“Sigaranın sağlığa
zararı yoktur” başlıklı haberlerle karşılaştınız mı? İşte bu haberlerde
yazılanlar nedeniyle, gerçek ile gerçek olmayan arasındaki karışıklıklardan
toplum etkilendi. Peki bu bilgisizlik nasıl yayıldı ve arkasında neler vardı?
Agnotoloji yani "bilgisizlik bilimi" tanımı Stanford
Üniversitesi’nden bilim tarihçi Robert N. Proctor tarafından, Yunanca’da
agnosis ‘bilgisizlik’, ontoloji varlık felsefesi kelimelerini birleştirerek
oluşturmuş. Bu bilim günümüzde menfaati gereği kendini uzman ilan edenlerin
yaptığı şarlatanlıkları ele alıyor.
Aynı Konuya Dikkat
Çeken Bakış Açıları
Robert N. Proctor tütün şirketlerinin uygulamaları ve sigara
içmenin kansere yol açıp açmadığı konusunda kafa karışıklığı yaratma
girişimlerini araştırdı. Tütün sanayisinin, tüketicilerin sigaranın zararlarını
öğrenmesini istemediğini söyleyen Proctor, bu konuda “Kanser Savaşları” isimli
bir kitap yayınladı.
Şüphe Tüccarları (Merchants of doubt) isimli belgeselde ise benzer şekilde aynı
konular ele alınıyor. Bu belgeselde bilim, medya ve şüphe üçgeni içerisinde
tütün kullanımı ve çok tartışılan iklim değişiklikleri irdeleniyor.
Gazetecilerin haber kaynaklarını seçerken sözde uzmanlara karşı dikkat etmeleri
gerektiği vurgulanıyor. Tütün şirketlerinin kendilerini aklamak için ne gibi
anlaşmalar yaparak, medyada çok farklı şekilde yer almalarının yolları ele
alınıyor. Bu belgesel de aynı Robert N. Proctor gibi objektif yaklaşmanın önemi
vurgulanıyor.
Kanser Savaşları
Kitabı ve Medya İlişkisi
Kanser Savaşları kitabına göre kanserin temel sebebinin
cehalet olduğu söyleniyor. Kitapta söylenenler dikkat çekici: “Kanser denetiminin
anahtarı bilgidir. Fakat kanser hakkında zaten çok şey biliyoruz. Sigaraların ve
asbestin kansere sebebiyet verdiğini, fazla yağlı, lif oranı düşük, çok tuzlu
gıdaları yemenin çok sağlıklı olmadığını biliyoruz. Cildimizi güneşte yakmanın
ya da yiyeceklerimizi pestisit banyosu yaptırmanın tehlikeli olduğunu
biliyoruz. İster temizlediğimiz zeminlerden, ister hobilerimizden, isterse
çalışmalarımızda kullandığımız malzemelerden gelsin akciğerlerdeki tozun kötü
olduğunu biliyoruz. Düzenleme altına alınmamış endüstrinin kansere yol
açabileceğini, kanserin kötü alışkanlıkların, kötü yöntemin, kötü ticaretin,
hatta belki kötü bilimin ürünü olduğunu biliyoruz. Kanserle ilgili bilgiler az
değil. Kanser politikasına yeniden yön vermek için düşünceli ve emin adımlar
atılması gerekiyor. Başka bir deyişle sebeplerle ilgili bilgiler, ihtiyaç duyulan
şeylerin sadece bir kısmını oluşturuyor. "Sormazsanız öğrenemezsiniz,
öğrenemezseniz yapamazsınız" sözü çoğu zaman doğrudur. Ancak sorulması
gereken soru sadece "kansere neyin sebep olduğu" değil, aynı zamanda
"kanseri önlemek için neler yapılabileceğidir." Her şeyin her zaman
göründüğü gibi olmadığını kabul etmeliyiz. Cehalet üretilebilir, ideolojik
boşluklar bizi kör edebilir, iyi haberler çoğu zaman taraflı olabilir, sebepler
kültürel olabilir; faturayı bilim adamlarına kesmek, kanserle mücadele etmenin
yollarından sadece biridir. "Daha fazla araştırma" için baskı yapan
eylemciler şu soruyu sormalı: Hangi sonuca hizmet eden ne tür bilgi?
Bildiklerimizi sormamız gerekiyor. Birinden diğerine giden yolu temizleme
çabamıza rağmen sadece cehaletin bilgiyi nasıl davet edebileceğini değil, aynı
zamanda bilginin de cehalete nasıl katlanabileceğini anlamamız gerekiyor.”
Kitapta da vurgulandığı gibi doğru soru sormak ve medyanın
tarafsız haber yapma özgürlüğü olmalıdır. Özellikle bilim ve sağlık
haberciliğinde uzmanlaşma bu konuda çok önem taşıyor.
Anektodal Kanıt
Birçok haberde yer alan Anektodal kanıt konusuna da dikkat
edilmeli. Anektodal kanıt, herhangi bir bilimsel araştırma, sorgulama, inceleme
ve uzmanlığa dayanmaksızın, birçok yerde gördüğümüz kullanıcı yorumları,
müşteri memnuniyeti ve kullanıcı eleştirileri gibi şahitliğe dayanan kanıtlar.
Bilimde ve mantık felsefesinde bu anlatımlara "anektodal kanıt
safsatası" denir. Bilimsel geçerliliği olmadığı halde, kişisel görüşlere
yer verilen haberler de bu anlamda insanları yanıltıcı olabiliyor. Bunun en sık
kullanıldığı yöntemler ise genellikle basın bültenleri oluyor.
Özel Haber Yerine Kopyala
Yapıştır Habercilik Prestij Kaybettiriyor
Medyanın derin yaralarından biri de özel haber çalışmaktan
öte, bülten haberciliğine doğru bir yönelişe gitmesi. İngiliz gazeteci Nick
Davies, “Flat Earth News” kitabında “churnalism” kavramını ortaya atıyor.
“Churn” İngilizce’de, “çalkalamak, köpürtmek” anlamına geliyor. Davies,
günümüzde PR ajansları ve reklam şirketleri tarafından hazırlanan “haber
görünümündeki” metinlerin, hiç müdahale edilmeden gazete sayfalarında yer
almasına gazeteciliğin prestij yitirmesinin nedenlerinden biri olarak görüyor.
Kısaca, bültenleri kopyalayıp yapıştırmak gazetecilik değildir!
Kısaca medyada kanıta dayalı bilimle ilgili haberleri görmek
için sözde bilim ve gerçek bilimin ayrımı konusunda çalışmalar yapılmalı. Bu
konular kurumların önderliğinde gerçek uzmanlar tarafından hazırlandıktan sonra
medya ile paylaşılmalı. Medyada uzmanlaşma olması desteklenmeli. Yanlış ile
doğrunun ayrımının anlatılması için basın mensuplarına yönelik çalıştaylar da düzenlenmeli.
Bilinçli medya ile bilgi kirliliğinden kurtulabiliriz.
Yorumlar