Ana içeriğe atla

ÖRNEK OLMAK GEREKİR ÖRDEK DEĞİL!

Çocukken, çok çalışan bir öğrenci değildim. Hatta çalışmak yerine, çantayı fırlatıp, üstümü değiştirip yemeği aceleyle yedikten sonra oyun kaçmasın diye soluğu sokakta alırdım. Parkımız vardı, iki salıncaklı bir parktı. Arkadaşlarımla orada soluğu almakla kalmaz, tüm sokakları dolaşırdık. Hatta zillere basıp kaçan çocuklardandım ben. Yaramazlıklarımızın arasında, telefonla arayıp ki o zamanlar daha yeni yeni evlerde telefonlar yer alıyordu. Arayıp, teyzeeee diye abuk sabuk konuşur sonrada dakikalarca gülerdik. Evet biraz yaramazlık yapmışlığım vardır. 

Bisikletimle sokak sokak gezerdim. Hatta annemlerle bir yere giderken, şurada şu var diye ben söylerdim. Annem tek kaşı kalkmış şekilde, “sen nereden biliyorsun” diye sorardı. Ne bilsin, ağaçlara tırmanıp, sokak sokak dolaşıp etrafı keşfetme merakımı. Çocukluk anılarım çok maceralıdır benim. Farklı yazılarda anlatırım. Dergi, televizyon ve gazete kurmuşluğumuz var. O zamanlardan geliyor bu medya meraklarım… 

Çocukluk dönemimde sevmediğim yer okuldu. Hele öğretmenlerimi pek sevmezdim. İlkokulda zorlu bir süreç yaşayınca da sonraki öğretmenleri de sevmiyor insan. Hal böyle olunca, bir öğretmene kızıp bir sene dersime geldiği halde konuşmamışlığım vardır. Dersi nasıl anladım derseniz, aynı branştan başka bir hocaya sorardım anlamadıklarımı. Öğretmen önce öğretmen gibi davranmalı. 

Öğretmen örnek insan olmalı. Öğrenciye nasıl yaklaşacağını bilmeli. Biri yanlış davrandığında da tüm öğretmenlerden acısını çıkartıyor insan. Tabii tüm eğitim sürecim böyle geçmedi, çok sevdiğim değer verdiğim öğretmenlerim oldu ki, bir Türkçe öğretmenim benim hayatımda kırılma noktası oldu. Kendisi öğretmenliğin yanında hukuk okuyordu. Herkese aynı şekilde yaklaşırdı, ancak benim tedirgin olduğum yönlerimin üzerinde dururdu. Ben panikledikçe daha da çok uğraştı benimle, hatta topluluk  karşısında konuşmaktan çekindikçe daha çok konuştururdu. Başta “bu nedir, neden benimle uğraşıyor” derken zamanla bana yaptığı iyiliği anladım. Hatta sınavlarda notum istediğim gibi olmayınca, beni çağırıp kağıdımı inceleyip hatalarımı göstermiştir. O hocam benim için çok çok özeldir. Her daim de öyle kalacaktır. 

Birde İngilizce öğretmenim vardı, “sen hayalimdeki öğrencimsin” derdi. Dil öğrenmeye meraklı olup, sınavlarından hep en yüksek notları alıp, çatır çatır İngilizce konuşuyordum. “Dil alanında eğitim almalısın” diyordu, ben sayısalca oldum. 

Öğretmenlerimle güzel diyaloglarım olmuştur, fizik dersinde uzay, evren, kara delik konusunda saatlerce tartışmışlığım olurdu. Tabii fizik öğretmeni değişince de baktım bilmiyor konuları. En iyi bildiğim ve benim için basit olan fizik sorularını hocaya sorar dersi kaynatırdım, hoca ders boyunca soruyu çözmeye çalışırdı. Öyle de kötü huylarım vardı. 
Üniversite yıllarımda öğretmenlik alanında okuyanları gördüğümde “Bunlar mı öğretmen olacak?” derdim. Yaptıkları bazı davranışları görünce, “Bunlar mı yetiştirecek bizim gelecek nesillerimizi?” diye üzülürdüm. 

Zaman ilerledi, şimdi internette öğretmenlerin paylaşımlarını görünce ne derece şaşırdığımı tarif edemem. Öğretmen demek için bin şahit gerek diyeceğim bir tavır sergileniyor. Öğretmenlik garanti meslek, tatilleri de var algısında rehavetle, ders anlattım bitse de gitsek modunda bir kesim var. Öğretmenlik öğretirken öğrenmek, kendini geliştirmek ve öğrencilerine örnek olmayı gerektirir. Sürekli selfie çekip, sevgililerine gönderme yapmak ya da sorumsuzca davranmak değildir. Öğretmen değil, konuşmaya tenezzül etmeyeceğim kişilere mi çocuklar emanet ediliyor. 

Milli Eğitim Bakanlığı, buna ne zaman müdahale edecek. Yıllardır sağlık camiasının içerisindeyim, sağlık çalışanlarına getirilen şartlar neden öğretmenlere getirilmiyor?
En basit tavsiyelerim:
Dersi veririm biter düşüncesi yerine performans sistemi gelmeli
Tatil günlerini hesaplamak yerine üretmeleri gerekmeli
Kafalarda garanti meslek algısı yerine, gelişen meslek olmalı
Sosyal medyada hal ve hareketlerine dikkat etmeliler. 
Meslekten men gelmeli. 

Sağlık camiası daha çok üretelim diye hayıflanırken, tatil günleri diye halay çeken öğretmenleri görmek çok vahim! 

Sosyal medya ilerleyen dönemlerde insanların karakterlerini daha da ortaya koyacak. Takip ettiğiniz kişiler sizin bilinç altınızı ortaya kokuyor, yazdıklarınız ve paylaştıklarınızla nasıl bir insan olduğunuzu farkında olmadan gösteriyorsunuz. 

İş hayatında ve işe alımlarda sosyal medyalarınız detaylı şekilde inceleniyor. Bir zahmet okullar da öğretmenlerini incelesin. Özel ve devlet okulları tamamı bu kapsamda daha profesyonelce hareket etmeli. Örnek olacak bir mesleğin mensuplarının havuzlarda oyuncak niyetine kullandıkları sarı ördek durumuna düşmemeleri için yapılmalı. 

Her mesleğin mensuplarının farklı sorumluluğu vardır. Bu meslek mensupları da gereğini yerine getirmek zorundadır. Gelecek nesillerimizin sağlıklı, üreten ve sorgulayan şekilde düşünmesi için bir gazetecinin gözlemlerini yazması gerektiğini hissettim. 

Dilerim bilinçli, kaliteli ve üreten gerçek öğretmenler bu sorumluluklarını yerine getirmelerinin yanında, sözde öğretmenlerden kurtulmak için adım atarlar… 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge