Ana içeriğe atla

SAĞLIK İLETİŞİMİNİN OLMAZSA OLMAZI

Televizyonun babası olarak anılan İskoç mucit John Logie Baird, 1926 yılında televizyonu icat ederek, hayatımıza görsel medyanın yer almasını sağladı. Türkiye’de ilk televizyon yayını, 1952 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi stüdyolarından yapılır. Bu yayın sırasında ülkemizde sadece 10 evde televizyon vardır. TRT'nin yayın hayatına başladığı 1968'de televizyon haberlerini sunan ilk kişi Zafer Cilasun olur.  Türkiye’nin ilk özel kanalı ise, 1990 yılında hayatımıza girer.

Televizyon İzlemede Dünya Rekoru Bizde
Medya takip kuruluşu Ajans Press tarafından, televizyon izleme alışkanlıklarıyla ilgili yapılan araştırma sonuçlarına göre; Türkiye, dünya genelinde günlük televizyon izleme oranlarında 330 dakika ile dünya rekoru kırdı.

Televizyonlar artık dijital dünyanın içine taşınmaya başladı. Dizileri, filmleri, haberleri yeni medyadan takip ediyor ve geri bildirimde bulunabiliyoruz. Youtube, videoları çekmek bir iş alanı olurken, yakında Facebook TV ile bu girişimler farklı boyutlar kazanacak.

Sağlık ile ilgili programlara ve haberlere baktığımızda ise, bilgi kirliliği ortalığı sarmış durumda. İşin uzmanı olanlar medyadan uzak durup, korkarken; bunun önemini anlayanlar kanal kanal geziyor. Televizyondan beslenen bir toplum olarak, basın mensupları ile iyi iletişim kurmanın ipuçlarını öğrenmek bilim insanları için, akademik dergilerde yayınlanan makaleleri çok daha geniş kitlelere ulaştırabilir.    

Medya dünyası çok bilinmeyenli denklem gibi, şifreleri her an değişse de temeli hep aynı işliyor. Gazeteciliği bu anlamda bilim olarak görmek yanlış olmaz. Çünkü temeli psikolojiye, nörobilime, felsefeye ve iletişim kuramlarına dayanıyor.

Medya ile İlişkiniz Ne Durumda?
Medyanın önemine değinmişken, Richard Hayes ve Daniel Grossman’ın yazdığı Bilim İnsanının Medya Rehberi kitabından eğlenceli bir örnek vermek istiyorum.

Evliliklerini kurtarmaya çalışan hayali bir çift, bir odada tartışıyor olsun:
Adam: "Sana bir türlü ulaşamıyorum"
Kadın: "Deniyorum ama beni anlamıyor gibisin"
Adam: "Bir de anlaşılır bir dilde konuşsan"
Kadın: "Her şeyi en basite indirgememi bekliyorsun."
Şimdi, zihninizde "adam"ı bir gazeteci, "kadın"ı bir bilim insanı yapın.

"Gençler, biriyle çıkmaya başlamadan önce, nasıl flört edileceğini öğrenmek gerektiğini bilirler. Aynı şekilde, gazetecilerle konuşmadan önce de onların ilgisini nasıl çekeceğinizi bilmelisiniz" diyen Richard Hayes ve Daniel Grossman, gazeteciler ve bilim insanlarının ilişkisinin bundan farklı olmadığını söylüyor.

Bu noktada bilim insanlarından verimli ve akıcı bilim haberleri almak isteyen biz gazetecilerin kullandığı yöntemlerin eğitimini almak hayati önem taşıyor.

Sağlık Medya Lab Neden Önemli?
Bilim insanları ile medya arasında köprü olan “Sağlık Medya Lab”, mesajlarınızın farkındalık oluşturması ve güncel konular içerisinde farklılık yaratmasını sağlıyor. Haber değeri taşıyan içeriklerle medyada doğru zamanda doğru mecrada yer almak için, iletişim stratejisi oluşturmak gerekiyor.  

Sadece yaptıklarınızın ya da görüşlerinizin medyada yer alma olasılığını yükseltmekle kalmayıp, aynı zamanda bu haberlerin içerik ve verdiği bilgiler açısından da doğru olmaları şansını artıracak kararlar almanız önemlidir. Bilim insanlarının vermek istedikleri mesajları, topluma en yalın ve daha da önemlisi en doğru nasıl aktarabileceklerini sade dille anlatmaları gerekiyor.

Bilimsel Çalışmaları Habere Dönüştürürken
Güçlü içerikle, etkili bir medya planı hazırlama süreçleri, içeriğin doğru mecrada yer alması stratejik plan ile yapılabilir. Sağlıkla ilgili bilgileri gazetecilere anlatırken, dikkat edilecek önemli noktalar:

  •        Medya kuruluşunun hedef kitlesini öğrenin.
  •       Düşüncelerinizi sıraya koyun
  •       Soruları sınıflandırın.
  •        Sorular için iki dakika zaman olduğunu düşünün.
  •       Konu hakkında ne bilmek istendiğini anlayın.
  •       Okuyucuları ilgilendiren konulara değinin.
  •       Önem sırasına göre bilgi verin.
  •       Okuyuculara neyi mutlaka iletmek istediğinizi iyi belirleyin.


Günümüzde televizyon kanallarında bilinçsizce işlenen sağlık konuları ve konukları nedeniyle,  uzmanlara duyulan güven azaldı. Eğitimi olmadığı halde sağlık programlarında yer alan sözde uzmanlar yerine, sağlık habercileri ve gerçek uzmanlar olmalı. Çünkü sağlık haberlerinde yapılan bir hata birçok hasta ve hasta yakınının hayatını etkileyebilir.


Bir bilimsel çalışma ya da bir konu hakkında, gazetecinin bilim insanlarından kısa, net ve anlaşılır bir dille öğrenmesi gerekir. Bunun içinde bilim insanları ve uzmanlar, medyayı korkulu rüya olarak değil de, toplumun ve bilimin faydasına bir araç olarak görmesi önemlidir. Sağlık iletişiminin olmazsa olmazlarından en önemli yanı medyadır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge