Ana içeriğe atla

SAĞLIK VE BİLİM HABERCİLİĞİNDE BİR DÖNÜM NOKTASI

Sağlık ve bilim haberciliğinde önümüzdeki Aralık ayında 12. yılıma gireceğim. Bu sene mesleki anlamda  "Ne gibi farkındalıklar oluşturdum?" diye düşünmeye başladım. Yıllardır, habercilikte yenilikler yapmaya çalışarak, bilim ve sağlık haberciliğinde uzmanlaşmanın olması için çalışmalarımı sürdürüyorum.

Bu alandaki boşluğun, bilmedikleri işin uzmanı gibi ortada dolaşanlara kalmasını istemiyorum. Çünkü, sağlık hiçbir şeye benzemez. İnsanların zorlu günlerinde, yol göstermek ve yaralarına merhem olabilmek önemli olan. Sağlık çalışanları ve bilim insanlarının yaşadıkları zorlukları dile getirip, nitelikli ve üretenlerin sesini duyurarak gündeme getirmek bizim işimiz. Tabii ki, sorunları yazıp kendi sorunlarında lal olan bir mesleğin mensubu olunca, gazetecilerin yaşadığı sorunlara da çözüm üretmek şart.

Geçtiğimiz günlerde Sabri Ülker Vakfı’nın desteğiyle  Avrupa Gıda Bilgi Konseyi’nin (EUFIC) Brüksel’de düzenlediği “Bilime Güvenmek: Kanıtlar Ötesi Dönem” başlıklı konferansına katıldım.

“Sağlık ve Bilim Haberciliği” mercek altına alındı. Birçok konuda bilgi verildi. Uzman gazeteciliğin değeri anlatıldı.  Bilimsel bilginin iletişiminde ortaya çıkan engeller ve toplumun doğru bilgilendirilememesi sonucu ortaya çıkan sorunlar üzerinde duruldu. Çözüm yolları arandı.

“Sağlık haberlerinde kaynak değerlendirmesi” ( 2017) raporuna göre,  medyaya yansıyan sağlık ve beslenme konulu haberlerin yüzde 40’ında kaynağın yer almadığı açıklandı. Hatta bunun bir sıra ilerisine gittiğimizde, kaynak olanların da ne kadar nitelikli olduğu sorgulanmalı. Çünkü sağlık haberlerini eleştirdiğimde, sağlık ve bilim habercisinden öte bir konuma geçmiş oluyorsunuz. Burada da akla, gazetecinin objektif olması gerektiği geliyor. “Sahte bilim savunucuları karşısında gazeteci nasıl davranmalı?” sorusu da beliriyor.  Hatta sözde uzmanları haber yaparak, gazeteci objektif mi davranmış oluyor? Yani  haber kaynağı konusunda sağlık ve bilim alanında çok soru işareti var.



Bilgi Kirliliği İle Mücadelede Şart
“Beslenme ve sağlık konularında bilimselliği kanıtlanmış, güvenilir bilginin iletişiminin hayati öneminin farkındayız” diyen Sabri Ülker Vakfı Projeler Müdürü Selen Tokcan, Vakıf olarak bu konuda yürüttükleri çalışmalara dikkat çekti.  

Türkiye’nin ilk uluslararası akredite beslenme ve sağlık iletişim eğitim programını hayata geçirdiklerini ifade eden Tokcan, “Bilgi kirliliği ile mücadelede iki tarafı ilk defa aynı masa etrafında buluşturduk. Bilim insanları ve iletişimciler İstanbul’da düzenlenen “Beslenme ve Sağlıkta İletişim Programı”nda 2 gün boyunca bilimsel bilginin iletişiminde esasları konuştular ve ortak yol haritası belirlediler” dedi.

Sabri Ülker Vakfı’nın “Bilim Bunu Konuşuyor” platformu ile beslenme alanındaki sıcak gündeme dair bilimsel referanslardan derlediği makaleler ile binlerce kişiye ulaştığı ve farkındalık yarattığı belirtildi.

Türkiye’de Sağlıklı Beslenmeye Olan İlgi Çok Hızlı Artıyor
Türkiye’de de sağlık ve beslenme konularındaki haberlere kamuoyunun ilgisi her geçen gün artıyor. Google arama motoru sonuçları da bu durumu bir kez daha ispatlıyor. 2017 yılı Ağustos verilerine göre, Google’da “beslenme” anahtar kelimesi aratıldığında 32 saniyede yaklaşık 24.5 milyon sonuç yansıyor. 2015 yılında 15 milyon olan bu rakamın iki yılda yüzde 63 oranında artış göstermesi, toplumun beslenme ve sağlık alalarında bilgi edinmeye olan merakının her geçen gün ne derece arttığını ortaya koyuyor.

Beslenme anahtar kelimesi altında ise en fazla ziyaret edilen içeriklerde,  “sağlıklı beslenme”, “dengeli beslenme” ve “gebelikte beslenme” konuları olarak öne çıkıyor.  Sonuçlar beslenme ve sağlık alanlarında bilgi kirliliğiyle mücadelenin hayati önemine bir kez daha dikkat çekiyor.



İlgi Çok, Referans Yok
Konferans konuşmacılardan Bilkent Üniversitesi İletişim Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Bülent Çaplı liderliğinde gerçekleştirilen “Türk Medyasında Sağlık Haberlerinde Kaynak Değerlendirmesi” (2017, Ağustos) araştırması çarpıcı sonuçlarıyla öne çıkıyor. Türkiye’de en fazla trafik alan haber portallarında yer alan sağlık ve beslenme içerikleri haberler incelenerek gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre;

  • Sağlık ve beslenme haberlerinin yüzde 94,7’si imzasız olarak yayınlanıyor.
  • Haberlerde referans kaynak belirtilmeme oranı yüzde 40.4.
  • Kaynak gösterilen haberlere bakıldığında; Haberlerde gösterilen kaynakların türlerine göre ulusal kaynaklar yüzde 31,9, uluslararası kaynaklar ise yüzde 15,8 olarak çıkıyor.
  • Sağlık ve beslenme haberlerinde fotoğraflardan oluşan slider haberlerin oranı ise %59,4
  • Ayrıca haberler değinilen farklı perspektifler ve açılar açısından da incendi ve yüzde 98’i farklı açılardan yoksun, sadece yüzde 2’sinin farklı açılara sahip olduğu belirlendi.


Toplumun Yarısından Fazlasının Kafası Karışık
Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi'nin TÜBİTAK'ın desteğiyle gerçekleştirdiği "Türkiye'de Sağlık Konulu Yayıncılık İlkelerinin Belirlenmesi: Kaynak, İleti ve Hedef Kitle Bağlamında Sağlık Konulu Yayınların Analizi" (2013) araştırması da, alanının en kapsamlı araştırmalarından biri olarak, toplumun iletişim kanallarından edindikleri bilgiye şüpheyle yaklaştığını ortaya koyuyor.

Türkiye’de yayın yapan 1.781 basın organı, 52 televizyon kanalı ve 551 internet portalından örneklem ile gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre;     


  • Sağlık profesyonellerinin yüzde 21'i, medya profesyonellerinin ise yüzde 12'si iletişim kanallarındaki sağlıkla ilgili bilgilerden şüphe duyuyor.   
  • Sağlık profesyonellerinin yüzde 38'i ve medya profesyonellerinin ise yüzde 24'ü kamuoyunda konuşulan sağlıkla ilgili bilgilerin denetlenmediğini düşünüyor.  
  • Vatandaşların ise yüzde 51'i gazete ya da dergilerdeki, yüzde 45'i televizyondaki, yüzde 48'i, internetteki sağlık konulu yayınların referans kaynağının kafa karıştırdığını düşünüyor. 
  • Gazetelerdeki sağlık konulu haber ve yazıların sayısı “Az, yetersiz” bulanların oranı yüzde 41 iken, televizyonda bu oran yüzde 37, internette ise yüzde 22 oldu.





Sağlık ve bilim haberciliğinde böyle farkındalık çalışmalarının yapılması mutluluk verici. Bu alanda atılan her adım, nitelikli gazetecilerin yetişmesine ve kaliteli haberlerin yapılmasına vesile olacak. Çünkü, niteliksiz gazeteci, cahil toplum demektir. Gazetecilerin gelişmesi, toplumun gelişmesini sağlayacak. Bu tür çalışmalara her daim destek verip, elimden geldiğince de yer almaktan mutluluk duyarım. İşimi çok seviyorum ve daha güzel işlere imza atmak istiyorum. Ülkemizin gelişmesi için, uzman ve nitelikli gazetecilere ihtiyacımız var. Aynı nitelikli ve üreten bilim insanlarına olduğu gibi... 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge