Ana içeriğe atla

ROMATİZMAL HASTALIKLARA KLİNİK PİLATES DESTEĞİ

Bilişsel Egzersiz Terapi Yöntemi kitabının yazarı Prof. Dr. Edibe Ünal, geliştirdiği teknik ile ilgili, “Biyopsikososyal modele uygun, romatizmal hastalarla birlikte oluşturulan,  bütüncül yaklaşım içeren inovatif bir tekniktir” dedi. 

Erişkin ve çocuk romatizmal hastalıklar ülkemiz koşullarında oldukça önemli bir hastalık grubu. Kronik ağrıya eşlik eden kas-iskelet tutulumları yanı sıra, iç organ tutulumları ile de yaşam kalitesini oldukça etkileyen geniş kapsamlı hastalıklar grubu. 

Prof. Dr. Edibe Ünal, Bilişsel Egzersiz Terapi Yöntemi  (BETY) kitabı ile ilgili soruları yanıtladı.

BETY nedir? 
Bilişsel egzersiz terapi yaklaşımı olarak açıkladığımız, biyopsikososyal modele uygun bir tekniğin kısaltılmış ifadesidir. Biyopsikososyal model tanımı 1970’li yıllardan sonra gündeme gelmeye başlamıştır. Bu modelde insanın felsefedeki tanımı dikkate alınır, yani insan biyopsikososyal bir varlıktır. Dolayısıyla tedavileri de biyolojik, psikolojik ve sosyolojik kapsamlı olmalıdır. BETY, bir fizyoterapist tarafından geliştirilen, biyopsikososyal modele uygun, romatizmal hastalarla birlikte oluşturulan,  bütüncül yaklaşım içeren inovatif bir tekniktir. Türkiye ve Dünya’da ilktir. Tekniğin içinde klinik pilates egzersizleri ana egzersiz modeli olarak kullanılır. Ağrı yönetimi, duygu-durum bilgi yönetimi, akıl-beden bilgi yönetimi bir seansın içinde bütünleştirilir. Dans terapi, sağladığı otantik hareket ile duygu-durum, ağrı, spazm kısırdöngüsünü kırmak için seansa ilave edilir. Amaç, bedenin kontrolünü öğretmek ve buradan hastalığa değişim için bir fırsat gözü ile bakma anlayışını, hayatın kontrolünde kullanmaktır. Bir başka deyişle “bedenini somut olarak yöneten bir zihin, hayatını da soyut olarak yönetebilir” bilgisi ile bilişsel açıdan desteklenir. Bilişsel yeniden yapılandırma esastır.

Kitapta hangi hastalıklar ele alınıyor?
Kitapta romatizmal hastalıklardan bahsediyoruz. Erişkin ve çocuk romatizmal hastalıklar ülkemiz koşullarında oldukça önemli bir hastalık grubu. Kronik ağrıya eşlik eden kas-iskelet tutulumları yanı sıra, iç organ tutulumları ile de yaşam kalitesini oldukça etkileyen geniş kapsamlı hastalıklar grubu. 
Bu geniş yelpazede fizyoterapist, egzersiz yaklaşımları ile fonksiyonelliğin sürdürülmesinde ve yaşam kalitesinin artırtılmasında oldukça önemli bir göreve sahip.

Bu yöntemi nasıl geliştirdiniz?
Açıkçası hastalarla çok baş başa kalmakla diyebilirim. Çoğu zaman öğle yemeklerimi, hafta sonu tiyatro, sinema aktivitelerimi ve kitap belirleyip okuyup yorum yapma çalışmalarımızı hep birlikte yaptık.

2004 yılında bir hastayla başladığım romatolojik rehabilitasyon serüvenim, 2014 yılına ulaştığında BETY doğmuştu. 2004-2008 yılları arasında Londra’da klinik pilates egzersizleri ile ilgili eğitimlere başladım ve yine İngiltere’de aynı yıllarda farklı kliniklerde romatolojik rehabilitasyon alanında gözlemlerde bulundum. Bu yıllar içinde de Hacettepe Üniversitesi Romatoloji Bilimdalı’nda hasta görmeye başladım. Bireysel ve grup egzersizleri şeklinde klinik pilates egzersizleri uyguluyordum. Ancak ağrı ile baş etmede başarılı olamıyordum. Elektroterapi ya da manuel terapi teknikleri kullansam da işe yaramıyordu. Hastalarla, seans sonrası çaylı sohbetlerimiz sırasında bu geribildirimler veriyor ve ağrılarının tam geçmediğini söylüyorlardı. Ağrı yönetimi alanında bilgi birikimimi artırdım. Duygu durum ve ağrı arasındaki ilişkiyi, kaygılı durumlarda santral sensitizasyon denilen fizyolojik mekanizmanın kronik ağrıda etkin olduğunu hastalarımla paylaştım. Duygu durum farkındalığı için seanslara dans terapi ekledim. Seansın farklı yerlerinde kullandım. Hastalarımın tercih ettiği kısmı belirledik ve dans terapi ayrılmaz bir parçamız oldu.

Klinik pilates egzersizleri sırasında, o hafta için her bir hastanın belirlediği olumlu ve olumsuz farkındalıklarımızı, cümlelerle ifade ettik. Bedenimizin değerini vurguladık. Hastalığın bedenimizin değerini anlamamız için bir aracı olduğunu belirten bir bilişsel yapılanmaya gittik. Hastalarım artık ağrıdan değil, ağrıyı yönetmekten bahsediyorlardı. Egzersiz alışkanlığı kazanmışlardı. Hastalıklarının iyileşme sorumluluğunu almışlardı. Tekniği isimlendirdik. Kendimize BETY grubu dedik. Bir gün hastalarım dediler ki; “Kitap yazın hocam, herkes öğrensin”  ve asistanlarımla ve Türkiye’de romatolojik rehabilitasyon alanında emek veren öğrencilerimle toplandık. Kitabımızı çıkardık. Kitapta hastalarımızın da bölümü var. Resim ve mektuplarıyla bizimle iyileşme yolculuklarını paylaştılar.
BETY ülkemizde romatolojik rehabilitasyon alanında yazılan ilk kitap, aynı zamanda özgün bir tekniği anlatıyor. Yılların emeğinin karşılığını aldık.


Aşk konusu bu yöntemde geçiyor. Peki nasıl ve neden?
İnflamasyon ve egzersiz alışkanlığı arasında akılda kalıcı bir metafor yapmak istedim. Hastalarıma seanslarda  anlatırken de aşkı , “hayata duyulan coşku” olarak tanımlıyordum. Oysa, hastalanınca enerji düşer, özellikle romatizmal hastaların, çoğu anemik olduğu için yorgunluk şikayetleri vardır. Hastalığı da iradeli bir şekilde ölünceye kadar bedenimizde yaşayan bir durum olarak gösterirdim. Egzersiz, inflamasyonun ve hastalıkların semptomlarının azaltılmasında çok önemli bir yere sahip olmasına rağmen; hasta aynı iradede egzersiz alışkanlığı kazanmakta her zaman güçlük çeker. Egzersiz alışkanlığı için, egzersiz ve inflamasyon arasında bir aşk ilişkisi düşünmelerinin kolay anlaşılır olacağını düşündüm. Aşkı tanımayan, bilmeyen yoktur. En azından filmlerden. Karşılık bulan aşklar, tutarlı ve coşkulu olurlar. Birbirlerinden ayrılmak istemezler. Zaten burada aşkın  inflamasyon tarafı sadakatli, çünkü kronik hastalıklar ömür boyu. Sadakatli aşık bulmak da zor. O halde hasta şanslı. Aşklarda birinin mutluluğu, diğerinin; üzüntüsü, diğerinin üzüntüsüdür ve gönül alırlar, empati yaparlar. Kitapta üçüncü konuda bu metafor uzunca anlatıldı. Sonuç olarak, hastalarım, hastalıklarıyla aşk yaşıyorlar. Egzersiz alışkanlıkları öyle güzel gelişti ki, aşk metaforunun işe yaradığının göstergesi. Öyle ya, bu devirde sadakatli aşık bulmak da zor. O halde hastalar çok şanslı. Bu aşk sayesinde bedenlerine ve hayatlarına önem vermekten vazgeçemiyorlar. Onlar da iyileşme yolculuğunda sadakati öğreniyorlar.

Dans terapisi nedir?
Dans terapi; otantik, yani doğal vücut hareketlerinin ortaya çıkarıldığı bedensel hareketler yanında, duygusal farkındalığa yönelik drama egzersizlerinden oluşur. BETY gelişirken, Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde değerli hocalarımın iki yıl klinik psikoloji lisans derslerine devam ettim, ayrıca İstanbul’da değerli bir psikolog hocamın verdiği dans terapi eğitimini tamamladım. Öğrendiklerimi klinik pilates ve ağrı yönetimi bilgilerimle birleştirerek BETY’de inovasyon yaptım. Klinik pilates egzersizlerine geçmeden önce ağrı yönetimi ve duygusal farkındalık için kullanıyorum. Seansın sonunda da drama yapıyoruz. Bu şekilde, hem kas spazmımız gideriliyor hem de duygusal gevşeme sağlıyoruz. Bütüncül bir yaklaşım yapmış oluyoruz. Hastalar dans terapiyi çok seviyor.

Başarı oranlarınız nedir?
Farklı karşılanabilir ama, romatizmalı bir hasta için ilk seansın sonunda problemini çözüyoruz. Hastanın güvenini kazanıyoruz. Hastayla ortak amaçlı olmak ve daha ilk seansta şikayetini gidermek amacımız. Sonraki seanslarda fonksiyonel kazanımı pekiştiriyoruz. 10 yıldır, haftada üç gün düzenli egzersiz gruplarımızın olması, hastaların düzenli bir adresi olmasına, bölümümüze de aidiyet geliştirmelerine sebep oldu. Sahiplenildiklerini hissetmek onlara güven veriyor.

Kitap kimlere yönelik, hastalar için bölümlerde önerilen hareketler yapılabilir mi?
Kitap, fizyoterapistlere, fizyoterapi öğrencilerine, romatizma hastalarına ve egzersiz ihtiyacı belirleme konusunda farkındalık amaçlı romatizmal hastalıklarla uğraşan hekim arkadaşlara yönelik tasarlandı.

Terapide bu yöntemi kullanan başka klinik var mı? 
Hayır, ancak BETY eğitimleri ile fizyoterapistlere ulaşabiliyoruz. Yakın zamanda tez konusu olarak BETY seçen arkadaşlarımız var. Bİyopsikososyal model olarak yaygınlaşacağını düşünüyoruz. Sağlık için bütüncül yaklaşımlar şart.

Kitabınızı yazmanızdaki etken nedir?
Romatizmalı hastalar üzerinde yarattığımız olumlu etkiyi ve iyileşme bilincini daha geniş gruplara iletmek istedik. Bu alanda Türkçe yazılmış, içinde egzersiz önerileri olan bir kaynak eksikliği vardı. Meslektaşlarımızın romatolojik rehabilitasyon alanına ilgi göstermelerinin sağlanmasında bu tarz kaynaklara çok ihtiyaç duyulmakta. Ayrıca bu kaynak, 10 yıllık tecrübenin ürünü ve hasta destekli olarak ortaya çıkması nedeniyle oldukça değerli.


Okurlarınıza iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
BETY kitabı her türlü eklem problemine ait egzersiz önerilerini içeriyor, bu nedenle her evde mutlaka bulunmalı. 

Mutlaka herkesin okuması gereken kitap, müzik ve film sizce hangisi? 
Irvın Yallom, Doğan Cüceloğlu, Osho’nun kitaplarını öneriyorum. “Vadideki Zambak”, “Kolera Günlerinde Aşk”, “Kürk Mantolu Madonna”  roman olarak önerebileceğim kitaplar. Ayrıca şunu da eklemek isterim ki, “Küçük Prens”  değer felsefesini benimsememde çok önemli bir yere sahiptir. Genel olarak bu kitaplarda duyguların düşüncelere yolculuğunu ve davranışların nasıl oluştuğunu fark ettim. Ve sevginin iyileştirici gücünü…
 “Amelie” filmi ve film müziklerinden çok keyif alıyorum.

Sağlık haberciliği üzerine düşüncelerinizi öğrenebilir miyim? Sağlık haberlerinde nelere dikkat ediyorsunuz?
Sağlık haberciliği sağlık alanında doğru bilgiye ulaşmanın gerekliği çerçevesinde yapılırsa inanılmaz önemli bir iletişim alanı. Bu gün insanlar, sağlık program veya yayınları ile hayatlarına yön vermekteler. Bu nedenle doğru bilgi çok değerli. Sağlık haberciliği sadece topluma değil, aynı zamanda sağlık çalışanlarına da farkındalık sunma ve öncülük etme misyonunu taşımalıdır. Bence sağlık haberciliği, en doğru bilgiyi, en anlaşılır şekilde ve kolayca hedef kitlesine ulaştırılması durumudur. Size de bu vesile ile teşekkür etmek isterim. 

Sağlıklı iletişiminin olmazsa olmazı size göre nedir?
Tek cümleyle “empatik yaklaşım”  diyebilirim. Bunu açıklayacak olursak, problemi açıkça ortaya koyma, etkili dinleme, kendini diğerinin yerine koyma ve çözüme odaklanma diye tarif edebiliriz.

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Hacettepe Üniversitesindeki fizyoterapi eğitimimi tamamladıktan sonra aynı bölümde Romatolojik Rehabilitasyon Ünitesini kurdum. 10 yıldır bu alanda özelleşerek çalışmalarımı sürdürmekteyim. Psikolojik ve felsefe hep ilgi alanım olmuştur. Mesleki eğitimimin yanı sıra profesörlüğümün 4. Yılında 2 yıl süre ile Klinik Psikoloji alanında da Lisans tamamlama derslerine devam etme  imkanı buldum. Bu eğitim, BETY’nin psikososyal tarafının gelişmesinde çok faydalı oldu. Yukarda da belirttiğim gibi aşkı hayata duyulan coşku olarak tanımlıyorum ve hayatın her anına coşku ile bakıyorum. Bu da yaşamdan keyif alamama, enerjimin yüksek olmasına ve bu enerjiyi hastalarıma ve öğrencilerime yansıtmama neden oluyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge