SES) Türkiye muhabiri Menekşe Tokyay, “Kurumların siyasi düzlemdeki olası ideolojik tavır alışlardan bağımsız olarak, sağlık temalı haberlerde objektifliğini her daim korumalı, yalpalamamalı” dedi. 


Sağlık haberi yaparken farklı görüşlere yer verilmesi objektif bir duruş için olmazsa olmazdır. Özellikle bilimsel ya da kanıta dayandırılarak ele alınan görüşler, okura doğru bilginin aktarılması için çok önemlidir. Sağlık muhabirinin en önemli özelliklerinden birinin bağımsız duruş olduğunu belirten Southeastern European Times (SES) Türkiye haber sitelerinin Türkiye muhabiri Menekşe Tokyay şunları söyledi: “Gerek uluslararası düzeyde gerekse ülkemizde tıp alanındaki gelişmelerin, sağlık haberciliğinin de içeriğini ve kapsamını oldukça genişlettiğine inanıyorum. Eskiden ismi dahi bilinmeyen veya akademik düzeyden medya düzeyine henüz intikal ettirilmemiş olan bazı hastalıklar, örneğin Alzheimer, Parkinson, artık sağlık haberciliği sayesinde geniş kitleler tarafından biliniyor, tanınıyor ve bu sayede farkındalık sürekli artıyor. Medya, belli standartlar dahilinde ve uluslararası etik kurallar paralelinde hareket ettikçe, halkın bilgilenmesi, bilinçlenmesi ve yaşam kalitesini artırması anlamında eşsiz bir araç. Bu konuda sağlık haberciliği de toplum sağlığının korunması, standartların yukarı çekilmesi, devletten kamu politikaları bağlamında yeni ve daha gelişmiş uygulamaların ve yasal düzenlemelerin talep edilmesi anlamında oldukça belirleyici öneme sahip. Ancak, sağlık haberciliğinin üniversite iletişim fakültelerinde ayrı bir ders olarak okutulması gereği de giderek önem kazanıyor. Dolayısıyla bu konudaki çabalara ve girişimlere de ağırlık verilmelidir. Sağlıkta bilimsel uzmanlaşma, ancak bu şekilde desteklenebilir ve iletişim alanında derinleşmek isteyen öğrencilere bu şekilde bir ufuk açılmış olur. 

Geçtiğimiz günlerde RTÜK tarafından yapılan ve halkın sağlığını tehlikeye düşüren yanıltıcı gıda ve sağlık yayınlarına dair yeni düzenlemelerin yapıldığı ve kurallara uymayanlara para ve hapis cezası getirileceği yönündeki açıklamayı, bu anlamda oldukça olumlu buluyorum...



Her Haberde Farklı Görüşten 3 İnsanın Değerlendirmesine Yer Veriliyor
Sağlık alanlarında belki de Türkiye’de pek fazla uygulanmayan bir şeyi yapıyoruz. Örneğin, çocuk ölüm oranının azaltılması gibi bir konuda bir gelişme olduğunda bunu Balkan ülkeleri ve Türkiye’yi kapsar şekilde ele alıyor; her haberde farklı görüşten 3 insanın değerlendirmelerine yer veriyoruz. Böylelikle, medyanın sık sık eleştirildiği üzere “algıları istediğimiz yönde şekillendirmekten” kaçınmış oluyoruz. Her haberimiz Balkan dillerinin yanı sıra Türkçe ve İngilizce olarak günlük şekilde yayımlanıyor. SETimes / SES Türkiye’de sağlık alanındaki haberlerimin yanı sıra, sosyal, politik, ekonomik ve kültürel içerikli haberlere de imza atıyorum.

Temel Tıp Literatürüne Hakimiyet ve Halka Derdini Doğru, Kolay Anlaşılır Bir Dille Aktarmak
Sağlık haberlerini diğer haber türlerinden ayıran kilit iki unsur, temel tıp literatürüne hakimiyet ve halkı doğru, kolay anlaşılır ve en etkin şekilde bilgilendirme kabiliyetidir. Kamu sağlığını ilgilendiren her türlü konu bu alanın kapsamına girmelidir. Bu anlamda haber kaynakları sadece bilim çevreleriyle sınırlı kalmamalı; doğrudan ilgili hastalıklardan mustarip olan hastalar, onların yakınları, bazı kritik hastalıkların tedavisinin geliştirilmesi konusunda çalışan derneklerin örneğin Alzheimer derneği temsilcileri, uluslararası düzlemde ilgili sağlık kuruluşların yetkilileri, kamuda sağlık alanındaki düzenlemeleri gerçekleştiren veya uygulayan yetkililer en önemli paydaşlardır. 

Sağlık Haberciliği, Tıp Bilimi ile Vatandaş Arasında Adeta Bir Köprü Kurmalı
Halkın en rahat anlayacağı, en kolay akılda tutup, kendi yaşamıyla en etkin ve hızlı şekilde bağlantı kurabileceği bir dil kullanılmalı; örneklerle pekiştirilmeli. Sağlık haberciliği, konusu itibariyle halk sağlığıyla birebir temas halinde olan “sosyal” bir alan olduğu için, bu sosyalliğin gazetecilik diline de yansıması gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca terminolojinin çok doğru kullanılması gerekiyor ki insanlar kendi kendilerine yanlış teşhisler koyup, kulaktan dolma tedavilere gitmesinler. Bu anlamda, sağlık haberciliği, tıp bilimi ile vatandaş arasında adeta bir köprü kurmalı; vatandaşın yanında, ama tıp biliminin de diyalog kurabileceği bir mesafede konumlanmalıdır. Sağlık muhabiri, haberlerinde uluslararası etik kuralları da her zaman göz önünde bulundurmalı; ideolojik duruşunu haberlerin içeriğine yansıtmamalı, objektifliğini her daim korumalıdır. 



“Ulusal ve Uluslararası Düzeyde Kendisine Çok Etkin İşleyen, Doğru ve Geniş Bir Çevre Yaratmalı”
İdeal bir sağlık muhabiri, uluslararası tıp literatürüne temel düzeyde hakim olmalı, ulusal ve uluslararası düzeyde kendisine çok etkin işleyen, doğru ve geniş bir çevre yaratmalı, haberlere uluslararası basınla kıyaslamalı bir şekilde eleştirel yaklaşmalı, tek-yanlı okumalardan kaçınmalı, tıp literatürünü günlük ulusal ve uluslararası basından takip etmeli, Dünya Sağlık Örgütü gibi bu alandaki “otorite” kurumlarla yakın temas içerisinde çalışmalı. Ayrıca, sağlık haberlerinin ayrı bir portalda arşivlenmesi ve blogların yanı sıra sosyal medyadan anlık ve etkin paylaşımlarda bulunulması da haberlerin erişim alanını genişletmekte, kayda değer bir sosyal fayda sağlamaktadır. Ayrıca sağlık muhabiri düzenli olarak ulusal ve uluslararası konferansları takip etmeli, katılabildiklerine katılmalı, bu konferansların çıktılarından da halkı en kompakt ve anlaşılır, akılda kalıcı şekilde bilgilendirmelidir. 

“Kurumların Siyasi Düzlemde Olası İdeolojik Tavır Alışlardan Bağımsız Olarak, Sağlık Temalı Haberlerde Objektifliğini Her Daim Korumalı” 
Sağlık muhabiri, çalıştığı kurumlarla profesyonel ve objektif bir şekilde ilişki kurmalı; kurumların etik değerlerine saygı duymalı. Ayrıca, kurumların son dönemde tıp alanındaki açılımlarını yakından takip edip, bunu haberine de yansıtmalı. Kurumların siyasi düzlemde olası ideolojik tavır alışlarından bağımsız olarak, sağlık temalı haberlerde objektifliğini her daim korumalı, yalpalamamalı. Ayrıca, bir alanda tek kurumla röportajla da kendisini sınırlandırmayıp, bazen o kurumların rakipleriyle de röportaj yapıp, sağlık alanında rekabetin önünü kendi haberleriyle de açabilmeli. Ayrıca, sağlık muhabirinin haber yapma özgürlüğüne dair hiçbir sınırlandırma getirilmeyecek şekilde önceden çalışma prensipleri ortaya konmalıdır. Keza sağlık muhabiri zaman zaman sağlık alanında işlemeyen, gözden kaçan mekanizmaları da ortaya çıkaracağı için, hiçbir kurum tarafından kendisine ket vurulmamasını sağlayacak bir tutum sergilemeli, ilkelerini bu şekilde objektiflik lehine ortaya koymalıdır.

“Sağlık Türkiye’de Çok Uzun Süreler Elitlerin Elindeki Bir Ayrıcalık Olarak Görüldü”
Sağlık haberinde halkın en bilgisiz kesiminden en elit kesimine dek herkesin ortak bir paydada anlayabileceği bir dil, bir manşet ve anlatım yapısı kullanılmalı. Hastalıkların Latince isimleri elbette verilmeli; ancak hemen akabinde bu hastalıkların halk arasında bilinen şekline örneklemeler düzeyinde yer verilmeli; sağlık haberciliğini tabir-i caizse “sırça köşkünden” halk arasına indirebilmeli. Ben bu ilkeye haberlerimde birincil öncelik veriyorum. Kızamık alanındaki vaka artışlarıyla ilgili hazırladığım bir haberde bile, kızamık hastalığının ne olduğu, mikrobun havada ne kadar süre asılı kalabildiği, nasıl yayıldığı gibi temel bilgileri vermeden, konunun ayrıntılarına boğulmuyorum. Şunu unutmayalım ki, sağlık Türkiye’de çok uzun süreler elitlerin elindeki bir ayrıcalık olarak görüldü; insanlar çoğu zaman kanser olduklarını son anda öğrendiler, mamografi çektirmek bile bir aylık maaşlarını feda etmek anlamına gelebildiği için çoğu zaman, halk sağlık ve sağlık haberciliğine “elitlerin tekelinde bir alan” olarak görüp, soğuk davrandı. İşte bu soğukluğu gidermek için şu anda sağlık haberciliğine çok iş düşüyor. Örneğin halka, artık gezici mamografi araçlarının olduğu, kanser tedavilerinin SGK kapsamında bulunduğu gibi bilgileri de, ilgili haberlerde sistematik olarak aktarmak, çok önemli bir sorumluluktur. 



Her Sağlık Programının, Alanında Bilgi Sahibi Uzman Editörleri Olmalı
Sağlık programlarının yayın kuşağı saati gereği daha ziyade ev hanımlarına ve yaşlı nesillere hitap etmesinden dolayı, seçilen konular da halkı yakından ilgilendiren konular olmalı. Sadece anne, kadın sağlığı veya geriyatri alanı değil, çocuk sağlığı, erkek hastalıkları gibi alanlar da kapsanmalı ki, izleyiciler anlatılanları kendi aileleri ve yakın çevreleriyle ilişkilendirebilsinler. Konuklar, magazinsel ve zaman zaman tıp alanındaki başarıları sorgulanan, hatta zaman zaman kamu davası konusu olabilmiş kişiler olmamalı. Keza bazen magazinsel şekilde “hap” bilgiler, halkın daha çok aklında kalmakta ve yine kulaktan dolma tedavilerle kendilerini iyileştirmeye çalışabilmektedirler. Dolayısıyla, mutlaka üniversite öğretim üyelerinin ve tıp doktorlarının yanı sıra, bilgilerin kıyaslamalı olarak teyit edilebileceği diğer sektör temsilcileri örneğin ilgili hastalık konusunda çalışan bir STK temsilcisi ve o hastalıktan mustarip kişiler de yer almalıdır. Ayrıca, her sağlık programının, alanında bilgi sahibi uzman editörleri olmalıdır ki programlara üçüncü bir göz olarak bakabilsin, kaliteyi artırmak üzere gayret sarf etsin. 

“Bloglar, Muhabirlerin Haberlerinin Arşivlenmesi ve İlgili Hastalıklar Hakkındaki Röportaj ve Bilgilere Sistematik Bir Şekilde Erişebilmemiz İçin Bir “Hazine” Adeta”
Sosyal medyanın sağlık haberciliğinin yaygınlaşmasında çok önemli bir kolaylaştırıcı olduğunu düşünüyorum. Daha önce hiç bilmediğimiz hastalıklar, bazı hastalıklardaki yeni tedavi biçimleri, bazen bir sağlık muhabirinin mesajıyla, bazen “retweet”iyle hemen bilgimiz dahiline giriveriyor. Bu konuda, kaynakların objektif olmasına, magazinsel ve asparagas haber sitelerine itibar edilmemesine dikkat edilmelidir. Bloglar da, muhabirlerin haberlerinin arşivlenmesi ve ilgili hastalıklar hakkındaki röportaj ve bilgilere sistematik bir şekilde erişebilmemiz için bir “hazine” adeta. Bu konuda çok fazla blog ne yazık ki yok; geliştirilmesi gereken bir alan olarak görüyorum. Ayrıca bu noktada sağlık kurumları, özel sektör kuruluşları da, çok ziyaret edilen bloglara maddi destek olmalı ve bir şekilde bu girişimleri desteklemelidir. 

Halk Sağlık Haberlerini, Her Zaman Eleştirel Bir Gözle Okumalı
Halk sağlık haberlerini, programları, internetteki yazıları her zaman eleştirel bir gözle okumalı, değerlendirmeli. Günümüzde iletişim ağları bu denli gelişmişken, bir bilgiye saniyeler içerisinde erişim imkanımız varken, ne yazık ki bu ortamı mezenformasyon veya asparagas haberlerle doldurup bazı gizli gündemlerini uygulamak isteyen çok fazla kötücül taraflar da mevcut. İnsan sağlığı bu noktada her şeyden daha değerli olduğu hiçbir zaman unutulmamalı. Kimi internet sitelerinin internet ve sosyal paylaşım siteleri üzerinden siparişlere dayalı, yanlış zayıflama haplarıyla insanların ölümüne sebep veren uygulamalardan kaçınmak gerekiyor. Güvenilecek tek merci, tıp ve bu alanda çalışan saygın sağlık muhabirleri olmalı. Sağlığımızı deneysel uygulamalardan korumalı, konu komşudan duyulan tedavi yöntemlerine kulak asmamalıyız.  



Sağlık Bakanlığı Sağlıkla İlgili Yayınlara Yoğun Denetim Başlattı
Son dönemde Sağlık Bakanlığı sağlıkla ilgili yayınlara yoğun denetim başlattı. Elbette geç kalınmış bir uygulama. Keza bu süreçte birçok kötücül satış sitesinden çok fazla sayıda yanlış, sahte, zararlı ilaç piyasaya sürüldü, insanlar zayıflamak veya saçlarının daha fazla çıkmasını sağlamak gibi masum arzular temelinde kandırıldı. Avrupa Birliği üyesi olmayı bir vizyon olarak benimsemiş, Batılı standartları sağlık alanına getirmek için projeler, yatırımlar yapmakta olan bir ülkede sahte kanser ilaçlarının ortaya çıkarılması gerçekten çok üzücü. Bu denetimi aslında hepimiz yapmalı; karşımıza internet ortamından veya medyada çıkan ve güvenilirliği şüpheli markaları, ilaçları, kimyasalları ilgili Bakanlık yetkililerine şikayet etmeli; denetim mekanizmalarını yerel düzeyde de harekete geçirmeliyiz. Bu şekilde belki birkaç bilinçsiz kişinin de hayatını, sağlığını kurtarmış olduğumuzu düşünmek, bizi daha da motive edecektir. 

Yatay Görseller Her Zaman İçin Dikkati Daha Fazla Topluyor
Bence, yatay görseller her zaman için dikkati daha fazla topluyor; dikey görsellerden kaçınmalı. Çözünürlük, odak noktası, verilen mesaj oldukça iyi vurgulanmalı. Halk ile kişisel bağı kurmak için röportaj yapılan kişiyle birlikte fotoğraf da kullanılması bence önemlidir. 

Emek Hırsızlığıyla Her Kademede Mücadele Edilmeli
Haberlerin altında kaynak belirtilmeli. Hem emeğe saygı, hem de okuyan kişiyi belki de o kaynağa yönlendirmek, alternatif bir yayını tanımasını sağlamak, belki o yayın yabancı bir dildeyse kaynaklarını çeşitlendirmesine yardımcı olmak açısından bence çok gerekli. Özellikle emek hırsızlığıyla her kademede mücadele edilmesi gereken bir çağda, fikri ürünlerin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekiyor. Nice haber görüyoruz ki aslında yabancı bir haber ajansında çıkan bir haberi birkaç “makyaj” değişikliğiyle Türkçeleştirerek altına imzasını atan gazetecilik örnekleri oluyor. Unutmamak gerekir ki, her sağlık haberi, muhabirinin tüm zihnini ortaya koyduğu, enerjisini atfettiği, röportaj için bazen saatlerce uzaktaki bir mesafeye gittiği, kısacası zihni ve fiziksel emek harcadığı bir üründür ve bu ürüne hak ettiği önemi vermek adına kaynak belirtilmesi son derece önemlidir.”



Menekşe Tokyay kimdir?
2005 yılında Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olduktan sonra Jean Monnet Avrupa Komisyonu bursu ile Belçika’da Avrupa Birliği Bölgesel Politikası ve Kalkınma Araştırmaları alanında yüksek lisansı yaptı. Şimdi de Marmara Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsü’nde Çocuk Hakları alanında doktora çalışmasını gerçekleştiriyor. Yani bu alanda tamamen “alaylı” olarak başladı; ama gazetecilik etiği ve uygulamalarında kendini akademik ve pratik olarak sürekli geliştirmeyi hedefliyor ve bu yöndeki çalışmaları da devam ediyor. Avrupa Birliği danışmanlığı bağlamında özel sektörde ve kamuda görevler aldı.

1990’ların ortalarından beri Türkiye ve Balkanlarda yayın yapan önemli bir haber sitesi Southeastern European Times (SETimes.com) ve SES Türkiye haber sitelerinde 3 senedir Türkiye muhabiri. Sağlığın yanı sıra, ekonomi, kültür, sosyal gelişmeler, siyaset ve bölgesel işbirliği alanlarında haberler hazırlamakta. 

Mail: meneksetokyay@gmail.com

Twitter: https://twitter.com/MenekseTK


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge