Ana içeriğe atla

MEME KANSERİNDE HEDEFE YÖNELİK İLAÇ

Hedefe yönelik kanser tedavilerde son gelişmelerin ele alındığı 1. İmmuno Onkoloji Kongresi’ne katılan Marburg Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Direktör Yardımcısı Prof. Dr. Christian Jackisch, “Meme kanserinin, kullanılan yüksek teknolojik ürünler sayesinde ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp kronik bir hastalığa dönüşmesinden bahsetmek, artık iyimserlik değil” dedi. 

14-18 Mayıs tarihlerinde Antalya’da yapılan 1. İmmuno Onkoloji Kongresi’nde meme kanserinde hedefe yönelik tedavilerle ilgili son gelişmeler ele alınıyor. Toplantıya katılan Marburg Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Direktör Yardımcısı Prof. Dr. Christian Jackisch,  bu alandaki çalışmaları hakkında bilgi verdi. 
Meme kanseri dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kadınlarda en sık görülen kanser türü. Türkiye'de her yıl yaklaşık 20 bin kadın meme kanserine yakalanıyor. 

Meme Kanserinde İlk Hedefe Yönelik İlaç
Meme kanseri tedavisinde önceleri klasik kemoterapi ilaçları dışında tedavi seçeneği yoktu, artık günümüzde yeni ve daha etkin kemoterapi ilaçları, hormonal tedavi ilaçları ve hedefe yönelik ilaçlar  kullanılmaktadır. Meme kanserinde her dört hastanın birinde pozitif olan HER2 proteininin bu anlamda çok önemli bir hedef olduğunu belirten  Prof. Dr. Jackisch, “Trastuzumab etkin maddeli ürün, HER2 proteini pozitif meme kanserli hastalarda dünyada ruhsatlandırılan ve kullanılan ilk hedefe yönelik ilaçtır. Hem erken hem de ileri evre hastalığı olanlarda kemoterapi veya hormonoterapi ilaçlarıyla birlikte standart tedavi olarak kullanılmaktadır. Aynı grup hastalarda ilaçlardaki gelişmeler rekabetin kızışmasına, daha farklı ve etkinlikte alternatiflerin çıkmasına yol açıyor. Trastuzumab dışında, Ado-trastuzumab emtansine, Pertuzumab ve Lapatinib gibi tedavi şansını daha da arttıran yeni ürünler FDA ve EMA onay süreçlerine girmekte ve birçok ülkede kullanılmaya başlanmakta” dedi.

Prof. Dr. Jackisch, meme kanserinin, kullanılan yüksek teknolojik ürünler sayesinde ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp kronik bir hastalığa dönüşmesinden bahsetmek artık iyimserlik olmadığını söyledi.  

Prof. Christian Jackisch kimdir?
Prof. Jackisch, Almanya Münster Üniversitesi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum alanında Ulusal Yeterlilik Sertifikasını almıştır. Ardından ABD, Baltimore’da Johns Hopkins Tıp Fakültesinde doktora sonrası eğitim almıştır. Bu eğitimin ardından Münster Üniversitesi’nde kıdemli stajyer doktor ve uzman doktor olarak çalışmıştır. Daha sonra Marburg Üniversitesi’nde Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalına geçerek Direktör Yardımcısı olmuştur.
Prof. Jackisch meme ve yumurtalık kanseri üzerine 30’dan fazla klinik araştırmada yardımcı araştırmacı olarak yer almıştır. Ulusal ve uluslararası dergilerde 119 orijinal makalesi yayımlanmış, 25 kitap için bölümler yazmış ve dünyanın dört bir yanında 500’den fazla sunum yapmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge