Ana içeriğe atla

Hediye mutluluğun anahtarı mı?

Çocukluğumda kitaplarımı alır camın kenarına geçer, saatlerce kitap okurdum. Kitaplarla başka dünyalara giderdim, benim için en güzel hediyeydi kitap. O nedenle sevdiklerime hep kitap hediye ederdim. 

Genelde her yazar okunmaya değer gelir, kaleme alınmış bilgiler ve düşünceler, emek ve zaman harcanmışsa mutlaka içerisinde öğrenilecek bir şeyleri barındırır diye düşünürüm. Okuduğum her kitaptan, “Mutlaka alacağım dersler vardır, bakış açımı nasıl genişletirim?” diye düşünürüm. Bu nedenle de aynı anda çok sayıda kitap okur, her kitabın kenarlarını çizer, notlar alır ve ayraçlarla ayırırım. 

Son dönemlerde okuduğum kitaplar arasında iletişime yönelik olanlar ağırlık kazanmaya başladı. Gazetecilik, nörobilim ve psikoloji üzerine ne bulsam alıyorum ve tabiri caizse suyunu çıkartarak okuyorum. İşte bu süreçte bazı kitapları okurken dikkatimi çeken bir konu, hediyenin ilişkileri güçlendirici etkisi oldu. Hediyeler sevdiklerimizi mutlu etmenin ötesinde, arada güçlü bir bağ kurulmasını da sağlıyor. Yani birine alacağınız hediye o kişiyi size bağlıyor. Çünkü hediyenizi her gördüğünde, aklına siz geliyorsunuz. Bu nedenle artık kitap hediyelerimin yanına farklı seçenekler de eklemeye başladım. 

Mutluluk Çanları Ne Zaman Çalar?
Okuduğumda şaşırdığım ve ne güzel bir duygudur paylaşmak dediğim bir bilimsel araştırmadan söz edeceğim. Mutluluk üzerine araştırma yapan Sonja Lyubomirsky, bir grup katılımcıya 6 hafta boyunca haftada 5 kez maddi olmayan nezaket davranışı göstermelerini istemiş. Bunlar teşekkür notu yazmak, yardım etmek gibi basit şeyler... Bazı katılımcılar beşini bir günde yaparken, bazıları ise her gün bir tane yapmış. Hepsini aynı gün yapanların, günlere bölenlere oranla yüzde 40 daha fazla olduğu görülmüş. Mark Twain’in dediği gibi, “Nezaket öyle bir dildir ki onu sağır olan da duyar, kör olan da görür.” Yani karşınızdakine minik bir not yazmak, güzel bir kahvaltı hazırlamak, yürüyüş yapmak, zaman ayırmak ve bunları yaparken içinizden gelerek ve nezaketle yaptığınızda mutluluk çanları çalacaktır. 

Nezaket ile Hediye Birleştirilir mi?
Farklı hediye seçenekleri içerisinde “Ayna hediye etmenin manası ne olabilir?” diye düşündüm. Araştırdığımda da “Senden daha güzel bir hediye bulamadım” anlamına geldiğini gördüm. 

Biriyle aranızdaki iletişimin güçlenmesi için birlikte yapılan ortak işler, gezmek, film izlemek, yemek yapmak, kısaca birlikte yapılan her şey sevginin gücünü artırırken, özellikle birlikte olduğunuzda aldığınız her obje sizi o güne götürüyor. Koku hafızasının yaptığı etkinin başka bir versiyonu aslında. 

Sevdiklerinize aldığınız her hediye onlarla duygusal bağ kurmanızı, o hediyeyi verdiğiniz anı tekrar yaşamanızı sağlar. Sevdiğiniz birinin hediye ettiği kupa ile kahve içtiğinizde, aldığınız keyif ve mutluluk artacaktır. Mutluluk anılarda onlar da hediyeler mi saklı dersiniz?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge