Ana içeriğe atla

HER ŞEY EKONOMİ DEĞİL!

Sağlıklı yaşamak için hep daha iyi hizmet almak istiyoruz. Aldığımız hizmetinde hem kaliteli hem de uygun fiyatlı olması için uğraşıyoruz. Peki sektörde işler nasıl ilerliyor? 

Sağlık ekonomisi açısından yapılan çalışmalar rekabet odaklı ilerliyor. Rekabette de itibar yönetimine dikkat etmeden daha çok kazanç düşünülüyor. Bu kadar kalabalık ve rekabetçi bir ortamda yaratılan çözüm önerilerinin temelinde ahlaklı olunması gerektiğini vurgulayan Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin,  tanıtım ve reklam çözümlerinde de ahlaklı olunması gerektiğini, çünkü itibarın bir kurumun en önemli aktifi olduğuna dikkat çekiyor. 

“Her Şey Ekonomi Değil” ve “Paylaşmasak Olmazdı” isimli kitapları başta olmak üzere bu alanda çok sayıda kitap yazan Prof. Dr. Emre Alkin ile sağlık, spor ve ekonomi üzerine konuştuk. 

Sporcu ve ekonomist kimliğinizle, birçok konuya farklı bir bakış açısı kazandırıyorsunuz. Ayrıca sistemdeki birçok sorunun temelinde ahlak olduğunu vurguluyorsunuz. Sizce çözüm için neler yapılmalı? 
Ahlak okulda öğretilen bir ders olsaydı belki işler daha kolay olurdu. Ancak, ahlak evde öğretiliyor. Türkiye Doğu ve Batı’nın tam ortasında kaldığından dolayı sürekli şikayet ediyor ama her iki tarafın en güzel özelliklerini alıp, üzerine de kendi güzel özelliklerini ekleyip geleceğe yürümek istemiyor. Atatürk bunu denedi ve başardı. Belki de bu sebeple sonraki dönemlerde tembellik yapıldı, ahlaki değerlere fazla önem vermeden ekonomi büyütülmeye çalışıldı. Paranın bu kadar kolay kazanılması ahlakı da bozdu desem yanlış olmaz. Spor Sektöründe de böyle oldu. Profesyonel Spor her şeye hakkı olduğunu düşündüğü için Amatör Sporu ezmeye başladı. Futbolda buna çokça şahitlik ettim. Ancak unutulan bir şey var: Bana göre bir futbolcu, her şeyden önce sporcu ve atlet olmalı. Sporcunun zeki, çevik ama aynı zamanla ahlaklısı makbul. Ahlak giderek zorlaşan dünyada pergeli batırdığımız yer.  

Futbol ile yakından ilgilisiniz. Bilim dünyasında son dönemlerde sıkça dile getirilen bir konu var. Futbola harcanan para, bilime harcansa ne olur? 
Futbola harcanan paranın bir kısmı bilime de harcanıyor. Sadece Türkiye gibi ülkelerde futbolun sağlık, teknoloji, gıda ve diğer tamamlayıcı unsurlarına para harcanmıyor. Bugün oyuncuların görüş açılarını artırmaktan, çim teknolojilerine kadar birçok alanda ciddi Ar-Ge çalışmaları yapılıyor. Türkiye’de Kulüpler futbolcularına toplam gelirlerden rekor seviyede pay ayırıyorlar. Bazen ellerinde tutmak için, bazen de başka kulübün elinden kapmak için. Halbuki iyi bir yönetim, bir futbolcuyu diğer kulüp daha fazla para teklif etse de elinde tutar. Bir de performans kriterlerini doğru şekilde belirlemeyen kulüplerin sürekli transfer ücretlerinden şikayet ettiğini görüyoruz. Çünkü bilimsel değiller. Bilimsel olmak demek üniversiteden profesör getirmek demek değil tabii. “Transfer edilecek oyuncunun analizlerinin objektif kriterlere göre yapılması ve zaman sıkıntısı yaşamadan karar verme yeteneği” demek istiyorum. Maalesef bu konuda Türkiye sınıfta kalıyor. 

Sağlık sektörünün ekonomideki yerini nasıl buluyorsunuz? 
Sürekli büyüyen bir sektörden bahsediyoruz. Sadece nüfus artış hızı ile değil, teknolojik gelişmelere bağlı olarak da büyüyor. Ancak uzman sıkıntısı bu sektörde de yaşanıyor. Sağlık en önemli ihtiyaç. Ancak pahalı hale gelmesi, gelir seviyesi düşük olan Türkiye’de “sağlığı ihmal etme” gibi bir refleks yaratıyor. Üniversite hastanelerini bu nedenle destekliyorum.

Sağlık ekonomisini nasıl değerlendiriyorsunuz? 
Neredeyse inşaat kadar peşinden ciddi sayıda sektörü sürükleyen bir sektör. Milli gelire katkısı bir yana, bilim ve teknolojiye de ciddi katkısı olduğu ortada. İstihdamın da önemli bir bileşeni. Ancak Türkiye’de sağlık alanında çalışan insan sayısının nüfusa oranı çok düşük. OECD ülkeleri arasında son sıralardayız. Bunun eğitim ve pratik alanındaki hatalı uygulamamalardan kaynaklandığını tahmin ediyorum. Sorunlar çözülürse ekonomiye katkısı daha fazla olacaktır. 

Sağlık ekonomisi açısından sistemdeki sorunlar sizce neler? 
Türkiye’ye has sorun fazla yok. Genelde dünyada ciddi sorunlar var. Mesela Obama’nın getirdiği sağlık reformu ABD Senatosu’ndan büyük itirazlarla geçmişti. Sebebi şuydu: Bir sağlık reformu yapılıyordu ama vatandaşın sırtına daha fazla vergi yükü gelecekti. Sağlık ekonomisindeki bir başka sorun da devleti sürekli büyütüyor olması. Halbuki özel sektör yatırımlarının artması ve giderek artan bir rekabetle fiyatların rasyonel seviyelere düşmesi gerekiyor. Bu hala sağlanmış değil. Ayrıca ilaç sektörü ile bitmek bilmeyen bir çarpışma var. Seyrederken ben yoruluyorum. 

Sizce sağlık ekonomisinde neler değişirse, sistem daha hızlı ilerler?
Eczacılık, tıp ve diş hekimliği alanlarını birbirine yaklaştırmak gerekiyor. Bunu başaran ülkeler WEF’ in “yaşamak isteyeceğiniz ülkeler” sıralamasında hep liste başı durumda. Türkiye’nin doğal güzellikleri var doğrudur ama vatandaşına doğru hizmet götürmediği ortada. Hastane yöneticiliği başlı başına bir bilim dalı. Burada da ciddi sıkıntılarımız mevcut. Sanıyorum önce eğitimde reform yapıp sonra da operasyon tarafında süreçleri daha anlaşılır ve süratli hale getirirsek sorunların önemli bir kısmı hallolmuş olur.  Biz İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nde sağlık bilimlerini birbirlerine yaklaştırdık ve önemli başarılar elde ettik. 

Sağlık haberleri, reklam aracı olarak kullanılır hale geldi. Bu konuya bakışınız nasıl? 
Reklam her sektör için gerekli bir unsur. Koyulan her yasak ya da kısıtlama yaratıcı zekalar için yeni bir çözüm arayışı haline geliyor. Ayrıca bu sektörde ciddi bir rekabet var. Bu kadar kalabalık ve rekabetçi bir ortamda yaratılan çözüm önerileri de bazılarının hoşuna gitmeyen tarzda olabilir. En başta da belirttiğim gibi ben ahlaktan yanayım. Bu tanıtım ve reklam çözümlerinde de ahlaklı olunması gerektiğine inanıyorum. Gerçeğin en önemli özelliği sonunda ortaya çıkmasıdır. İtibar bir kurumun en önemli aktifidir. Bunu unutmamak lazım. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge