Milliyet
Gazetesi Pembe Nar Sağlık Köşe Yazarı
Dünya Sağlık Ajansı Yayın Yönetmeni, Ankara
Araş.
Gör. Eda TURANCI
Gazi
Üniversitesi, Ankara
İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım
Bölümü
edaturanci@hotmail.com
Esra
ÖZ, Lisansını Eskişehir Osmangazi
Üniversitesi Biyoloji bölümünde tamamlayan yazar, 2014 yılında Anadolu
Üniversitesi Radyo-TV Programcılığı bölümünü tamamlamıştır. Yazar halen
Milliyet Gazetesi Pembe Nar Sağlık Köşe Yazarı, Dünya Sağlık Ajansı Yayın
Yönetmeni, Sağlık ve İnsan Dergisi Yayın Editörü ve Avrupa Birliği projesi olan
Rekabetçi Sektörler Projesi’nde Medya İletişim Koordinatörü olarak
çalışmaktadır. “Sağlık Haberlerine Farklı Bakış” ve “Kokuyla Keşfet” isimli iki
kitabı bulunan yazarın, sağlık haberciliği ile ilgili farklı projeleri devam
etmektedir.
Eda
TURANCI, Lisansını Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji
bölümünde tamamlayan yazar, 2010 yılında Galatasaray Üniversitesi Stratejik
İletişim Yönetimi bölümünde de yüksek lisansını tamamlamıştır. Yazar halen Gazi
Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünde doktora çalışmasına devam
etmektedir. Gazi Üniversitesi İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi’nde editör
yardımcılığı görevini de yürüten yazarın, sağlık, risk ile sağlık iletişimi ve
risk iletişimi alanlarında çalışmaları devam etmektedir.
Özet
Günümüzde
sosyal medya araçlarının gelişmesi ve yaygınlaşması, her alanda olduğu gibi
sağlık iletişimi alanında da yeni iletişim ortamlarını tartışmaya açmıştır. Geleneksel
medyanın pasif ve gözlemci yapısının aksine, okuyucuya aktif ve katılımcı olma şansı
veren sosyal medya ağları, zamana ve mekâna bağlı olmaksızın, çevrimiçi
birlikteliklere imkân veren bir yapıya sahiptir. Bu ağlar arasında, en çok
dikkat çekenlerin başında “blog” (sanal ortam günlüğü) adı verilen ağlar
gelmektedir. Blog, kullanıcısının özel içerikler oluşturmasına ve bağımsız
enformasyon üretim-paylaşım sürecine imkân veren, kolay güncellenebilen web
siteleri olarak tanımlanmaktadır. Sağlık alanında bloglar incelendiğinde,
doktorlardan sağlık personeline, akademisyenlerden sağlık muhabirlerine ve kişisel
sağlık/hastalık deneyimlerini ve önerilerini paylaşmak isteyen bireylere kadar
pek çok kişinin blog tuttuğu görülmektedir. Ancak bu alanda bilginin doğruluğuna,
kaynağına veya sunumuna ilişkin bir denetim mekanizmasının olmaması ile sağlık
bilgisinin herkes tarafından oluşturulamayacak, bilimsel verilere dayanan bir alan
olması, farklı bir tartışmayı da gerektirmektedir. Bloglar özel olarak
incelendiğinde, son yıllarda “anne blogger”ların sayılarının giderek arttığı
dikkat çekmektedir. “Anne blogger” kavramı, annelik deneyimlerini, çocuk
yetiştirme pratiklerini, çocukları ile kurdukları ilişki biçimlerini kamusal alana
taşıyan ve blogları üzerinden okuyucularıyla paylaşan annelere işaret
etmektedir. Buna göre bloglarda, çocuk bakımı, çocuk sağlığı ve çocuk gelişimi gibi,
sağlığı ilgilendiren içeriklerin yer aldığı varsayılmaktadır. Bu varsayımdan
hareketle çalışma, anne bloglarının, sağlık iletişimi çerçevesinde
incelenmesini amaçlamaktadır. Bu amaçla çok takip edilen “anne blogger”lardan
üçü seçilerek, 2015 yılında yayınlanmış çocuk ve sağlık ile ilgili içerikler,
çalışmanın temel soruları çerçevesinde değerlendirilmiş ve “içeriklerde kaynak
kullanımı, ürün/marka adının yer alıp/almaması, yorum sayıları ve yönlendirici
link içerip/içermemeleri” yönünde analizler yapılmıştır. Araştırma, incelenen örneklemin
dar olması nedeniyle bir ön çalışma niteliğindedir. Ancak literatürde henüz
yeterince çalışılmamış bir konuyu gündeme taşıması, bundan sonra yapılacak
çalışmalara yol gösterici olması ve konu üzerinde bir sorunsal yaratması
açısından önemli görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: “blog, blogger, kişisel blog, anne
blogger, sağlık iletişimi”
SAĞLIK İLETİŞİMİ AÇISINDAN “BLOGGER
ANNE”LERİN KİŞİSEL BLOGLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME
GİRİŞ
İletişim teknolojilerinde yaşanan
gelişimler ve dönüşümler ile internet ve mobil tabanlı uygulamaların yaygınlık
kazanması, sosyal medya araçlarını günümüzün vazgeçilmez unsurları haline
getirmektedir. Geleneksel medya araçlarının okuyucu sınırlayan, pasif ve
gözlemci yapısının aksine, bireylere aktif katılımlı bir alan sunan sosyal
medya araçları, karşılıklı ve çok yönlü iletişim ile etkileşime, kullanıcıya
özel içerik oluşturmaya, bağımsız enformasyon üretim ve dağıtım sürecine, zaman
ve mekân sınırlaması olmaksızın çevrimiçi birlikteliklere imkân veren bir
yapıya sahiptirler. Aynı zamanda sosyal medya araçları, kamuoyunda güçlü
etkileri olan ve enformasyonun çok hızlı bir biçimde yayılımını sağlayan araçlar
olarak da değerlendirilmektedirler. Günümüzde sosyal medya araçlarının
özellikle belirli yaş grupları için öncelikli bilgi kaynağı olması, genel kabul
olarak görülmektedir. Sosyal medyanın kamuoyu üzerindeki etkileri ile geniş
kitlelere erişim olanakları, pek çok alan açısından bu araçları önemli iletişim
mecraları haline getirmektedir.
Sosyal medya araçları incelendiğinde,
en çok dikkat çekenlerin başında “blog” adı verilen ve “sanal ortam günlüğü”
olarak da adlandırılabilen ağlar gelmektedir. Basit bir açıklama ile bloglar, kolaylıkla
güncellenebilen, içeriğin bağımsız olarak oluşturulup yayılmasına imkân veren
ve tarihsel olarak son girilen içeriğin en üstte yer aldığı tersten kronolojik
bir sisteme sahip web siteleri olarak tanımlanmaktadır. Bu açıdan içeriğini ve
konularını kullanıcının kendisinin belirlediği ve daha çok özel ilgi alanlarına
yönelik olarak oluşturulan bloglar, pek çok farklı alanda yaygın biçimde
kullanılmaktadır. Sağlık ise hem geleneksel medyada hem de sosyal medya da ilgi
çeken, gündeme gelen ve tartışılan konuların başında gelmektedir.
Sağlık söz konusu olduğunda, sosyal
medyada ve özellikle de bloglarda, sunulan bilginin niteliği ve kamusal
etkileri ise ayrı bir tartışma konusudur. Buna göre sağlık bilgisi gündelik
bilgiden farklı, bireylerin yaşamları ve özellikle sağlıkları üzerinde olumlu/olumsuz
etkileri olabilen, bilimsel ve doğru verilere dayandırılması gereken ve başta
sağlık okuryazarlığı olmak üzere belirli okuryazarlık düzeyini gerektiren bir
alandır. Medyadan edinilen bilgilerin yanlış yorumlanması ya da bireyin kendisine
uygun olmayan bir öneriyi uygulaması, istenmeyen sonuçlara neden olabilmektedir.
İçeriğini kullanıcının oluşturduğu bloglarda ise, sağlık bilgilerine sıklıkla
yer verildiği görülmektedir. Doktorlardan sağlık personeline, sağlığa ilişkin
çalışan akademisyenlerden, sağlık muhabirlerine ve kişisel sağlık/hastalık
deneyimlerini ve önerilerini paylaşmak isteyen bireylere kadar pek çok kişinin
kişisel blogları olduğu bilinmektedir. Ancak bloglarda yer alan bilgilere
ilişkin herhangi bir denetimin olmaması, sağlık gibi ciddi bir konu açısından tartışmalıdır.
Son yıllarda bloglar açısından dikkat çeken bir konu ise “anne blogger”ların
sayılarının her geçen gün artmasıdır. Anne bloggerlar öncelikle kendilerini
“anne” olmaları üzerinden tanımlayan ve annelik deneyimlerini, çocuk yetiştirme
pratiklerini ve çocukları ile kurdukları ilişkileri bloglarına taşıyan bloggerlar
olarak görülmektedir. Buna göre bloglarda çocuk bakımı, çocuk gelişimi ve çocuk
sağlığı ile çocuk ve sağlık ilişkisine ilişkin içeriklerin yer aldığı
düşünülmekle birlikte bu çalışma, sağlık iletişimi açısından bu içeriklerin
değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Çalışmada, bloglarda yer alan 2015 yılında
yayınlanmış çocuk ve sağlık ile ilgili içerikler, çalışmanın temel soruları
çerçevesinde değerlendirilecek ve “içeriklerde kaynak kullanımı, ürün/marka
adının yer alıp/almaması, yorum sayıları ve yönlendirici link
içerip/içermemeleri” yönünden analizler yapılacaktır.
Blog Kavramı Üzerine
İnternet ağlarının gelişmesi ve yeni
iletişim teknolojilerinin bireylerin yaşamlarında önemli yer kaplamaları
süreci, kişilerin kendilerini ifade etme alanlarının da genişlemesine neden
olmaktadır. Farklı mecralarda kendini ifade etme ihtiyacı, sosyal medyanın
doğası gereği aktif ve katılımcı yapısına dayanan ve bireyin içerik üretip
paylaşabileceği platformlarda ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan bloglar, yazarların
kendilerini ifade etme, seslerini duyurabilme ve paylaşımda bulunabilme
ihtiyaçlarını karşılayan, bağımsız ve kullanıcının kendisi tarafından yönetilen
web siteleri olarak, günümüz sosyal medya dünyasında önemli bir yer işgal
etmektedirler.
Blogları çok basit olarak, “tarihli
gönderilerden oluşan web siteleri” (Çevikel, 2010: 80) olarak tanımlanmak
mümkündür. “Blog” kavramının ilk defa John Barger tarafından, 1997 yılında
kullanıldığı belirtilmektedir. Kavram, “web” ve “log” kelimelerinden, yani web
üzerinden tutulan günlük anlamına gelecek şekilde “weblog” kelimesinden
kısaltılarak günümüzde kullanılmaya başlanmıştır (Blood, 2002: 3; Boyd, 2006: 3;
Çevikel, 2010: 81). Buna göre blog, en son tarihli kayıtların ilk görülecek biçimde
görüntülendiği, tersten kronolojik olarak sıralanmış gönderilerden oluşan, sık
güncellenen web sitesi (Walker, 2003) olarak da tanımlamaktadır. Bloglar aynı
zamanda, içerikle ilişkili bağlantılar içeren, konularını yazarın günlük
hayatının oluşturduğu, kısa günlüklere de benzetilmektedir (Blood, 2002: 6).
Buna göre bloglar “sanal ortam günlüğü” (Aydede, 2006) ya da “web günlükleri” olarak
da adlandırılmaktadır. Bu açıdan tipik olarak web günlükleri, bireyler
tarafından yayınlanan, kişisel ve gayri resmi (Walker, 2003) siteler olarak
değerlendirilmektedir.
Blogların temel özelliklerine
bakıldığında ise, Çevikel bu özellikleri; “sayfalardan değil gönderilerden
oluşmaktadırlar, kullanımı çok basit ve pratiktir, gönderiler ters kronolojik
olarak sıralanmaktadır, sık güncellenebilmektedir, bireyler tarafından
yaratılmaktadır; kişiseldir, okuyucusunu içerik üretimine dâhil etmektedir;
etkileşimlidir, dış bağlantılar merkezi önemdedir” (2010: 83-87) diyerek özetlemektedir.
Ancak genel olarak belirtilen özelliklere sahip blogları, özel olarak
sınıflandırmak da mümkündür. Buna göre her blog amacı ve içeriği doğrultusunda
belirli kategoriler altında sınıflandırılabilmektedir. Bacon blogları, “kişisel
bloglar, temasal bloglar, yayıncıların sponsor olduğu bloglar ve kurumsal
bloglar” (Bacon, 2005’den akt. Alikılıç, 2011: 25; Alikılıç ve Onat, 2007:
906-907) olarak sınıflandırırken, Yüksel daha çok konulara ilişkin bir
sınıflandırma önererek, “kişisel, topluluk, şirket, politik-seçim,
haber-gündem, yemek, edebiyat, tasarım, fotoğraf, video, moda, taraftar
blogları ile özel bloglar” (2014: 37-46) olarak sınıflandırmaktadır.
Bloglar, bireylerin kendilerini ifade
alanları olmalarının yanı sıra, Köse’nin de belirttiği gibi “oldukça geniş
alanlarda yankılanan çok sayıda güncel gelişme ve olayın yorumlanarak
belgelenmesi işini” de üstlenmektedirler (2008: 87). Bu açıdan bloglar aynı
zamanda haber kaynağı gibi de değerlendirilebilmektedir. İçeriğini kullanıcının
seçtiği haberler, okuyucuların da yorumuna açık bir biçimde aktarılmakta ve
kamuoyuna yayılmaktadır.
Sağlık İletişimi Açısından Bloglar
Sağlık, doğrudan ya da dolaylı olarak
herkesi ilgilendiren ve kamuoyunda ilgi çeken bir alan olduğundan, hem
geleneksel medyada hem de sosyal medyada yoğun bir biçimde ele alınan konular
arasındadır. Buna göre, herkesin kendi hayatına, sağlığına, hastalığına veya
bir yakınının yaşadıklarına dair söyleyecek sözü bulunmakla beraber sağlığın, bireylerin
üzerinde en çok fikir alışverişi yapma ihtiyacı duydukları konuların başında
geldiği varsayılmaktadır. Buradan hareketle Sezgin, son yıllarda medyada
hastalık ve sağlık konularına daha fazla yer verildiğini belirtmekte ve haber
bültenlerinde, televizyonda, gazetelerde sağlık programlarının ve sağlık
haberlerinin arttığını, sağlık dergilerinin yaygınlaştığını ve internette bile
sağlık temalı sayfalarda bir artış gözlemlendiğini (2012: 61) ifade etmektedir.
İnternet ve sosyal medya söz konusu
olduğunda, daha önce de belirtildiği gibi içerik oluşturma sürecindeki
denetimsizlik nedeniyle, farklı tartışmalar gündeme gelebilmektedir. Bu açıdan
bakıldığında internet ile bağlantılı olarak yeni iletişim teknolojilerinde
yaşanan gelişmelerin, sağlık iletişimi açısından da birçok önemli sonuçları
olmuştur (Rains ve Keating, 2011: 511) demek mümkündür. Bu sonuçlardan biri,
sosyal medyada var olan bilgi kirliliğine ilişkindir. Özellikle bloglar, bağımsız
alanlar olmalarından ötürü, yayılan bilginin içeriği açısından incelenmelidir.
Yılmaz blogların, bireysel olarak
internetin sağlık iletişiminde kullanılmasına örnek olarak verilebileceğini
söylemekte ve hekimlerin ya da sağlık sorunu yaşamış olan hastaların, bloglar
aracılığıyla edindikleri enformasyonları diğer kişilerle paylaşma çabasına
girdiklerini (2013: 103) açıklamaktadır. Bu durum çok fazla bilginin internette
dolaşmasına neden olabilmektedir. Bilgi kirliliği, var olan çok sayıda haber
arasında doğru ya da yanlış bilginin nasıl ayırt edileceğine, güvenilir doğru
bilgiye nasıl erişileceğine ve dayanağı olmayan bilgilere ilişkin bir tartışma olmakla
beraber, çok sayıda haber arasından doğruya erişebilme arayışı, farklı
sorunları beraberinde getirmektedir. Doğrudan insan hayatına etki edebilecek sağlık
gibi bir bilgi türü söz konusu olduğunda, bilginin niteliği özellikle dikkat
edilmesi gereken bir husus olarak görülmektedir. Rains ve Keating blogların,
bireylerin endişelerini, anlayışlarını ve yaşadıkları deneyimleri ile sağlıklarına
ilişkin başa çıktıkları durumları tartışabilecekleri bir sosyal aktivite alanı
olarak (2011: 512) değerlendirildiğini söylemektedirler. Bu açıdan bloglar, çok
sayıda bilginin dolaşıma girmesine sebep olduğundan bilgi kirliliğine yol
açarak doğru bilgiye erişim açısından yaşanan zorlukları arttırmaktadır. Bir
kişiye iyi gelen bir tedavinin, önerinin, ilacın, doktorun ya da uygulamanın
vs. bir başkası için iyi olması ihtimalinin garantisi yoktur. Buradan da
anlaşılabileceği gibi sağlık iletişimi açısından dikkat edilmesi gereken bir
diğer sonuç, doğru bilgiye erişim sürecinde yaşanabilecek sorunlara ilişkindir.
Sosyal medyadaki aldatma/aldanma
riskinden dolayı, güven ve şüphe ya da inanç ve kuşku dinamiklerinin, blog
dünyasında (blogosphere) mevcut olduğu belirtilmekte ve bu nedenle okuyucuların,
sunulan bilginin doğru ya da yanlış olduğunu saptamaları amacıyla, içerikleri
yorumlayıp, muhakeme ettikleri söylenmektedir (Whitehead, 2015: 122). Ancak
tıbbi bilgiye dayanan sağlık bilgisine ilişkin yorumlama yeteneği, sağlık okuryazarlığı
düzeyi ile de ilgilidir. Bu açıdan bakıldığında edinilen bilginin sorgulanması
için, okuyucunun belirli bir farkındalık ve bilinç düzeyine sahip olması
gerektiği söylenebilir.
Sağlık alanında pek çok farklı blog kullanıldığını
belirten Kayabalı günümüzde başhekimlerin, doktorların ve hastanelerin blogları
kullandığını ifade etmektedir. Ona göre, hekimlerin blogları keşfetmelerinin
ardından, hastalar da sağlık bloglarına büyük ilgi göstermeye başlamışlardır.
Özellikle vurguladığı gibi kamuoyu, ilaç firması tarafından yazılan bir blog yerine,
hekimler tarafından desteklenen bloglara daha çok inanmaktadır. Bu durum ilaç
firmalarını, sağlık blog yazarları ile iyi ilişkiler kurmaya yöneltmektedir
(2011: 17, 20). İlaç firmalarının bloglar üzerindeki etkisi ise, bir başka
sonuca gönderme yapmaktadır. İlaç firmaları ile blog yazarlarının ilişkisi,
bloglarda yer alan içeriklerin ve özellike sunulan önerilerin, ticari
amaçlarının sorgulanmasına neden olmaktadır. Buna göre bazı içeriklerin tanıtım
amaçlı olduğunu ve doğrudan ya da dolaylı yönlendirme içerebildiğini söylemek
mümkündür. Bu tür içeriklerde temel amacın, kamuoyunu bilgilendirmekten önce
kamuoyuna tanıtım yapmanın olduğu varsayılmaktadır.
Sağlık iletişimi açısından incelenmesi
gereken bir diğer sonuç ise, sosyal medyadan ya da daha özelde bloglardan edinilen
bilgilerin ya da önerilerin, bireyin kendisi için uygun olup olmadığını
bilmeden, deneme riskidir. Kayabalı “sağlıkla ilgili konularda tavsiye, oyunun
rengini değiştiriyor ve kullanıcılar tarafından eklenen içerikler tedavi
kararlarını etkiliyor” (2011: 17) diyerek özellikle içeriklerin ve bloglarda
yer alan önerilerin, okuyucu üzerinde ne gibi etkileri olabileceğine işaret
etmektedir. Sosyal medya ve internetin, pek çok alanda olduğu gibi sağlık
alanında da bilgiye kolay erişim imkânı sunduğu ve sağlık kuruluşlarına
başvurulmadan önce bilginin web sitelerinde, bloglarda, sosyal ağlarda,
forumlarda vb. gibi alanlarda arandığı (Yılmaz, 2013: 93) bilinmektedir. Yapılan
bir araştırma sağlık hizmetlerine ilişkin yorum/bilgi arama sürecinde, genç
tüketicilerin sosyal medyayı, yaşlı tüketicilerin ise hükümet kaynaklarını
tercih ettiklerini ortaya koymuştur. Buna göre 18-24 ile 25-44 yaş aralığında
yer alan grupların en çok blogları ve sosyal medya web sitelerini tercih
ettikleri görülmekte, 45-64 ile 65 yaş ve üstünde ise, tüketici yorumları ile
hükümet kaynaklarına daha çok başvurulduğu dikkati çekmektedir (PWC, 2013: 5). Bu
durumda sosyal medyada ya da bloglarda, tavsiye niteliğinde çeşitli önerilerin
yer alması, bu önerilerin uygulanması olasılığını da arttırmaktadır. Tüm
bunların ışığında denebilir ki sağlık açısından bloglar, doğru bilgiye erişim,
edinilen bilginin güvenilirliği, edinilen bilginin okuyucuya uygunluğu, bilginin
ticari amaçlara hizmet etmesi ile kaynağı belli olmayan bilginin uygulanmasının
taşıdığı potansiyel riskler vb. gibi tartışmaları beraberinde getirmektedir.
“Anne Blogger” Kavramı Üzerine
Son yıllarda özellikle sosyal medya ve
bloglar açısından dikkat çeken bir konu “anne blogger”ların sayılarının her
geçen gün artmasıdır. Çok basit olarak “anne blogger”lar annelik deneyimleri
üzerine blog tutan kişiler olarak tanımlanmaktadırlar. Ulusal literatürde
konuya ilişkin çok az çalışmaya rastlanmakla birlikte uluslararası literatürde
konuya, daha çok dikkat çekildiği görülmektedir.
Ulusal literatür incelendiğinde bazı
kaynaklarda “anne blogger” kavramı yerine “blogger anne” kavramının
kullanıldığı görülmektedir. Bu iki kullanım biçimi de aynı anlamı ifade etmekle
birlikte, uygun Türkçe kavram karşılığını bulmak için, uluslararası alandaki
kullanımın da önemli olduğu düşünülmektedir. Uluslararası literatüre
bakıldığında ise “mom bloggers”, “mom
blogs” ve “mommy blogger[1]”
gibi kavramlara rastlanmaktadır. Burada ilk vurgunun “anne” olgusuna yapıldığı
görülmektedir. Bu açıdan çalışmada, hem uluslararası literatürdeki kullanıma
daha uygun bir karşılık olması, hem de bloggerların öncelikli niteliklerinin
annelikleri olmasından dolayı, “anne blogger” kavramı tercih edilerek
kullanılmaktadır. Bloglar yazarlarının “anne” olmaları üzerinden kurgulanması
nedeniyle, kavramsallaştırma sırasında da ilk vurgunun “anne” kavramına
yapılması tercih edilmektedir.
Tüm bu kavramsallaştırma çabalarından
sonra kavramı tanımlamak da gerekmektedir. Buna göre, “anne blog”ları “annelik deneyimlerini belgelemek amacıyla kadınlar
tarafından yazılmış online günlükler” (Yelsalı Parmaksız, 2012: 127) olarak
tanımlanmaktadır. Bir başka çalışmada ise, “anne blog”ları, annelik deneyimini, anneliğe dair hisleri, çocuk
yetiştirme biçimlerini kuşaktan kuşağa
aktarmayı sağlamakta ve annelik deneyiminin ev içinden çıkarak sanal dünyada
görünürlüğüne imkan vermektedir (Teke, 2014: 35) denilmektedir. Buna göre anne
blogları, çocuk ile anne ilişkisinin ve bu ilişkiden ortaya çıkan deneyimlerin
aktarıldıkları sanal günlükler olarak değerlendirilmektedir. “Anne blogger” ise
bu günlükleri oluşturan kişiler, yazarlar olarak açıklanmaktadır. Whitehead kavramı, öncelikle başka kadınlara ve annelere
yönelik olarak, yine anne olan bir kadın tarafından yazılan ve temelde
çocuğunun ya da çocuklarının günlük hayatlarının, aile yaşantılarının, bakıma
dair bilgilerin ve annelik üzerine deneyimlerin aktarıldığı (2015: 127) alanlar
olarak açıklamaktadır.
Annelerin blog tutma nedenlerine
bakıldığında ise Yelsalı Parmaksız, bebeğin online günlüğünü tutmak, uzaktaki
aile bireyleri ve arkadaşlar ile iletişim kurmak, izolasyon duygusunun
üstesinden gelmek ve annelik duygusunun sevincini paylaşmak gibi pek çok
nedenden bahsetmektedir. Ancak blogların, özellikle bebeğin günlüğünü tutmak ve
annelik deneyimlerini paylaşılmak olmak üzere, iki temel amaca hizmet ettiğini
(2012: 128) vurgulamaktadır. Sonuç olarak açıklamalardan da anlaşılacağı gibi
anne blogları, annelik deneyimleri ve anne-çocuk ile ilgili pek çok seyi
kapsayan bloglar olmakla birlikte “anne blogger”lar kişisel annelik deneyimleri
üzerinden, bu blogların yazarları olarak karşımıza çıkmaktadırlar.
“Anne Blogger”Lar Üzerine Bir İnceleme
Önceden de belirtildiği gibi,
literatürde konuya ilişkin çok fazla çalışmaya rastlanmamakla birlikte
özellikle uluslararası literatürün konu açısından daha zengin olduğu dikkat
çekmektedir. Ancak ulusal literatürde de konuya ilişkin kimi örneklerle
karşılaşmak mümkündür.
Literatür taramasında kimi
çalışmaların, modern toplumlarda dönüşen ve özel alandan kamusal alana kayan annelik
biçimlerine odaklandığı görülmektedir. Örneğin, Yelsalı Parmaksız’ın (2012)
çalışmasının temel amacı, anneliğin Türkiye’de değişen ve dönüşen anlamlarını,
anne blogları üzerinden analiz etmektedir. Bunun yanı sıra Parmaksız, blogların
annelik kimliğinin oluşturulması sürecinde etkisini, annelere kişisel ifadeyi
mümkün kılan ve dayanışmacı bir topluluk kurmaya elverişli yapısını incelemeyi
de amaçlamaktadır. Teke (2014) netnografik yöntem ile anneliğin dönüşümünü,
günümüzde anneliğin nasıl algılandığını, internet kullanan annelerin anneliğe
bakışını ve annelik olgusunu nasıl anlamlandırdıkları açıklamak ve günümüzde
annelik olgusunun yorumlanış biçimini ortaya koymak açısından blogger anneler
tarafından oluşturulan blogları incelemiştir. Lopez (2009) ise araştırmasında,
anne bloggerların yaşadıkları zorlukları incelerken, annelik temsillerinin
yeniden yorumlanmasını analiz etmektedir. Aynı zamanda araştırmada, anne
blogları etrafında yürütülen tartışmalar değerlendirilmiş ve anne bloggerların,
bloglarının içerikleri de incelenmiştir.
İncelenen bazı çalışmaların ise özel ve
kamusal alan tartışmasına ağırlık verdiği dikkati çekmektedir. Whitehead
blogların, annelik deneyimine kamusal görünürlük sağladığını (2015: 129) söylemektedir.
Böylece özel alan olarak kabul edilen ev ile bağlantılı bir biçimde tanımlanan
annelik rolleri, sanal bir platformda da olsa, günümüzde kamusal alanda
paylaşılır hale gelmektedir. Bazı çalışmalarda ise blogger annelerin, diğer
annelerin sesi olduğuna işaret edilmektedir. Bu açıdan, mekân ve zaman
kısıtlaması olmadan anneleri bir araya getiren sosyal platformlar olarak
bloglar, annelerin kendi seslerini duyurabilme alanları olarak
değerlendirilmektedir. Örneğin, Whitehead bloglar sayesinde kadınların, günün
ya da gecenin her anında evlerinden çıkmak zorunda kalmadan ya da çocukları
için bakım ayarlamak zorunda olmadan, benzer mücadeleler ve sorunlarla karşı
karşıya kalan diğer kadınlarla bağlantı kurabildiklerini (2015: 128)
belirtmektedir. Aynı zamanda anne bloggerların, okuyucular üzerinde de etkili
olduğu vurgulanmaktadır. Buna göre, bloggerlar diğer annelerin temsili sesi
olduklarından dolayı, okuyucuları üzerinde de son derece etkili
olabilmektedirler (Horrall ve Canavagh, 2014: 1; Latvala, 2011’den akt.
Whitehead, 2015: 129) denilmektedir.
Blogların kendi izleyicileri için,
sofistike halkla ilişkiler stratejileri ile reklamcılık politikaları
(Whitehead, 2015: 128) geliştirilen alanlar olarak görülebildiği de söylenmektedir.
Buradan yola çıkılarak bazı çalışmalar, blogların dolaylı reklam ya da
pazarlama araçları olduklarına dikkat çekmekte ve bloglarda yer alan sponsorlu
yazılara odaklanmaktadırlar. Horrall ve Cavanagh (2014) çalışmalarında, anne
bloggerların sponsor içerikli yazılarını incelemekte ve bu içeriklerin
güvenilirliklerinin, yazarlar ve okuyucular tarafından nasıl yorumlandığını
analiz etmektedirler. Buna göre çalışmada, ticari faaliyetlerin anne
bloggerların içeriklerinde nasıl yer aldığı, okuyucuların bu içerikleri nasıl
algıladıkları ve değerlendirdikleri ile bloggerların bu içerikleri nasıl algıladıkları
ve değerlendirdikleri sorularına cevap aranmıştır. Fleming (2008) ise tez
çalışmasında, anne bloglarının neden tartışmalı bir konu olduğunu
sorgulamaktadır. Buna göre, anne bloggerların kim olduklarını ve neden blog
yazdıklarını, anne bloglarının ticarileşmesinde nasıl etkilerin olduğunu ile
ticarileşmenin annelerin inanırlığı üzerindeki etkilerini analiz etmekte ve
anne bloglarının diyalojik alanlar olup olmadığını incelemektedir.
Tüm bu örneklerden de anlaşıldığı gibi
anne bloggerlar, çok farklı açılardan incelenebilir bir konu olmakla birlikte,
araştırma kapsamı nedeniyle sadece bloglarda yer alan sağlık içeriklerine
odaklanılmaktadır. Bu açıdan çalışmada, anne bloglarında yer alan sağlık ve
çocuk ile ilgili içerikler, sağlık iletişimi kapsamında incelenmeye
çalışılmıştır.
MATERYAL VE YÖNTEM
Çalışma
evreni “blogger anneler” olarak belirlenmiş ancak her blogun incelenme şansı
olmadığından ötürü çalışmada belirli sınırlandırmaya gidilmiştir. Öncelikle en
çok okunduğu düşünülen anneler araştırılmış, “www.alexa.com” sistesinde yer
alan küresel ve Türkiye sıralamalarına dikkat edilerek annelerin seçimine
gidilmiştir. İkinci sınırlama bloglarda yer alan etiketler çerçevesinde
gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın amacı da dikkate alınarak seçilecek bloglarda,
çocuk sağlığı ile ilgili etiketlerin olmasına dikkat edilmiş, amaçlı örneklem
seçimine gidilmiştir.
Çocuk
sağlığı “beslenme, gelişim, bakım, psikoloji, oyun, uyku, etkinlik, beceri
gelişimi” gibi pek çok alanı kapsadığından, bloglarda bu konularla ilişkili
etiketler aranmıştır. Son olarak ise araştırma kapsamına uygun üç blog seçilerek
analiz kapsamına alınmıştır. Bu bloglar, “blogcu
anne”, “hassas anne” ve “marka anne” olarak
adlandırılmış bloglardır. Analiz edilecek bloglarda farklı yıllara ait çok
sayıda içerik olmasından ötürü, 2015 yılı içerikleri çalışmanın kapsamına
alınmış ve erişilebilen tüm içerikler analize dâhil edilmiştir.
Çalışma,
daha önceki bölümlerde tartışılan bir takım sorunlara da cevap aramaktadır.
Buna göre analiz kategorileri belirlenmeden önce çalışmanın amacıyla da
bağlantılı olarak belirli sorular oluşturulmuş, sonrasında ise analiz
kategorileri bu sorular ile ilişkili bir biçimde belirlenmiştir.
Araştırmanın
temel soruları;
“1.
İçeriklerde kaynak kullanılmış mıdır?
2.
İçeriklerde herhangi bir ticari ürün ya da markaya yönlendirme bulunmakta
mıdır?
3.
İçeriklere yapılan okuyucu yorumları ne orandadır?
4.
İçeriklerde farklı bloglara ya da sayfalara yönlendirme yapılmış mıdır?” olarak
belirlenmiştir.
İlk
olarak, kaynak kullanımı özellikle sağlık söz konusu olduğunda önemli bir
unsurdur. Haberlerin kişilerin kendi deneyimlerine mi yoksa bilimsel, kaynağı
belli haberlere göre mi yaptıkları sağlık açısından önemli bir sorudur. İkinci
olarak, literatür taramasında da belirtildiği gibi bloglar ticari açıdan reklam
ya da tanıtım aracı olarak da kullanıldıklarından, içeriklerde ürün ya da marka
adının geçmesi, bu duruma bir işaret olarak değerlendirilebilmektedir. Üçüncü
olarak okuyucu yorumları, içeriklerin ne kadar okunduğuna ve ilgi çektiğine
ilişkin dolaylı bir gösterge olarak kabul edilmektedir. Son olarak ise farklı
bloglara ya da sayfalara yapılan yönlendirmelerin olması yine tanıtım
kapsamında değerlendirilebilmektedir.
ANALİZ VE BULGULAR
a) “Blogcu Anne” analizi
Blogcu Anne kullanıcı
adıyla kurulmuş olan blog sitesi incelendiğinde, çok farklı kategorileri
barındıran bir blog olduğu görülmektedir. Buna göre yazarın kendi oluşturduğu
kategorilerin “alışveriş, aşk-meşk, beş yıldızlı söyleşiler, çoluk çocuk, dinle
seyret, gez toz, hamilelik ve doğum, kadın halleri, kitaplık, konuk yazar, okul
eğitim, sağlık sıhhat, seyahat güvenliği, sohbet muhabbet, yedir içir” olarak
belirlendiği görülmüştür. Bu kategoriler içinde araştırmanın konusu ile ilgili
olduğu düşünülen “çoluk çocuk” ve “sağlık sıhhat” kategorileri seçilmiş ve bu
kategorilerde yer alan 2015 yılına ait toplamda 30 içerik incelenmiştir.
“Çoluk
çocuk” kategorisinde 2015 yılına ait toplam 24 içerik bulunmuştur. Bu içerikler
analiz edildiğinde kategoride yer alan içeriklerin doğrudan sağlık bilgisi içermediği
ancak çocuğun gelişimine ve büyümesine etki edecek, sağlığa ilişkin dolaylı
unsurları barındırdığı görülmektedir. “Sağlık sıhhat” kategorisinde ise 2015
yılına ait toplam 6 içerik bulunmuştur. Bu bölümde yer alan haberlerin ise doğrudan
sağlık haberi olarak değerlendirilmesi mümkündür.
1.
İçeriklerin kaynağına ilişkin analiz: “Çoluk çocuk” kategorisinde
incelenen 24 içeriğin 5 tanesinde yazar Blogcu
Anne’den farklı bir kişidir. Yazarlar, bloggerın okuyucusu olan kişiler
olmakla birlikte içerikler, isim belirtilerek yayınlanmaktadır. Buna göre “çoluk
çocuk” kategorisinde yer alan 19 içerik Blogcu
Anne tarafından, 5 içerik ise blogger annenin okuyucuları tarafından
oluşturulmuş içeriklerdir. “Sağlık sıhhat” kategorisinde ise incelenen 6
içeriğin 3 tanesi bloggerın kendisi tarafından, 3 tanesi ise başka yazarlar
tarafından oluşturulmuş içeriklerdir. Bu kategoride yer alan 02.04.2015 tarihli
“Otizmliye Yer Aç” başlıklı içerik Otizm
Dostlar Derneği başkanı İrem AFŞİN tarafından hazırlanan bir içeriktir. Buna
göre, analiz edilen toplamda 30 içeriğin 22 tanesinde yazar bloggerın kendisi
iken, 8 içerik başkaları tarafından oluşturulmuş ancak kaynak gösterilerek yayınlanmış
içeriklerdir. Fakat burada dikkat çeken unsur, özellikle sağlığa ilişkin
içeriklerde herhangi bir doktorun, hekimin ya da sağlık kuruluşunun kaynak
olarak kullanılmamasıdır.
2.
İçeriklerde herhangi bir ticari ürünün ya da markanın adının geçip geçmediğine
ilişkin analiz: İncelenen
içerikler arasında “çoluk çocuk” kategorisinde yer alan 24 içeriğin 12
tanesinde herhangi bir ürünün ya da markanın adına rastlanmamışken, 12 içerikte
ürün ya da marka adının kullandığı görülmektedir. “Sağlık sıhhat” bölümünde ise
6 içeriğin, 3 tanesinde marka ya da ürün adı kullanılmamışken, 3 tanesinde
ticari ürün ya da markanın isminin kullanılmış olduğu görülmektedir. Buna göre
incelenen içerikler arasında ürün ya da marka adının kullanım oranının, yarı
yarıya olduğu dikkati çekmektedir. Toplamda 30 içeriğin 15 tanesinde ürün/marka
adı bulunurken, 15 tanesinde herhangi bir ürün/marka adı bulunmamaktadır. Bu
açıdan okuyucuların her iki içerikten birinde bir ürünün ya da markanın ismiyle
karşılaşma olasılıklarının bulunduğunu söylemek mümkündür.
3.
İçeriklere yapılan yorum sayısına ilişkin analiz: “Çoluk çocuk”
bölümünde yer alan okuyucu yorumlarında dikkat çeken en temel unsur, yorum
dağılımlarının orantılı olmadığıdır. Buna göre 24 içerik arasında her içeriğe yorum
yapılmıştır ancak en az 1 ve en çok 22 olmak üzere bir dağılım söz konusudur.
Buna göre 24 içerikte toplamda 211 okuyucu yorumu tespit edilmiştir. İçerik
başına yaklaşık 9 yorum olduğu düşünülürse, içeriklerin yorum dağılımlarının
birbirlerine oranlarının oldukça farklı olduğu söylenebilir. “Sağlık sıhhat”
kategorisinde ise okuyucu yorumlarının 0 ile 30 arasında değiştiği görülmektedir.
Buna göre hiç yorum almayan içerikler olduğu gibi, içeriklerden birinin 30
yorum aldığı tespit edilmiştir. Buna göre 6 içerikte toplamda 64 yoruma
rastlamak mümkündür. Her içeriğe ortalama 10 yorum düştüğü görülmekle birlikte,
bu bölümde de yorumların orantılı bir dağılım göstermediği söylenebilmektedir. Bu
açıklamalardan yola çıkarak, bazı içeriklerin daha çok dikkat çektiği,
bazılarının ise yeterince ilgi görmediği varsayımında bulunmak mümkün
olabilmektedir.
4.
İçeriklerin yönlendirici link içerip içermediğine ilişkin analiz: “Çoluk çocuk”
kategorisinde incelenen 24 içeriğin 22 tanesinde yönlendirici link olduğu, 2
tanesinde ise herhangi bir yönlendirici link olmadığı görülmüştür. “Sağlık
sıhhat” kategorisinde ise, toplam 6 içeriğin hepsinde yönlendirici link olduğu
dikkat çekmektedir. Buna göre blog içerisinde genel olarak yönlendirici
linklere yer verildiğini söylemek mümkündür. Bu linkler, içerikle ilgili bir
takım farklı bilgilere, sayfalara ya da kaynaklara erişim açısından
kolaylaştırıcı rol oynamaktadır. Aynı zamanda incelenen içeriklerin genellikle
yazarın kendi diğer yazılarına yönlendirme yaptığı da dikkat çekmektedir. Buna
göre okuyucunun yazarın diğer yazılarına kolaylıkla erişimi sağlanmaya
çalışılmaktadır. .
b) “Hassas Anne” analizi
Hassas Anne kullanıcı
adıyla kurulmuş olan blog incelendiğinde, blog sitesinde belirli temel
başlıklar ve kategorilendirmeler dikkat çekmektedir. Buna göre yazar kişisel
blogunu “0-1 yaş, 2-3 yaş, sağlık, eğitim, hassas anne buluşmaları” ve “basında
hassas anne” gibi bölümler altında oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında ve
çalışmanın amacı doğrultusunda etiketler ve belirtilen başlıkların altında yer
alan alt içerikler de incelendiğinde, konuyla ilişkili olan “sağlık, konuk
doktorlar, çocuğum engelli, çocuğunuzun gelişimi, çocuklar için
etkinlikler” kategorileri analiz için seçilmiş ve 2015
yılına ait tüm içerikler incelenmiştir. Buna göre, 2 içerik “çocuğum engelli”,
6 içerik “çocuğunuzun gelişimi”, 8 içerik “çocuklar için etkinlikler” ile 10
içerik sağlık ve 5 içerik “konuk doktorlar” kategorisinden elde edilmiş ve
toplamda 31 içerik analiz kapsamına alınmıştır.
Blog
genel olarak incelendiğinde ilk olarak şu uyarı dikkat çekmektedir;
“Bu sitede yayınlananlar sadece Ece
Kumkale’nin kişisel düşünceleridir. Doktor tavsiyelerinin yerini tutamaz,
teşhis ve tedavi niteliği taşımaz. Önce doktorunuzu dinleyin. Tavsiyelerimi
uyguladığınızda sorumluluk kabul etmiyorum” [www.hassasanne.com, Erişim
Tarihi: 15.10.2015].
Bu
uyarı oldukça dikkat çekici ve analiz açısından yol göstericidir. Blogger
annenin, kendi yazdıklarının okuyucuları etkileyebileceği ve yönlendirebileceği
farkındalığından hareketle böyle bir uyarının yapıldığı varsayılmaktadır. Bu
uyarı blog içeriklerinin kişisel düşünceler ve öneriler olduğunu vurgulaması ve
bilgi kaynağı olarak, öncelikle doktora danışılması gerektiğine işaret etmesi nedeniyle
önemli görülmektedir.
1.
İçeriklerin kaynağına ilişkin analiz: İncelenen içeriklerin kaynaklarına
bakıldığında, her kategoride yaklaşık yarı yarıya bir dağılım olduğu dikkat
çekmektedir. Buna göre 2 içeriğin olduğu “çocuğum engelli” kategorisinde 2
içerik de yazarın kendisi tarafından, 6 içeriğin olduğu “çocuğunuzun gelişimi”
kategorisinde 4 içerik yazarın kendisi, 2 içerik başkası tarafından, 8 içeriğin
olduğu “çocuklar için etkinlikler” kategorisinde 8 içerik de yazarın kendisi
tarafından, 10 içeriğin olduğu sağlık kategorisinde 6 içerik yazarın kendisi, 4
içerik ise bir başkası tarafından ve son olarak “konuk doktorlar” kategorisinde
yer alan 5 içeriğin tamamı başkaları tarafından oluşturulmuştur. İncelenen
toplam 31 içeriğin, 20 tanesinde kaynak yazarın kendisi iken, 11 tanesinde
başka kişiler kaynak olarak kullanılmaktadır. Burada dikkat çeken konu
özellikle sağlık içeriklerinde farklı kaynakların çok sayıda kullanılmasıdır.
Özellikle “konuk uzman”ların olduğu bölümde kaynaklar, tamamen konuya ilişkin
uzmanlar olmakla birlikte her kaynağın ismi açık bir biçimde belirtilmiştir.
2.
İçeriklerde herhangi bir ticari ürünün ya da markanın adının geçip geçmediğine
ilişkin analiz: “Çocuğum
engelli”, “çocuğunuzun gelişimi” ve “çocuklar için etkinlikler” kategorilerinde
yer alan tüm içeriklerde ticari bir ürünün ya da markanın adının geçtiği
görülmektedir. Buna göre her üç kategoride yer alan toplam 16 içeriğin 16’sında
da ürün ya da markaların kullanıldığı dikkat çekmektedir. Analiz edilen sağlık
kategorisinde ise toplam 10 içeriğin 7’sinde ürün ya da marka ismine
rastlanmışken, 3 tanesinde herhangi bir ürün ismine rastlanmamıştır. Son olarak
ise “konuk doktorlar” kategorisinde, 5 içeriğin 4 tanesinde ürün/marka adı
dikkat çekerken, 1 tanesinde herhangi bir ürün/marka adına rastlanmamıştır.
Analiz edilen bu içeriklerde dikkat çeken bir unsur ise, sadece ürün ya da
markaların değil, çeşitli eğitim ya da etkinlik merkezlerinin ve hastanelerin
de isimlerinin sıkça kullanıldığıdır. Bu tür isimlere yer verildiği durumlarda
kodlama, “ürün ya da marka adı var” olarak yapılmıştır çünkü çeşitli
merkezlerin isimlerine yer verilmesi, aynı ürün ve marka isimlerinin
kullanılması gibi, dolaylı olarak tanıtım ve reklam sayılabilmektedir.
3.
İçeriklere yapılan yorum sayısına ilişkin analiz: “Hassas Anne” blogunda, içeriklere yapılan
yorum sayılarına bakıldığında, incelenen tüm içeriklerde hiçbir yoruma
rastlanmamıştır. Buna göre toplamda analiz edilen 26 içeriğin hiçbirinde
okuyucu yorumu bulunmamaktadır.
4.
İçeriklerin yönlendirici link içerip içermediğine ilişkin analiz: “Çocuğum
engelli” kategorisinde 2 içeriğin ile “çocuğunuzun gelişimi” kategorisinde 6
içeriğin tamamında yönlendirici link bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, “çocuklar
için etkinlikler” kategorisinin 8 içeriğinin 6’sında, sağlık kategorisinin 10
içeriğinin 4’ünde yönlendirici linke rastlanmıştır. Ancak “konuk doktorlar”
kategorisinde yer alan 5 içeriğin hiçbirinde yönlendirici link
kullanılmamıştır. Buna göre toplamda 31 içeriğin 18 tanesinde yönlendirici link
bulunurken, 13 tanesinde yönlendiri link bulunmamaktadır. Burada da dikkat
çeken unsur, ürün ve marka adı analizinde olduğu gibi, bloglarda yer alan
eğitim ya da etkinlik merkezlerinin linklerine sıklıkla yönlendirme
yapıldığıdır.
c) “Marka
Anne” analizi
“Marka Anne” kullanıcı
adıyla kurulmuş olan blog incelendiğinde diğer bloglarda olduğu gibi sistemli
bir içerik dağılımı olmadığı görülmektedir. Buna göre analizler, etiketler
üzerinden yapılmış ve toplamda 8 içerik analiz kapsamına alınmıştır. Ele alınan
içeriklerin 2 tanesi “çocuklu hayat”, 1 tanesi “anne baba olmak”, 1 tanesi
“uzman sözü”, 2 tanesi “çocuk ve ekran” ile 2 tanesi “sağlık” kategorisinden
elde edilmiştir. Diğer analizlerde olduğu gibi 2015 yılına ait kategorilerde
yer alan tüm içerikler analiz kapsamına alınmıştır.
“Marka Anne” blogunda da,
aynı “Hassas Anne” blogunda olduğu
gibi bir uyarı dikkat çekmektedir. Buna göre sitede,
“MarkaAnne’de yayınlanan yazılar,
tecrübe, öneri ve bilgilendirme amaçlı olup, özellikle uzman görüşleri, hekim
muayenesi sonucu sağlanan bilgi ile kıyaslanamaz. Verilen tedavi önerilerinden
ve her ne sebeple olursa olsun bu önerilerin 3. şahıslar tarafından
öğrenilmesinden, yazısıyla öneri veren hekim ve “yayıncı” sorumlu değildir. Her
türlü tıbbi tedavi için mutlaka hekiminize danışmalısınız” uyarısı yer almaktadır [www.markaanne.com, Erişim
Tarihi: 15.10.2015].
Bu
uyarıda da uzman bilgisine başvurulması gerektiği vurgusu bulunmakta ve
önerilerin sadece bir paylaşım olduğu, bu önerilerin uzmana danışmadan
uygulanmaması gerektiği uyarısı yapılmaktadır. Bu uyarı da aynı şekilde oldukça
önemli görülmekte ve blogların okuyucular üzerinde nasıl etkili olabileceğine
işaret etmektedir.
1.
İçeriklerin kaynağına ilişkin analiz: Analiz edilen içeriklerin bir tanesi
haricinde hepsinin, yazarın kendisi tarafından oluşturulduğu görülmektedir.
Buna göre “uzman sözü” bölümünden elde edilen içerik, kategorisine de uygun
olarak bir uzmanın görüşlerini içermektedir. Burada yer alan içeriğin nereden
alındığı, kaynağın kim ve hangi yayın olduğu açık bir biçimde vurgulanmaktadır.
21 Mayıs 2015 tarihine ait “Uzman Sözü:
Kutu süt mü? Çiğ süt mü?” içerik, Onkolog Yavuz Dizdar’ın bir röportajının
aktarılması şeklindedir. Bunun haricinde incelenen tüm içeriklerin yazarın
kendisi tarafından oluşturulduğu ve herhangi bir başka kaynağa dayandırılmadığı
görülmüştür.
2.
İçeriklerde herhangi bir ticari ürünün ya da markanın adının geçip geçmediğine
ilişkin analiz: Analiz
edilen kategorilerden “çocuklu hayat” kategorisindeki 2 ve “anne baba olmak”
kategorisindeki 1 içerikte herhangi bir ürün ya da markanın adına
rastlanmamıştır. Ancak “uzman sözü” kategorisindeki 1 içerikte ürün/marka adı
kullanılırken, “çocuk ve ekran” ile “sağlık” kategorilerinde yer alan 2
içerikten 1 tanesinde ürün/marka adına rastlanmıştır. Buna göre toplam 8
içeriğin 5 tanesinde herhangi bir ürün/marka adı yer almazken, 3 tanesinde
ürün/marka isiminin kullanımı söz konusudur.
3.
İçeriklere yapılan yorum sayısına ilişkin analiz: İçeriklere
yapılan okuyucu yorumlarına bakıldığında yorumların 0 ile 6 arasında olduğu
görülmektedir. Buna göre 5 içeriğe hiç yorum yapılmamışken, geri kalan üç
içeriğe toplam 12 yorum yapılmıştır. En çok yorum yapılan kategoriler ise, sağlık
içeriklerine ilişkindir. Bu kategoride yer alan bir içerik 5, diğer bir içerik
ise 6 yorum ile en çok yorum alan içeriklerdir. Buradan yola çıkılarak sağlık
konularının en çok dikkat çeken konuların başında geldiğini söylemek mümkündür.
4.
İçeriklerin yönlendirici link içerip içermediğine ilişkin analiz: Analiz
kapsamında ele alınan içeriklerin bir tanesi hariç hepsinde, yönlendirici link
olduğu dikkat çekmektedir. Buna göre 8 içeriğin 1 tanesinde yönlendirici
herhangi bir linke rastlanmazken, geri kalan 7 içeriğin hepsinde yönlendirici
linkler bulunmaktadır. Yönlendirici linklere ilişkin dikkat çeken önemli bir
unsur ise, yönlendirici linklerin genel olarak yazarın diğer sayfalarına erişim
imkânı sunmasıdır. Buna göre linkler aracılığıyla yazarın konuyla ilişkili ya
da alakalı bir başka blog içeriğine kolayca erişim sunulmaktadır.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Sosyal
medyanın önem kazanmasının yanı sıra günümüzde özellikle kendini ifade etmek
amacıyla kurulan blogların giderek çeşitlendiği görülmektedir. Özel ilgi
alanlarına göre oluşturulan bloglar, pek çok alanda kullanıldığı gibi, sağlık
alanında da yaygın biçimde kullanılmaktadır. Özellikle internetin, bilgiyi
aramak için ilk başvurulan kaynak olmasının yanı sıra blogların da ilgi çeken
mecralar olmaları, sağlık açısından bu alanların incelenmesini
gerektirmektedir. Kendi kişisel deneyimleri kadar, çevrelerinden edindikleri
bilgilerin ya da çeşitli kaynaklardan erişilen haberlerin paylaşılmasını
sağlayan bloglar, geniş bir enformasyon aktarma kapasitesine sahip araçlar
olarak da değerlendirilebilmektedir. Son yıllarda ise blog dünyasında, “anne
blogger”lar oldukça dikkat çekicidir. Sayıları giderek artan anne bloggerlar,
annelik deneyimlerinden çocuk yetiştirme biçimlerine, çocuk bakımından çocuk
sağlığına vb. kadar pek çok bilginin paylaşıma girdiği ağlar olarak
görülmektedir.
Çocuk
sağlığı denildiği zaman gelişim, oyun, uyku, beslenme, etkinlik gibi pek çok
unsur bu kapsamda ele alınabilmektedir. Bu açıdan çocuğa ilişkin ve dolayısıyla
da çocuk sağlığına ilişkin pek çok içeriğin yer aldığı anne blogları, ayrı bir
çalışma olarak görülmektedir. Bu çalışma, örneklemin dar olması nedeniyle bir ön çalışma niteliğinde olmakla
birlikte, literatürde henüz yeterince çalışılmamış bir konuyu gündeme taşıması,
bundan sonra yapılacak çalışmalara yol gösterici olması, alanda var olan
boşluklara ve inceleme konularına ışık tutması ve konu üzerinde bir sorunsal
yaratması açısından önemli görülmektedir. Bu nedenle çocuk sağlığına ilişkin
içeriklerin anne bloglarında nasıl yer aldığını inceleyen çalışma sonuçları,
öncelikli olarak bloglarda sistematik bir yapının var olmadığını, her bloggerın
kendisine uygun içerik ve etiketleme kullandığını göstermektedir. Buna göre
bloglarda çocuğa ilişkin çok sayıda enformasyonun yer aldığı ortaya konulmakla
birlikte, özellikle seçilen bloglarda varsayıldığı kadar sağlık bilgisine erişilememiştir.
Ancak doğrudan sağlık haberinden ziyade, başta çocuk bakımı olmak üzere,
etkinlik haberleri, çocuk aktiviteleri, beslenme önerileri gibi, dolaylı olarak
çocuk sağlığını etkileyecek içeriklerin yoğun bir biçimde paylaşıldığı ortaya
konulmuştur.
Sonuç olarak özetle, analiz edilen
blogların iki tanesinde okuyucuya yönelik uyarı metinlerinin bulunması,
blogların okuyucular üzerindeki potansiyel etkileri açısından oldukça dikkat
çekicidir. Bunların yanı sıra bloglarda, genel olarak içeriklerin blog yazarı
tarafından oluşturulduğu, ancak bazı durumlarda ya da özellikle sağlık ile
ilgili içeriklerde, uzman görüşlerine de yer verildiği tespit edilmiştir. Bloglarda
sıklıkla ürün veya marka isimlerine yer verildiği bu durumun da, dolaylı olarak
tanıtım veya reklam kapsamına girdiği söylenebilmektedir. Ürün ve marka
isimlerinin yanı sıra bazı içeriklerde, eğitim ve etkinlik merkezlerinin ile
sağlık kuruluşlarının da isimlerinin kullanıldığına dikkat edilmiştir. Blogların bir tanesi hariç hepsinde, okuyucu
yorumları dikkati çekerken, genel olarak okuyucu yorumlarının sağlık
içeriklerinde sayıca fazla olduğu görülmektedir. Bu durum ise sağlık
haberlerinin, daha çok ilgi çeken konular olduğu üzerinden
değerlendirilebilmektedir. Son olarak ise, bloglarda sıklıkla yönlendirici
linklerin kullanıldığı ve kullanılan linklerin hem yazarın kendi blogunda yer
alan diğer içeriklere hem de blogda bahsi geçen ürünlere ilişkin erişimler
sağladığı görülmüştür.
KAYNAKÇA
KILIÇ, A., ÖZLEM, A. (2011). Halkla İlişkiler 2.0, Ankara:
Efil Yayınevi.
KILIÇ, A., ÖZLEM, A. & ONAT, F.
(2007). “Bir Halkla İlişkiler Aracı Olarak Kurumsal Bloglar”, Journal of Yaşar
University, 8(2): 899-927.
AYDEDE, C. (2006) Sanal Ortam Günlükleriyle Blog Çağı:
Pazarlama İletişiminde Yeni Düzen, İstanbul: Hayat.
BLOOD, R. (2002). The Weblog Handbook:
Practical Advice on Creating and Maintaining Your Blog, Cambridge: Perseus
Publishing.
BOYD, D. (2006). “A Blogger’s Blog:
Exploring the Definition of a Medium. Reconstruction, 6(4), http://reconstruction.eserver.org/Issues/064/boyd.shtml, [Erişim Tarihi: 03.10.2015].
CHEN, GINA M. (2013). “Don’t Call Me
That: A Techno-Feminist Critique of the Term Mommy Blogger”, Mass Communication and Society, 16:4, 510-532.
ÇEVİKEL, T. (2010) “Web 2.0, Bloglar ve
Gazetecilik: Türkçe Politik Blogların Profesyonel Medya ve Gazetecilikle
İlişkisi” Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora
Tezi, İstanbul.
FLEMING, HEATHER, L. (2008).
“Works-in-Progress: An Analysis of Canadian Mommyblogs”, Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Simon Fraser University.
HORRALL, C. & CAYANAGH, M. (2014).
“Mothers of invention: A pilot study of commercial content on mother blogs and
perceptions of credibility”, 42nd Annual Conference of the Canadian Association
of Information Science & Inaugural Librarians’ Research Institue Symposium,
28-30 May, Ontario, 1-5. http://www.cais-acsi.ca/ojs/index.php/cais/article/viewFile/890/810 [Erişim Tarihi: 15.10.2015].
KAYABALI, K. (2011). “İnternet ve Sosyal Medya Evreninde
Sağlık” İyi Klinik Uygulamalar Dergisi, Sayı 25: 14-20.
KÖSE, H. (2008). “İnternette ‘Açık’ ve
Demokratik Yayıncılık: ‘Sanal Ortam Günlükleri’ ve Wiki’ler”. Marmara İletişim
Dergisi, Sayı 13: 83-94.
LOPEZ, LORI, K. (2009). “The radical
act of ‘mommy blogging’: redefining motherhood through the blogosphere”, New
Media & Society, Vol 11(5): 729-747.
PWC (2013). “Scoring healthcare:
Navigating customer experince ratings”, Chart Pack-Consumer Experience Series
Health Research Institue, April, http://www.pwc.com/us/en/health-industries/publications/assets/pwc-hri-scoing-healthcare-chart-pack.pdf [Erişim Tarihi: 05.11.2015].
RAINS, STEPHEN, A. & KEATING, DAVID
M. (2011). “The Social Dimension of Blogging about Health: Health Blogging,
Social Support, and Well-being”, Communication Monographs, Vol. 78, No. 4,
December: 511-534.
SEZGIN, D. (2012). “Medyada Sağlık
Sunumları”, Uluslararası Sağlığın Geliştirilmesi ve İletişimi
Sempozyumu, 11-13 Nisan 2011, İstanbul, Bakanlık Yayın No. 883, Ankara: Erek
Ofset, 2012, 61-62.
TEKE, SELCAN, G. (2014) “Dönüşen
Anneliğe Yönelik Netnografik Bir Analiz: Blogger Anneler” Milli Folklor, Yıl 26, Sayı 103: 32-47.
WALKER, J. (2003). “Final Version of Weblog
Definition”, http://jilltxt.net/archives/blog_theorising/final_version_of_weblog_definition.html [Erişim Tarihi: 15.10.2015]
WHITEHEAD, D. (2015). “The Evidence of Things
Unseen: Authenticity and Fraud in the Christian Mommy Blogosphere” Journal of
the American Academy of Religion, March, Vol. 83, No.1. ss. 120-150.
YELSALI, P., PINAR, M. (2012). “Digital
Opportunities for Social Transition: Blogosphere and Motherhood in Turkey” Fe Dergi, 4, Sayı 1: 123-134.
YILMAZ, E. (2013). “Türkiye’de
Hastaların İnternette Tıbbi Enformasyon Arama Davranışlarının Doktor-Hasta
İletişimine Etkisi”, Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi, Sağlık
İletişimi Özel Sayı: 3: 93-108.
YÜKSEL, O. (2014). İnternet Gazeteciliği ve Blog Yazarlığı, Ankara:
Sinemis.
http://blogcuanne.com/
http://www.hassasanne.com/
http://markaanne.com/
[1]
İngilizce “mom”; “anne” anlamına gelirken,
“mommy” kavramı konuşma dilinde “anneciğim” anlamını taşımaktadır. Uluslararası
literatürde “mommy” kavramına ilişkin feminist bakış açısından, bazı eleştiriler
olduğu görülmektedir. Buna göre Chen (2013: 510, 511); “mother” (anne) kavramının karşısında
“mommy” kavramının kullanımının, anneliğin bakıp büyütme, yetiştirme durumuna
gönderme yaptığını ve kadının çocukluğundan beri öğrendiği ideal annelik
prototipine ilişkin olduğunu belirtmektedir.
Yorumlar