Ana içeriğe atla

BASIN DANIŞMANLARI KAÇA AYRILIR?

Bütün gün toplantılara katıldım, özellikle son röportaj için gittiğim hastanenin koridorlarında hastaları gördükçe içim acıdı. Havasız koridorlardan geçerken nefesimi tuttum, gözlerimi kaçırdım hastalardan. Röportajı yaptığımız hocanın odasını bulduğumda derin bir nefes aldım.  Bilimselliğin dışında insani konuları da konuştuk. Sohbet bitince yine aynı koridorlardan geçerek ofise döndüm. Yorgunluğun dışında konuşulanları düşünüyordum, gözlemlediklerimi aklımda karşılaştırıyordum ki  telefon çaldı  bir basın danışmanıydı karşımdaki. Nasılsınız, iyi misiniz faslından sonra “Esra Hanım, az önce size bir mail gönderdim, elinize ulaştı mı? Yayınınızda kullanırsanız çok seviniriz” dedi. “Henüz incelemedim, okuyucu kitlemize uygun olup olmamasına göre karar verir ve size bilgi veririm” dedikten sonra konuşma bitti. Bu aralamalar sıklaştıkça ve tanıştıkça iletişim güçleniyor. 

Zamanla, tecrübeyle basın danışmanlarını öğreniyorsunuz. Deneyimlerimden yola çıkarak üç farklı grupta basın danışmanı olduğunu söyleyebilirim.

İlk grupta yer alanlar, profesyonellerdir ve sadece gazetecinin çalıştığı kuruma bakar. Yani sizin kim ya da ne olduğunuz önemli değildir. Onun bültenlerini, özel haberlerini yayınlamanız ve toplantılarına katılmanız önemlidir. İşini yaparsanız sizden iyisi, yapmazsanız da sizden kötüsü yoktur. Size sorun yaşatsalar bile, her zaman kendileri haklıdır. İşleri bitince de arkalarına bile bakmazlar, hatta işlerine gelmezse tanımazlar bile. 

İkinci grup basın danışmanları,  profesyonelliğinin dışında birde “gazeteciyi kukla gibi oynatabiliyor muyum?” diye bakar. Eğer kuklası olmazsanız sizi tanımaz.  Bunlar sadece konumu olan gazetecilerin dostudur. Onun dışındaki gazetecilerle konuşmaz. O gazeteciler işten ayrıldığı anda arkadaşlığı biter ya da o gazeteciyi iyi bir yere gelmesi için destekler ve kendi baskısı altına alır. Sizin etik olup olmamanız önemli değildir, onun için önemli olan işini yapıp yapmadığınızdır. Hatta etikseniz, sizi demoralize etmek için elinden geleni yapar. 

Üçüncü grup basın danışmanlarına gelince, bunlar sizin nerede çalıştığınızdan çok kaleminize önem verir. Siz nasıl gazetecisiniz? Etik misiniz? Herkes ile görüşür ancak başarılı gazetecilerin ayrımını çok iyi yapar. İşten ayrılsanız da ayrılmasanız da yanınızdadır. İşinin yanında insani özelliklerini sonuna kadar hissettirir. Önemli olan işin değil, sensin demekten öte yaşatır. 

Aslında basın danışmanlarının önem vermesi gereken husus, kalemleri güçlü gazetecilerdir. Bu durum çalıştıkları hekim ve bilim insanlarının da bilinçli davranmamasından da kaynaklanır. Önemli olan haberin uzman gazeteciler tarafından yapılmasıdır.

Basın toplantılarındaki kuru kalabalık ya da haber yazmaktan bir haber kişilerin olması, o basın danışmanını başarılı yapmaz!

Bununla ilgili dikkat edilecek hususlara daha sonra değineceğim. 
Basın danışmanlarını bizlerde zamanla daha iyi tanıyoruz. Bazıları iyi ki var derken bazılarının maillerini okumadan siliyoruz. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge