Ana içeriğe atla

ASTROLOJİ SAĞLIĞINIZI ANLATIR MI?

Günlük burç yorumlarında sağlığınızla ilgili öneriler yapılabiliyor. Bu öneriler hayatımızla ilgili pek çok konuyu içerebiliyor.  Peki bunlar ne derece güvenilir?

Hayatını astrolojiye göre yönlendiren insanlar var. Özel hayatından sağlığa, iş hayatından geleceğine dair pek çok konuda yapılan burç yorumlarını ciddiye alarak, yaşamlarını şekillendirebiliyorlar. Yapılan yorumların doğru olup olmadığı konusunda akıllarda soru işaretleri oluşuyor.  Uzun yıllar süren araştırmaları sonunda Astrolojinin Bilimle İmtihanı isimli kitap çıkartan Tevfik Uyar ile astroloji hakkında konuştuk.

Astroloji nedir?
Astroloji ilk çağ insanlarının gökyüzünü anlama çabasının sonucunda ortaya çıkan bir kehanet sistemidir. Ne var ki bir yanlış anlama sonucudur ve ne yazık ki günümüze kadar varlığını sürdürdüğü gibi, günümüz iletişim olanaklarıyla birlikte bir endüstriye dönüşmüş, tipik bir sözdebilimdir. Yani kendini bir bilimmiş gibi sunan, öyle algılanan, ancak bilimin yöntemlerini kullanmadığı gibi, doğanın işleyişine yönelik müspet bilgilerimizle çelişen, antik çağdan kalma bir disiplindir. 

Yanlış anlama derken? Gerçekten bir zemini var mı? Ve yanlış mı anlaşıldı?
Şöyle söyleyeyim: Bildiğimiz üzere gökyüzünde bir düzen vardır. Elbette bu düzen atalarımızın dikkatini çekti ve gökyüzünü gözlemlemeye başladılar. Belli bir süre sonra oradaki düzenle yerde olup bitenler arasında bir bağlantı olduğunu fark ettiler. 

Sözgelimi güneşin izlediği ekliptik çemberinde (bugünkü 12 burçlu zodyaktır) güneş hep aynı pozisyondayken aynı etkilerin yaşandığını fark ettiler. Çiçekler Mart’ta açar (güneş balık takım yıldızındayken), Ağustos’ta sıcak günler yaşanır (güneş Aslan burcunda iken). Güneş’in gökyüzündeki pozisyonuyla mevsimsel etkiler arasında doğrudan bir ilişki vardır. Ne var ki o dönemin insanları Güneş’in bir yıldız, Dünya’nınsa onun çevresinde dönen bir gezegen olduğunu bilmedikleri için, bu etkinlikleri doğal olarak doğru yorumlayamadılar. 
Nitekim astrolojinin mucidi olan Sümerliler Güneş, Ay ve gezegenleri Tanrı olarak kabul ediyorlardı. Bu gözlemlerini ilahi olaylar olarak yorumladılar ve her türlü olayı gökcisimlerinin hareketleriyle ilişkilendirmeye başladılar.  Günümüz astrolojisi de hala bu kayıtlara dayanmaktadır.

Yıldızlardan sağlıkla ilgili bilgi edinmek mümkün mü?
Elbette değil. Yıldızların bize bir şey anlatmak gibi bir derdi yoktur. Yıldızlardan sadece yıldızların bilgisini alırsınız. Sağlığımızla tıp bilimi ilgilenir. Tıp bilimi kanıta dayalıdır. 
Astrolojinin sağlığımızı etkilediğiyle ilgili bir kanıtı olmadığı gibi yıldızların ve gezegenlerin neden sağlığımızı etkilemesi gerektiğiyle ilgili olgusal hiçbir açıklama yoktur. Yapılan deneylerin hiçbirinde astrolojik bir kuvvetin varlığına rastlanamamıştır. Yıldızlarla sağlığımızın sözde ilişkisi ilkçağdan kalma, batıl ve ilkel bir inançtan başka bir şey değildir.

Mesela bazı burçların kilo almaya meyilli bazılarınınsa vermeye meyilli olduğunu söyleyen astrologlar var. Onlara cevabınız nedir?
Belki astroloji değil ama, insanın doğduğu ay, yani mevsimin vücut kitle endeksine etkide bulunup bulunmadığını anlamak için çok değil, bir iki ay önce internet üzerinden bir anket çalışması yapmıştım. Tabii ki de aynı zamanda astrolojik bir sınama olması için anket kapsamında önce insanlara burçlarını, sonra da boy ve kilolarını sordum. 1069 kişinin verisinden ortaya çıkan sonuç beklediğim gibi çıktı: Katılan grupların vücut kitle endeks ortalamaları aynı. Yani burç fark etmiyor. Boğalar daha şişman, yengeçler daha zayıf diye bir şey yok. Detaylarını kişisel blogumda açıkladım. Bu deneyi herkes tekrar edebilir ve kendi gözleriyle görebilir. Hatta insanlar daha başka türlü deneyler tasarlayarak ve çevresindekilere anket yaparak astrolojik tezleri bizzat çürütebilirler.

Anne ve bebek astrolojisi diye bir şey çıktı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? 
Her türlü fal, kehanet sistemi ve aklınıza gelebilecek her türlü şarlatanlık insanların hep hassas oldukları alanlara hitap ederler. Hepimiz hayatımızdaki belirsizlikleri gidermeye çalışırız. Aşk, kariyer, sağlık, kısmet… Ve tabii ki de bir anne için bebeği. Bunların hepsi belirsizlikleri giderip kontrol altına almaya çalıştığımız ya da gelecekte her ne olacaksa duymak istediğimiz alanlar. Bu nedenle astrolojinin anneleri de kapsamasına şaşırmadım.

Günlük burç okumanın kime, ne zararı olabilir?
Günlük burç okumanın elbette kimseye zararı olmaz; yeter ki sadece eğlence amaçlı olsun. Tıpkı içerisinden çeşitli maniler çıkan sakızları çiğnemekte, o manileri fal kabul edip okumakta bir zarar olmadığı gibi. Ancak düşünebilen, sorgulayabilen, eğitimli bir toplum istiyorsak çocuklarımıza neyin doğru neyin yanlış, neyin gerçek neyin batıl olduğunu iyi anlatmamız lazım. Günlük burçlarla, TV yorumlarıyla evimize kadar giren astroloji, bir sözdebilim olarak bilimi yanlış temsil eder. Eğitimsiz bir toplumun ortaya çıkmasına neden olur. Nitekim insanlar bir gün aksini öğrenmedikçe, eğitilmedikçe ya da bu konuda etraflıca düşünmedikçe astrolojinin bir bilim olduğunu sanır. Bunu kitabımı yazdıktan sonra daha net gördüm. 1930’lardan bu yana astroloji “sözdebilim/sahtebilim” olarak sınıflanır. 19. yüzyıldan bu yana bilim dünyasında bu konuda bir tartışma bile yoktur artık. Ancak çok ilginçtir ki insanların pek çoğu sanki bunu ilk kez ben söylüyormuşum gibi tepki verdiler. Oysaki ben 100 yıllık bir literatürü özetledim.

Astrologlar siyasal hayattan, ekonomiye, sağlıktan, insan kaynaklarına kadar pek çok konuda deneysel ya da görgül (Yalnızca gözlem ve deney sonuçlarına dayanan)  bir temeli olmayan, gerçekle hiçbir ilgisi bulunmayan yorumlarda bulunuyorlar. Eğer hiç kimsenin bu yorumları ciddiye almadığını ve almayacağını düşünüyorsak elbette bir zararı olmadığını da düşünebiliriz. Fakat ya ciddiye alıyorlarsa? Çok değil, birkaç sene önce bir astrolog insanlara “bu hafta kalp ameliyatına girmeyin” diye uyarıda bulundu. O hafta ameliyat olması gereken annenizin ya da babanızın bu öneriyi ciddiye almasını ister misiniz? Ya da onları ameliyat edecek cerrahın?

Astroloji neden bu kadar ilgi çekiyor? 
Belirsiz olmasından kaygı duyduğumuz ya da belirsizliği gidermekten eğlendiğimiz alanlarda astroloji ve benzeri her türlü fal sistemi eğlencedir. Herkes kahve falı baktırır ve “acaba güzel şeyler söylenecek mi?” diye de heyecanlanır. İnsan “sıradaki şarkı senin olsun! Bakalım ne çıkacak? Aaaaa! Bak aynı seni anlatıyor” diyerek bile eğlenebiliyor.  İnsanî bir ihtiyaç ve özellik bu.

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? 
İTÜ’den uçak mühendisi olarak mezun oldum. İstanbul Kültür Üniversitesi’nde işletme yüksek lisansı yaptım ve örgütsel davranış üzerine çalıştım. Doktora eğitimime devam ediyorum ve tez aşamasındayım. Ayrıca sosyoloji lisans öğrenimimde son dönemimdeyim. Akademik ve entelektüel olarak insan davranışları, gelecek bilimi ve bilim felsefesiyle ilgileniyorum. Yalansavar isimli bilimsel kuşkucu grubun üyesiyim. ”Astrolojinin Bilimle İmtihanı” adlı kitabımın yanı sıra iki adet bilimkurgu öykü ve iki adet de çeviri kitabım var. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge